Haber Merkezi

Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri sahiplerini buldu.

Cumhurbaşkanı Külliyesi'nde düzenlenen programa katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kazananlara ödüllerini verdi.

2023 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü; bilim alanında Süleyman Uludağ, kültür alanında Ali Birinci, müzik alanında Emel Sayın, resim alanında İlhami Atalay, karikatür alanında Hasan Aycın, sinema alanında Sami Şekeroğlu, dijital sanat alanında Refik Anadol, mimari alanda Sinan Genim, edebiyat alanında da Nazan Bekiroğlu'na verildi.

Paylaşımda Vefa Ödülleri'nin de Attila İlhan, Barış Manço, İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Muhsin Ertuğrul ve Samiha Ayverdi'nin değer görüldüğü kaydedildi.

"İhtisas alanı tasavvufu İslami ilimlerden bir ilimdir"

Törende ödülleri veren Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalarında şunları kaydetti:

Bu yıl bilim ödülümüzü asıl alanı olan ilahiyat yanında iktisattan siyasete ve sosyolojiye kadar geniş bir sahada telif ve tercüme eserler veren Prof. Dr. Süleyman Uludağ'a veriyoruz. Süleyman Uludağ'a veriyoruz. Süleyman Uludağ hocamızın her birinin gerisinde büyük bir emek ve birikim olan eserleriyle nesiller boyunca fikir ve gönül dünyamızı zenginleştirmeyi sürdüreceğine inanıyorum. İhtisas alanı tasavvufu İslami ilimlerden bir ilimdir. Ancak aynı zamanda sahih bir itikat, ihlaslı bir ibadet ve güzel ahlakla süslenmiş bir hayat tarzıdır diyen hocamızı ödülü için tebrik ediyorum.

"Her türlü teşekkürü ve takdiri hak ediyor"

Kültür ödülümüzü biyografi, hatırat, matbuat ve kitabiyat tarzında yazdığı eserlerle tarihimize ışık tutan Prof. Dr. Ali Birinci hocamıza takdim ediyoruz. Ali hocamız, kitapları, makaleleri ve sohbetlerinin yanı sıra şiirleriyle de kültür dünyamıza katkılar sunan bir isimdir. Bir dönem Türk Tarih Kurumu başkanlığı görevini de yürüten hocamız, tarihçiliği bir hayat biçimine dönüştüren tarzıyla her türlü teşekkürü, takdiri ve ödülü hak ediyor.

"Bizim kuşağımızın hafızalardan silinmeyen ismi"

Müzik ödülümüzün bu yılki sahibi, sanatçılığı ve zarafetiyle bilhassa bizim kuşağımızın hafızalarında silinmez bir yer edinen Emel Sayın hanımefendidir. Yaklaşık yarım asırdır icra ettiği Türk Sanat Müziğimizi milyonların kalbinde yaşatan Emel Sayın Hanımefendi, bugün de gönül telimizi titretmeyi sürdürtmektedir. Kendisine müzik ödülümüzü takdim etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyoruz.

"Asırlara sari milli birikimimizi modern sanatla bütünleştiren bir isim"

Resim ödülümüzün sahibi İbrahim Atalay, 60 yıldır sanat hayatımıza verdiği katkılar, ürettiği eserler ve yetiştirdiği talebelerle ülkemizin en önemli sanatçılarından biridir. Sayın Atalay, asırlara sari milli birikimimizi modern sanatla bütünleştirerek harmanlamayı ve özgün eserlere dönüştürmeyi başarmış bir isimdir. Sanatçımıza gayet isabetli bir seçimle resim alanındaki ödülünü takdim etmekten memnuniyet duyuyoruz.

"Çizgilerine, yazıları, sohbetleri ve duruşuyla adeta can veren sanatçımız"

Karikatür ödülümüzü çizerek düşünen ve çizgisiyle yaşadığı döneme anlam katan bir sanatçımıza Hasan Aycın'a takdim ediyoruz. Çizgilerine, yazıları, sohbetleri ve duruşuyla adeta can veren sanatçımız, eserlerinde gönül coğrafyamızda yaşanan kederleri ve sevinçleri yansıtarak hayırlı hizmetlere vesile oluyor. Yunus'un 'öleyim mi söylemeyince' deyişindeki gibi en deruni hislerimize tercüman olan Hasan Aycın'ı ödülü için tebrik ediyoruz.

"Ülkemizin hazinesine sahip çıkan bir isim"

Sinema ödülümüzü 1950 yılından beri yapımcılıktan yönetmenliğe, arşivcilikten eğitimciliğe, sinemanın her alanında iz bırakan bir ustaya, Sami Şekeroğlu'na veriyoruz. Türk sinemasına olan tutkulu bağlılığını kurduğu arşiv ve müze ile nesillere aktaran sayın Şekeroğlu'nun, kültür sanat hayatımıza hizmetleri her geçen yıl daha iyi anlaşılmaktadır. Son bir asrın en etkili mecralarından biri olan sinema alanında ülkemizin hazinesine sahip çıkan Sami Şekeroğlu'na takdim edeceğimiz ödül için kendisini tebrik ediyoruz.

"Bizim kuşağımıza geleceği anlatan bir sanatçı"

Dijital sanat ödülümüzü, kendi ifadesiyle 'bir medya sanatçısı ve tasarımcısı' olan Refik Anadol'a takdim ediyoruz. Kendisi bilgisayar teknolojilerini ve yapay zekayı kullanarak geliştirdiği görsel çalışmalarını akademik müktesebatıyla destekleyerek dünya çapında eserlere imza atıyor. Bizim kuşağımıza geleceği anlatan bir sanatçı olarak gördüğüm Sayın Anadol'u takdim edeceğimiz dijital sanat ödülü için tebrik ediyorum.

"Türk mimarisi üzerine yaptığı çalışmaları toplumla paylaşan bir isim"

Mimari ödülümüzü bilhassa İstanbul'daki Türk mimarisi üzerine yaptığı çalışmaları medya vasıtasıyla toplumla paylaşan Sinan Genim'e veriyoruz. Sayın Genim, ülkemizin en önemli tarihi, kültürel ve toplumsal markası İstanbul'a olan aşkını hem üstlendiği yeni projelerle hem de restorasyon çalışmalarıyla ortaya koymuş bir isimdir. Bu doğrultudaki mücadelesini sivil toplum ve siyaset alanında da yürüten Sinan Genim'e mimari ödülümüzü vermekten memnuniyet duyuyoruz.

"Edebiyat dünyamıza kazandırdığı eserleriyle seçkin bir yere sahiptir"

Edebiyat ödülümüzü hikaye, deneme, roman ve incelemelerden oluşan onlarca eseriyle geçmişten bugüne köprüler kurmuş bir yazarımıza Nazan Bekiroğlu'na takdim ediyoruz. Nazan Hanım, öğretmenlikten akademisyenliğe uzanan yolculuğu boyunca edebiyat dünyamıza kazandırdığı eserleriyle günümüz yazarları arasında seçkin bir yere sahiptir. İlk kitabı Nun Masalları adını taşıyan hikaye kitabından beri yakından takip ettiğimiz Nazan Hanım'ı, ödülü için tebrik ediyoruz.

"Gök kubbede bıraktığımız yegane izin en güzel temsilcileri işte bu isimlerdir"

Bu yılki vefa ödüllerimizi beş ayrı isim adına temsilcilerine veriyoruz. Edebiyatta Atilla İlhan ve Samiha Ayverdi, müzikte Barış Manço, tarihte İsmail Hakkı Uzunçarçılı, tiyatroda Muhsin Ertuğrul adına verdiğimiz ödüllerin hayırlı olmasını diliyorum. Her biri kendi alanında ülkemize ve milletimize unutulmaz hizmetler veren bu değerlerimizi rahmetle yad ediyorum.

Gök kubbede bıraktığımız yegane izin hoş bir seda olduğu gerçeğinin en güzel temsilcileri işte bu isimlerdir. Ödüllerini takdim ettiğimiz tüm kültür sanat insanlarımıza ve temsilcilerine milletimize ve insanlığa yaptıkları katkılar için bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.

Bilim- Süleyman Uludağ

Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tasavvuf Anabilim Dalı öğretim üyeliğinden emekli, tasavvuf tarihi uzmanı Prof. Dr. Süleyman Uludağ, Amasya'nın Akyazı köyünde 1940 yılında dünyaya geldi.

Türkiye Diyanet Vakfı üyesi Uludağ, 1967 yılında Kastamonu İmam Hatip Lisesi'nde öğretmenliğe başladı. 1970'te Kayseri Yüksek İslam Enstitüsü'nde, 1975'te Bursa Yüksek İslam Enstitüsünde göreve başlayan Uludağ, 1982 yılından sonra Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğretim üyesi olarak hizmet verdi. Aynı yerde "İslam Açısından Musiki ve Sema" adlı teziyle doktorasını tamamlayan Uludağ, doçentliğe ve profesörlüğe yükseldi. 2007’de emekli oldu.

Uludağ, TDV İslam Ansiklopedisi'ne başlangıcından itibaren müellif-redaktör ve Tasavvuf İlim Heyeti Başkanı ve üyesi olarak hizmet verdi; 232 madde veya madde bölümünü telif etti, birçok maddenin ilmi redaksiyonunu yaptı.

İbn Haldun'dan yaptığı Mukaddime çevirisiyle 1982’de çeviri dalında, İran'a ve Turan'a Seyahat kitabıyla 2002’de Gezi dalında Türkiye Yazarlar Birliği’nden “Yılın Yazar, Fikir Adamı ve Sanatçıları Ödülü” ve 2011’de de “Üstün Hizmet Ödülü” aldı.

Kültür- Ali Birinci

25 Ağustos 1947'de Hendek’te Balıklı Şeyh köyünde doğdu. Birinci; ilkokulun ilk üç senesini köyünde, son iki senesini Hendek'te okudu. 30 Haziran 1988'de Polis Akademisinde göreve başladı. Türk Siyasi Tarihi ve İnkılâp Tarihi dersleri verdi.

18 Haziran1986'da, Hürriyet ve İtilâf Fırkası başlıklı doktorasını verdi. 1993'te doçent, 2000'de Yakınçağ Tarihi profesörü oldu. 3 Ekim 1989- 25 Eylül 1990 arasında Fransa’da Paris’te mesleki çalışmalar yaptı.

Atatürk Araştırma Kurumu üyeliğinde bulundu. 25 Eylül 2002-28 Temmuz 2004 devresinde Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nde ders verdi ve üniversitenin Sosyal Bilimler Dergisi’ni dokuz sayı çıkardı ve bu arada Kırgızca ve Rusça kurslarına devam etti. 1 Ağustos 2008 - 12 Eylül 2011 arasında Türk Tarih Kurumu Başkanlığı yaptı.

Prof. Dr. Ali Birinci’nin yazı hayatı 1968 senesinde şiirle başladı ve ilk şiiri o zaman Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde bulunan öğrenci derneklerinden Hür Düşünce Kulübü ‘nün yayın organı Millî Düşünce dergisinde çıktı. Daha sonra Fikir ve Sanatta Hareket dergisinde ilk denemeleri ve diğer şiirleri basıldı. Doktora tezini verdikten sonra Tarih ve Toplum, Dergâh, Yeni Türkiye, Polemik, Türk Yurdu ve Kebikeç ile Müteferrika dergilerinde yakın devrin siyasi hayatı, tarihi şahsiyetleri ve yazarları hakkında yazılar yazdı. Bu yazılarının 1999 senesi sonuna kadar yayımlanmış olanlarını Dergâh yayınları tarafından üç cilt halinde basıldı.

Müzik- Emel Sayın

20 Kasım 1940 Sivas doğumlu olan Emel Sayın, 13 yaşındayken Arif Sami Toker'den müzik dersleri almaya başlamıştır. Daha sonraki yıllarda Münir Nurettin Selçuk'tan eğitim alan Sayın, Uzunköprü Gazi Turhan Bey Ortaokulu ve Çapa Anadolu Öğretmen Lisesi'nden mezun olmuştur.

Sayın daha sonra İstanbul Belediye Konservatuarı'nda Alis Rosenthal'dan şan dersleri almıştır. Hürriyet Haber Ajansı'nın açtığı yarışmada Ses Kraliçesi seçilmiştir.

17 yaşına geldiğinde Necdet Yazar'ın gazinosunda sahne almaya başlamış, 1963 yılında Ankara Radyosu'nun sınavını kazanarak burada yedi yıl boyunca çalışmıştır. Sahne tecrübesini de geliştiren Emel Sayın, daha sonra İstanbul'a taşınarak İstanbul Radyosu'nda çalışmaya başlamış ve Lalezâr Fazinosu'nda assolist olarak sahne almıştır.

İlk sinema deneyimini 1970 tarihli Eyvah filmiyle yaşayan Sayın, daha sonra sırasıyla Şampiyon, Feride, Hicran, Kavanoz Dipli Dünya ve Makber gibi filmlerde rol almıştır. Emel Sayın pek çok sinema filminde rol almakla birlikte başrollerini Tarık Akan ile paylaştığı 1974 tarihli Mavi Boncuk filmiyle oyunculuğundan söz ettirmiştir. 2001 yılında ekranlara gelen Aşkım Aşkım dizisinde de Mehmet Ali Erbil ile birlikte rol almıştır.

Emel Sayın, 1998 yılında Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından Devlet Sanatçısı ünvanına layık görülmüştür.

Resim- İlhami Atalay

Ressam İlhami Atalay, 1948'de Artvin'in Arhavi ilçesinde doğdu ve 1972'de İstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisini bitirdi.

Burslu olarak 1973-1978'de Berlin Devlet Güzel Sanatlar Akademisi ve Tatbiki Sanat Akademilerinde resim ve duvar halısı eğitimini tamamlayan Atalay, Fransa'da duvar halısı ve sanat araştırmalarında bulundu.

Atalay, 1981-1983'te serbest desinatör olarak çalıştı, 1983'te İstanbul'a dönerek, yeniden resim çalışmalarına başladı. Hafta sonları İstanbul Tasarım Merkezi'nde öğrenci yetiştirmeye devam eden Atalay, 2022'de 'Necip Fazıl Saygı Ödülü'ne layık görüldü. Son olarak İlhami Atalay'ın 75. doğum günü çerçevesinde, 33 eserine yer verilen kişisel resim sergisi, Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) sanatseverlerle buluştu.

Karikatür- Hasan Aycın

20 Eylül 1955’te Balıkesir’in Aslıhantepecik köyünde dünyaya geldi. İlkokulu köyünde, İmam-Hatip Okulu’nu Balıkesir’de bitirdi.

Bursa İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nden mezun oldu. 1975-1982 yılları arasında Merinos Fabrikası’nda grafiker olarak çalıştı. Bir süre Balıkesir’de pazarcılık yaptı. Askerliğini kısa dönem olarak Menemen’de yaptı. 1984 yılında İstanbul’a yerleşip serbest grafikerliğe başladı. Kayıtlar dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Halihazırda çalışmalarını kendi atölyesinde sürdürüyor.

İlk çizgisini 3 Şubat 1978’de Yenidevir gazetesinde yayınladı. Milli Gazete ve Zaman gazeteleri ile Mavera, Yönelişler, Aylık Dergi, İslâm, Kadın ve Aile, Gül Çocuk, Mavi Kuş, Birdirbir, Inquiry, Kardelen, Kayıtlar, Kitap Postası, Kudüs, Elif ve Mostar dergilerinde çizgileriyle yer aldı. Halen Yedi İklim, Hece, Hece Öykü, İtibar, Tohum, Kur’ani Hayat dergileri ile Yeni Şafak gazetesinde çiziyor.

Sinema- Sami Şekeroğlu

Sinema alanında ödüle lâyık görülen Sami Şekeroğlu, Türk sinemasının köklü geçmişine ve geleceğine önemli katkılarda bulunan saygın bir isim olarak öne çıkıyor. Sami Şekeroğlu, 1937 yılında Elazığ’da doğdu. İstanbul Devlet Sanatlar Akademisi’nde Yüksek Resim Bölümü’nden mezun olan Sami Şekeroğlu’nun adı, Türkiye’nin ilk sinema-kültür kuruluşu olan “Kulüp Sinema 7” ile özdeşleşti. 1962 yılında kurulan bu kuruluş, daha sonra “Türk Film Arşivi” adını aldı. Sami Şekeroğlu, 1969 yılında bu arşivi Devlet Güzel Sanatlar Akademisi’ne karşılıksız olarak devrederek “Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Film Arşivi”nin kurucusu oldu.

Sami Şekeroğlu, 1970 yılında Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Film Arşivi’ne Müdür olarak atanarak bu alandaki çalışmalarını profesyonel bir zemine taşıdı. 1974 yılında akademik düzeyde ülkemizin ilk örgün sinema-televizyon eğitimini başlattı. 1985 yılında “Toprak Adamları” adlı deneysel filmiyle Kültür Bakanlığı Sinema Ödülü’nü alan Sami Şekeroğlu, 1985 yılında doçent, 1987 yılında profesör unvanını kazandı. Ayrıca, 1996-1999 yılları arasında MSÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı olarak görev yaptı.

Dijital Sanat- Refik Anadol

Dijital sanatta ismini dünyaya duyurmuş sanatçı Refik Anadol, 1985 İstanbul doğumludur. Lisans eğitimini İstanbul Bilgi Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü’nde fotoğraf ve video alanında en yüksek onur derecesiyle bitirdi.

Ardından Los Angeles, Kaliforniya Üniversitesi (UCLA) Medya Sanatları Tasarımı Bölümü’nde yüksek lisansı tamamlayan Anadol, UCLA’in aynı bölümünde öğretim görevlisi ve misafir araştırmacı olarak görev yapıyor. Anadol, ilk dönemlerinde özellikle kamusal alanlarda sergilediği, mimari odaklı verilerle oluşturduğu heykeller ortaya koyuyordu. Zamanla, birçok farklı alandaki veriyi yapay zeka programlarına işleyerek yine kamusal alanlarda sergilemeyi tercih ettiği dev projelere yöneldi. Son zamanlarda makinelerin hafızasına, yani makinelerin verileri algılama ve düşünme biçimlerine yoğunlaşan Anadol, imza attığı projelerde görsel, işitsel, sismik, coğrafi, meteorolojik, kültürel ve akla gelebilecek her türlü veriyi topluyor.

Sonrasında, dünyanın ve insanların yaşamını sürdürürken bu verilerle, projeye özel yazılan algoritmalarla çalışan yapay zekâ programını besliyor. Böylelikle sanatçı, içinde yaşadığımız teknolojinin ve makinelerin verileri nasıl algıladığını, yorumladığını gösteren veri heykelleri yaratıyor. Refik Anadol’un yapay zeka üretimlerinin gerçek bir sanat eseri olup olmadığı tartışma konusu olmuştu. Anadol’un dijital eserlerinden oluşan sergi, Türkiye Kültür Yolu etkinlikleri kapsamında Alsancak Tarihi Tren Garı’nda sergileniyor.

Mimari- Sinan Genim

Kuzguncuk'ta 1945’te doğan Dr. Sinan Genim, 1963’te Haydarpaşa Lisesi'ni bitirdi. Kuzguncuk Kültür Derneği'nin kuruluş aşamasında bulundu, tiyatro çalıştı, liseden sonra bir dönem Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne devam etti ama daha sonra İstanbul'a döndü.

Mimarlık serüveni Türkiye Yüksek Teknik Öğretim Vakfı Işık Mühendislik ve Mimarlık Özel Yüksek Okulu'na girmesiyle başladı. 1969 yılında mimar olarak mezun oldu. Mimarlığa öğrenciliğinde 1967 yılında TBMM Millî Saraylar Dairesi'nde mimar olarak başlarken Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Küçüksu Kasrı gibi yapıların restorasyon proje ve uygulamalarında deneyimini arttırdı. Mezun olduğu Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Mimarlık Yüksek Okulu'nda Mimarlık Tarihi ve Rölöve asistanlığı yaparken İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi Mimarlık Bölümü Rölöve ve Restorasyon Ana Bilim Dalı'nda yüksek mimarlık eğitimini 1975 yılında tamamladı.

Bu arada Prof. Dr. Nurhan Atasoy’un teşviki ile İÜ Edebiyat Fakültesi Estetik ve Sanat Tarihi Kürsüsü’nde asistanlık yaptı ve Türk-İslam Sanatı Kürsüsü Başkanı Prof. Dr. Oktay Aslanapa ile doktora çalışmasına başladı. 1980’de “Fethinden Lâle Devri’ne Kadar İstanbul’un İskânı, İskân Özellikleri ve Mesken Tipleri” konulu teziyle “Edebiyat Doktoru” ünvanını aldı.

Edebiyat- Nazan Bekiroğlu

3 Mayıs 1957 günü Trabzon'da doğdu. Edebiyata ilgi duyan bir ailenin üç çocuğundan en küçüğüydü. Babası, “Hedef” adlı bir mahallî bir gazetenin sahibiydi ve edebiyatın yanısıra Osmanlı tarihine ilgisi vardı. 14 yaşında iken babasını yitirdi. Babası, İçinde Bir Sızı Var adlı hikayesinin kahramanı olmuştur.

İlk ve orta tahsilini Trabzon'da yaptıktan sonra Erzurum'a giderek Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. Öğrencilik yıllarında halk edebiyatı ve Orta Asya estetiğinin peşinde idi. Bunu bir ölçüde ilk hikâyelerine de yansıttı. (Hava Hanım Öldü). Gerek sanatkâr, gerekse akademik kişiliğinin gelişmesinde hocası Orhan Okay’dan teşvik ve destek gördü.

Dört yıl lise öğretmenliği yaptıktan sonra Karadeniz Teknik Üniversitesi Fatih Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Bölümü'ne öğretim görevlisi olarak girdi. Orhan Okay yönetiminde sürdürdüğü Halide Edip Adıvar'ın Romanlarının Teknik Açıdan Tahlili konulu doktorasını 1987 yılında tamamladı. Aynı bölümde öğretim üyesi olarak çalışmaya başladı. Şair Nigâr Hanım konulu çalışmasıyla doçent oldu.

İlk kitabı olan Nun Masalları'nı 1997 yılında yayımladı. 1998'den itibaren KTÜ'de açılan Türkçe eğitimi bölümünde öğretim üyesi olarak görev yapmakta olan Nazan Bekiroğlu, 4 Mayıs 2001'de profesör olmuştur. Çeşitli dergilerde çok sayıda bilimsel makale, deneme ve öyküsü yayınlanmıştır.