NATO Zirvesi, bu yıl Litvanya'nın başkenti Vilnius'ta düzenlendi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2 gün süren zirvede yoğun bir diplomasi trafiği yürüttü.
İkili ve kritik görüşmelerin yapıldığı toplantıda, ülkelerin ilişkileri ve önemli konular görüşüldü.
Zirvenin dün sona ermesiyle birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan yurda döndü.
Dönüş uçağında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, gündemi değerlendirdi.
Önemli konulara değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle düzensiz göçle mücadeleye ilişkin önemli mesajlar verdi.
"Türkiye kaçak göçmenlerle ilgili farklı bir döneme mi giriyor?"
Erdoğan'a, "İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, haziran ayında 15 bin 591 düzensiz göçmenin yakalandığını ve 6 bin 883’ünün sınır dışı edildiğini açıkladı. Yerlikaya, 4-5 aylık sürecin ardından şehirlerdeki kaçak göçmen kümelenmesinde gözle görülür bir farklılaşma olacağını söylüyor. Türkiye kaçak göçmenlerle ilgili daha farklı bir döneme mi giriyor? Yani Sayın Yerlikaya'nın bahsettiği farklılaşmanın detayları nelerdir?" sorusu yöneltildi.
"Uygulamada birçok adımlar atılacak"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanıtı ise şöyle oldu:
Düzensiz göçle mücadele hiçbir zaman sekteye uğramadı, uğrayamaz. Bunun detayı dediğimiz zaman uygulamada birçok adımlar atılacak. Bunlar kah polisiyedir kah o sınırlardaki uygulamalarımızdır. Türkiye'ye bu göçmen girişlerinin engellenmesi ve yakalananlarının sığınma evleri veya göçmen evlerine alınması önemli. Atılacak adımlarla da bu işi daha da sınırlamak ve yerinden özellikle, Suriye'nin kuzeyinden olacak göçleri yerinde engellemek önemli. Şu anda buna yönelik çalışmalarımız var. Kaçak göçmenler yakalanır, yakalanmaz hemen Geri Gönderme Merkezlerine gönderilerek orada gerekli olanlar yapılıyor. Bunlar ülkelerine gönderiliyor ve bununla beraber halkımızdaki endişe, korku, bunları da gidermiş oluyoruz.
"Gözle görünür değişiklikleri vatandaşımız hissedecek"
Yapılan çalışmalarla kısa zamanda düzensiz göçmenler konusunda gözle görünür değişiklikleri vatandaşımız hissedecek. Güvenlik güçlerimiz, önlemleri ve çalışmalarını vatandaşlarımızın rahatı ve huzuru için sıkılaştırdı. Ancak çalışmalar da hiçbir insanın onuruna aykırı şekilde yapılmayacak. Medeniyetimizin, değerlerimizin gerektirdiği adımları atacağız.
"168 göçmen kaçakçılığı organizatörü tutuklandı"
Göçmen kaçakçılarına da göz açtırmıyoruz. Jandarma, emniyet ve ilgili güvenlik güçlerimiz kaçakçılık organizatörlüğü yapan kişilere karşı başarılı operasyonlar gerçekleştiriyor. Geçtiğimiz aylarda Van-İran sınır hattında göçmen kaçakçılığı suçunu organize olarak işleyen suç örgütlerine yönelik eş zamanlı operasyonlar düzenlendi. Bu operasyonlarda 300’e yakın göçmen kaçakçılığı organizatörü yakalanırken, bunlardan 168'i tutuklandı. Düzensiz göçmenlerle, ülkemize sığınmış, misafir ettiğimiz mültecileri de birbirine karıştırmamalıyız. Mültecilerin onurlu, gönüllü ve güvenli şekilde ülkelerine dönmeleri için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Zirve değerlendirmesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın geriye kalan açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:
Ukrayna'da devam eden savaşın etkilerinin bölgemizde ve küresel ölçekte hissedildiği bir dönemde gerçekleştirdiğimiz zirvemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Vilnius, NATO'nun birlik ve insicamının sergilenmesi, ittifak dayanışmasının pekiştirilmesi için önemli bir merhaleyi teşkil etti. NATO'nun Avrupa Atlantik Bölgesi'nde savunma ve güvenlik konuları bakımından asli istişare forumu olduğunu bir kez daha teyit ettik. Müttefikler arasındaki yaptırım ve kısıtlamaların kaldırılması vaadini de içerecek şekilde yenilenen savunma yatırımları, özellikle bu tür taahhütlerin kabulü mahiyetindedir. Yine çabalarımız sonucunda ittifak tarihinde ilk defa Terörizmle Mücadele Özel Koordinatörü atanması kararı ilan edildi.
İsveç’in NATO üyeliği konusu malumunuz zirve bağlamında öne çıkarılan hususlardan biri oldu. Bu konudaki ilkeli duruşumuz başından beri bellidir. Politikamızı burada da devam ettirdik. Zirve hitamında yaptığımız basın toplantısında meseleyi enine boyuna değerlendirdik. Kendilerine ifade ettiğimiz gibi İsveç'in katılım protokollerini onaylayacak merci Türkiye Büyük Millet Meclisi'dir. Şu an işleyen bir süreç vardır. Meclisimiz atılan adımları takip edecek, ülkemizin çıkarları doğrultusunda en doğru kararı verecektir.
"Vize serbestisinde mesafe alacağımıza inanıyorum"
Değerli arkadaşlar, zirve marjında birçok devlet ve hükümet başkanıyla görüşmelerimiz oldu. Liderlerle görüşmelerimizde hem ikili meseleleri hem de NATO bağlamında iş birliğimizi ele aldık. Avrupa Birliği üyelik sürecimizin yeniden canlandırılması noktasında olumlu bir kanaat hakim. Türk ekonomisine çarpan etki yapacak Gümrük Birliğinin güncellenmesi müzakerelerini de hızlandıracağız. Vize serbestisinde de mesafe alacağımıza inanıyorum. Türkiye'nin savunma kabiliyetini güçlendirecek projelerle ilgili süreçler de ivme kazanacaktır. Muhataplarımızla olan görüşmelerimizde kendilerine İletişim Başkanlığımızın hazırladığı dört vizyon eseri takdim ettim. İnsani Yardımda Türkiye Modeli, Türkiye'nin NATO'ya Katkıları, Türkiye'nin Terörizmle Mücadelesi ve Lider Diplomasi başlıklı bu eserlerle tarihe not düştük. Zirvemizin ve yaptığımız görüşmelerin ülkemiz, milletimiz ve güvenliğimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
"F-16’ların satışıyla ilgili Biden ve yönetimi ülkemiz lehine bir tutum sergiliyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sorulara verdiği yanıtlar ise şöyle...
"NATO Zirvesi marjında pek çok ikili görüşme yaptınız. ABD Başkanı Joe Biden ile yaptığınız görüşmeye dair detaylı bilgi vermeniz mümkün mü? F-16 tedarik ve modernizasyonuyla ilgili gelişme beklemeli miyiz? Bundan sonraki Türk-Amerikan ilişkilerine dair beklentileriniz nelerdir?"
Değerli arkadaşlar öncelikle Türkiye ile ABD, malum NATO müttefiki, stratejik ortaklığa sahip iki önemli ülkedir. 2021 yılında Sayın Biden ile kurulmasını kararlaştırdığımız stratejik mekanizma kapsamında kurumlarımız görüşmelerini sürdürmekte. Mekanizmayla aramızdaki diyalog kanallarına yeni bir dinamizm kazandırdık. Zirve kapsamındaki görüşmemiz de çok çok verimli geçti. Yaklaşık 1 saat 15 dakika bir görüşme oldu.
F-16’ların satışıyla ilgili Biden ve yönetimi aslında ülkemiz lehine bir tutum sergiliyor. Şu anda gerek kendisi gerek Dışişleri Bakanı ‘biz bu işin üzerindeyiz, takipçisiyiz’ dediler. Tabii bizden de Dışişleri Bakanımız Hakan Bey, aynı şekilde İbrahim Bey her ikisi de muhataplarıyla görüşmek suretiyle bu sürecin, hatta Yaşar Paşamız da muhatabıyla görüşmek suretiyle, bu sürecin lehe dönüştürülmesini inşallah temin edecekler.
"Türkiye olarak verdiğimiz sözlerin her zaman arkasında durduk"
"Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkilerinde yeni bir süreç, yeni bir açılım ihtimalinden söz ediliyor. Buradaki görüşmelerden aldığımız hava oydu ve bazı sözler de verildi. Bu aşamada beklenen vize kolaylığı, vize serbestliği ve Gümrük Birliği çerçevesinde güncellemeler noktasında müzakerelerin devamına yönelik ilk adımlar nasıl atılacak? Nasıl bir takvim var önümüzde?"
Danışmanın Çağatay Bey’i Brüksel’e gönderdik. Gerek Gümrük Birliği konusu gerekse vize serbestisi konularını görüşecek. Bunların Türkiye lehine olacağına inanıyorum. Ursula von der Leyen de bununla ilgili bize olumlu bazı şeyler de söyledi. Danışmanım Çağatay Bey de oradan olumlu gelişmelerle dönecektir diye düşünüyorum. Çünkü son Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesinde, yüksek temsilci ve komisyondan Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri hakkında rapor hazırlamasının istenmesi isabetli bir adım olmuştur. Raporun olumlu ve ileriye dönük biçimde hazırlanmasını bekliyorum.
Öte yandan Türkiye olarak verdiğimiz sözlerin her zaman arkasında durduk, duruyoruz. Kazan-kazan ilkesiyle yürütülen müzakerelerin somut sonuçlarını en kısa zamanda görmek istiyoruz. Verilen sözlere dair somut adımlar öncelikle terör örgütlerinin faaliyetlerinin söz konusu ülkelerde sonlandırılması, teröristlerin iadesi. Avrupa Birliğinden göreceğimiz olumlu çalışmalar neticesinde biz de verdiğimiz sözleri hayata geçirmek için çalışmalara başlarız. Geçen yıl üzerinde mutabık kalınan konular hayata geçmediği için süreç bugüne geldi. Bundan sonra da verilen sözlerin hayata geçirilmesine göre biz de harekete geçeriz. Netliğimizi, bu konuda tavizsiz olduğumuzu muhataplarımıza anlattık.
"Yoğun bir şekilde yatırımlarımızı devam ettireceğiz"
"AK Parti sizin liderliğinizde son 20 yılda 17 seçim kazandı. ‘14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri uzun yıllar konuşulmaya, üniversitelerde ders olarak okutulmaya devam edecektir. Millet olarak nasıl bir badire atlattığımız, nasıl bir uçurumdan döndüğümüz zamanla anlaşılacaktır.’ dediniz. Milletin iradesiyle ortaya çıkan bu son tabloda hangi riskleri aştı Türkiye? Gelecekle ilgili fırsatlar nelerdir?"
Buradaki en önemli risk, geçmişte biliyorsunuz biz Türkiye'de altı aylık hükümetler gördük. Bir yılı doldurmayan hükümetler gördük. Burada istikrar olur mu? Olmaz. Nitekim bu istikrarsızlığın neticesinde de Türkiye her yönden adeta bir çöküntüyle baş başa oldu. Bizim dönemimizde bu tür şeyleri yaşamıyoruz. Karar almaksa, her tür kararı süratle, rahatlıkla alıyoruz. Yani burada savunma sanayiinden tutun eğitime, ulaşıma, altyapı ve üstyapıdaki aldığı mesafe Cumhuriyet tarihinde yok. Bölünmüş yol dediğin zaman 6 bin 100 kilometre bölünmüş yol yapılmış, şimdi sadece bizim bu dönemde 28-29 bin kilometreye ulaştı. Eğer bu bir koalisyon hükümeti olsaydı, biz bu yolları, köprüleri yapabilir miydik? Şurada Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yaptık, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün ortasından da inşallah raylı sistemi yapacağız. Şu anda onun hazırlıkları içerisindeyiz. Raylı sistem onun üzerinden geçtiği zaman ki yaklaşık 110 kilometrelik bir sistem bu.
Bu Türkiye’de değil, dünyada ayrı bir hava oluşturacak. Aynı şekilde şu anda Çanakkale Köprüsü, dünyada ilk üçün içerisinde, böyle bir köprü. Bunlarla biz iftihar ediyoruz. İstanbul-İzmir arasını 7,5 saatten 3 saat 15 dakikaya düşürmek bunlar rastgele olaylar değil. İşte bütün bunlar şu andaki hükümet etme yapısının bize kazanımlarıdır. Yani bütün parti genel başkanlarının Cumhurbaşkanı Yardımcısı olacağı bir sistem bizi nereye götürürdü? Felakete götürürdü. Yani duvarlara çarpa çarpa giden bir araç düşünün, ondan bir şey olur mu? Olmaz. Pert olur. Ama maalesef bunlar pert araç kullanmaya alışmışlar.
Şu an itibariyle yoğun bir şekilde inşallah yatırımlarımızı devam ettireceğiz. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla inşallah büyümeyi sağlayacağız. Bu anca şu andaki yapıyla olur. Bunların mantığıyla olmaz. Ne oldu, hesap uzmanı çok başarılıydı, iyi hesap yapıyordu? Ama gelin görün ki hesap, kitap tutmadı. 38 tane milletvekilliğini beraber seçime girdiği ve toplamı yüzde 1’i bile bulmayan ortaklarına dağıttı.
"Bütün liderlerin Türkiye’ye bakışı çok farklı"
Kendisi de zafiyete düştü. Şimdi ‘kalayım mı kalmayım mı’ devamlı bunun hesabı yapılıyor. Ve önümüzdeki haftalarda, aylarda kalır mı kalmaz mı bu görülecek. Ama bu bizim işimiz değil. Bizim işimiz farklı. 3 gündür buradayız. NATO Zirvesinde toplantılarımızı yapıyoruz. Ve bütün liderlerin Türkiye’ye bakışı çok farklı.
Dünya liderleri bize bu gözle bakarken, Türkiye’nin terörizmle mücadelesi NATO tarafından kabul görürken, bizim muhalefetimiz ne yazık ki teröristlerle yol yürümeye çalıştı. Feraset sahibi milletimiz teröristlerle kol kola yol yürünmeyeceğini, ortaklıklar kurulmayacağını anlattı. Umut ediyorum ki muhalefet bu dersi almıştır. Ülkemiz için en büyük risklerden birini de terör örgütleriyle bir araya gelen siyasi partiler oluşturdu. Bu ülke, 2023 seçimlerinde terör örgütlerinin güdümüne giren, onların çizdiği yol haritasını kullanan siyasileri gördü. Terör örgütlerine verdikleri sözleri hayata geçirmek için çırpınan siyasiler gördük.
Ekonomide yaşanan sıkıntılar öne çıkartılarak, terör örgütlerine alan açılmak istendi. Ülkemize “Türkiye Yüzyılı” vizyonunu çizdik. Bu vizyonumuz doğrultusunda çalışmalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Türkiye’nin önünde çok büyük fırsatlar var. Beşerî sermayemizi öne çıkartarak, bu fırsatları ülkemiz lehine, vatandaşlarımızın refahına kullanacağız. 21 yılda her alanda sağlam temellere oturan altyapıyı inşa ettik. Şimdi bu altyapı üzerine kurduğumuz yapıyla Türkiye Yüzyılı'nı hayata geçireceğiz.
"Can ve mal kayıplarını en aza indirmek için ne gerekiyorsa yapıldı"
"Geçtiğimiz günlerde Karadeniz’de yine bir sel felaketi yaşandı. Afet Bakanlığı kurulması gündeme gelmişti, bu yönde bir çalışma var mı? Varsa süreç nasıl işliyor?"
Karadeniz başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde yoğun yağıştan kaynaklı sel, heyelan olayları yaşandı. Bu afetlerden etkilenen tüm vatandaşlarıma geçmiş olun dileklerimi iletiyorum. İlgili bakanlarımız hemen afet bölgelerine geçerek, çalışmaları koordine etti. Can ve mal kayıplarını en aza indirmek için ne gerekiyorsa yapıldı, yapılıyor.
Şu anda Afet Bakanlığı'nın yapacağı işi AFAD yapıyor zaten. Bütün donanımlarıyla, her şeyiyle AFAD’ın, Türkiye genelinde her yerde, her noktada belirli hazırlıkları var. Bizim AFAD’la oturmuş bir kurumumuz var ve bu kurumumuzla beraber de bu işleri yürütüyoruz. Mesela yangınlarla ilgili daha yeni 100 milyonluk bir yatırım yaptık. Helikopterler aldık, uçaklar aldık vesaire. Şimdi bunu daha da takviye edeceğiz. İnşallah Sayın Putin ile bir araya geldiğimizde onların amfibik uçakları var onlardan belki birkaç tane almayı düşünüyoruz. Çünkü yangın söndürmede çok etkin bu uçaklar. Denize dalıyor, oradan suyunu alıyor ve ondan sonra bakıyorsun hemen birkaç dakika içerisinde yangın mahalline ulaşıp oraya suyu döküyor. Bunlar tabii bizim için çok çok önemli. Yani bunlarda iki, üç tane takviye yaparsak, mevcut şu andaki filomuzdan çok daha etkin olacak.
"Topyekün bir kalkınmayı hedefledik ve hedefimize ulaşacağız"
"Türkiye'de Medeni Kanununa göre evin geçiminden mesul olan koca, fakat eş vefat ettiğinde ve bu arada tabii Türkiye sosyolojisinde bugün yaşı 65-70 üzerinde olan hanımlar çalışmıyorlar. Dolayısıyla çalışma hayatları olmadığı için bir emekli maaşları yok ve eşlerinden emekli maaşı alıyorlar. Fakat dul olduklarında bugün en düşük emekli maaşı 7 bin 500 ama dul bir hanım 6 bin 300 lira alıyor eşinin maaşını daha düşük alıyor. Bu konuda bir çalışma yapılıp yapılmayacağını sormak istiyorum. Onların adına. Çünkü eş kendi çalışınca eşinin maaşını düşük alması anlaşılabilir. Aman hiç çalışmadığında evin reisi erkek vefat ettiğinde geriye kalan eş bir parça mağdur kalıyor."
Türkiye’de aileye ve kadına Cumhuriyet tarihinde en fazla değer ve sosyal yardım AK Parti hükümetleri döneminde verilmiştir. Türkiye Yüzyılı vizyonumuz çerçevesinde hiçbir vatandaşımızın mağduriyet yaşamasına izin vermeyeceğiz, topyekûn bir kalkınmayı hedefledik ve hedefimize ulaşacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Sosyal hizmet modellerimizle düşük gelirli bireyleri ve aileleri ihtiyaçları doğrultusunda hep destekledik, hep destekleyeceğiz. Bunun adımları atıyoruz. Aile ve Gençlik Bankamız da bunun en somut adımı olacak.
Türkiye Aile Destek Programı kapsamındaki ödemelerimiz de başladı. Bir yıl daha sürecek bu programımızın başlangıcından bu yana yaklaşık 4 milyon haneye sağlanan destek tutarı 40 milyar lirayı buldu. Fakat sosyal hizmet modelleri kapsamındaki yaşlı aylığını 1997 liradan 2 bin 348 liraya, yüzde 40-69 arası engelli oranına sahip olan vatandaşların aylığının 1594 liradan 1874 liraya, yüzde 70 ve üzeri engelli raporu bulunan vatandaşların aylığını 2 bin 392 liradan 2 bin 811 liraya yükselttik. Şimdi yeni bir adım atıyoruz. O da Aile ve Gençlik Bankasını kurmak. Bizim doğalgaz, bunun yanında petrolden gelirin belli bir bölümünü biz bu Aile ve Gençlik Bankası kapsamına aktaracağız. Oradan da bu tür hanımlara ve gençlere bunu tahsis edeceğiz.
Bu işin en güzel örneği veren ülke de Norveç'tir. Norveç bu işi başarıyla sürdürüyor. Onun bütün petrol gelirlerinin belli bir kısmı rezerv olarak tamamen gençlere ayrılır. Gelecek kuşaklara ayrılır. Şimdi bunun bir benzerini de inşallah Aile ve Gençlik Bankasıyla ülkemizde yapacağız. Dezavantajlı durumdaki bireylerin çeşitli hizmet ve sosyal yardım modellerinden yararlanması için Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımızın çalışmaları devam ediyor.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış