Exodus'ten Mavi Marmara'ya

1947'de Akdeniz'de Yahudilerle dolu bir gemiye yapılan ambargo ve İsrail'in önce para -satın alınan topraklar- ardından silah -işgal edilen topraklar- ama her şeyden önemlisi, müthiş bir irade, entelektüel donanım ve kararlılıkla kurulan bu küçük ülkenin sonunun artık belli olduğunu söyleyen Kırıkkanat 1948 yılında egemenliğini ilan eden İsrail'in devletleşmesinideki göç gemisinin etkisine vurgu yapıyor.

Exodus'ten Mavi Marmara'ya

11 Temmuz 1947 günü, Fransa'nın Sète limanından demir alan President Warfield kargosu, rotasını Kolombiya olarak bildirmişti. Yükü insandı: Hepsi Alman temerküz kamplarından kurtulan 4500 Yahudi göçmeni, görünüşte Güney Amerika'ya taşıyordu.

President Warfield, Fransız karasularından çıkar çıkmaz Panama bayrağını indirip İsrail bayrağı çekti, adını EXODUS 47 olarak değiştirdi ve rotasını Filistin'e çevirdi.

Büyük Britanya, o tarihlerde İngiliz egemenliğindeki Filistin'e yoğun bir Yahudi göçünü engelliyordu. Dünyanın dört bir yanından gelen Yahudilerin, ta 1920'lerden öteye Filistinlilerden satın aldıkları arsa ve araziler üstüne kurdukları İsrail, 1947 yılında bugün Kuzey Irak'taki Kürdistan'a eşdeğer bir statüdeydi. Henüz ne bağımsızlığını ilan etmişti, ne de devletti. İngilizler, "kaçak göçmen" dolu EXODUS 47'nin, işte böyle bir İsrail'e varmasını istemiyordu.

Filistin'e ayak basmayı başardılar
İngilizler, Filistin karasularına girer girmez, 1 kruvazör ve 5 fırkateynle çevrilen EXODUS 47'yi, kıyıya 27 km kala saldırıp, ele geçirdi. Göçmen Yahudileri 3 gemiye bindirerek önce Hamburg, ardından trenlerle eski Alman temerküz kampları Poppendorf ve Amstau'ya gönderdi. Fakat önce EXODUS, ardından İngiliz gemilerinden inmeye direnen Yahudilere, her aktarmada uygulanan şiddet ve temerküz kamplarına gönderilirken 27 kişinin yaralanıp, 50 kişinin tutuklanması, İngiltere'den başlayarak dünya kamuoyunda müthiş bir öfke yarattı. 1947 ağustosundan itibaren dünyanın her yerinden milyonlarca Yahudi'nin İsrail'e önlenemeyen göçü başladı. Hayfa'da yakılan EXODUS 47'nin Almanya'ya sürülen göçmenleri ise birkaç ay sonra "kutsal topraklara", Filistin'e ayak basmayı başardılar.

Satın aldığı Filistin topraklarında 1948 yılında egemenliğini ilan eden İsrail'in devletleşmesini, büyük ölçüde 1947'deki EXODUS (göç) gemisinin yolculuğu çabuklaştırmış, hatta tetiklemiştir.

Aradan geçen 63 yılda
Tarih mi tersine bir tekrardan ibaret, yoksa kader mi desek, İsrail'in sonunu, çünkü dünya kamuoyunun İsrail aleyhine dönmesini de bir gemi hazırlıyor. Üstelik bu kez, saldırgan rolünde İngilizler değil, eski kurbanlar, İsrailliler var. Aradan geçen 63 yılda, İsrail'e göç ambargosu kalkmış, bizzat İsrail ambargosu altındaki Gazze'ye giriş çıkışı yasaklanmış...

Doğru konuşmak için eğri oturmaya gerek yok: Gazze'ye yardım taşıyan 6 gemilik filonun durdurulması dahil, amiral gemisi Mavi Marmara'ya saldırılması insanlık suçu, uluslararası sularda saldırılması ise uluslararası hukuk suçudur.

Mangal yapmaya gider gibi
Ama saldırılan Mavi Marmara'daki aktivistler ve İsrail'li dövmeye gittiği çok belli o topluluk arasında, o küçücük çocukların ne işi vardı? Zaten "terörist devlet" dedikleri İsrail, saldıracağını baştan söylemişti. Türkiye'nin terör gazilerine bir tas su vermeyenlerin, mangal yapmaya gider gibi çoluk çocuk Gazze'yi kurtarmaya gidişleri nasıl bir anlam taşır, dün açıkladım.

İsrail, kendi sonunu kendi politikalarıyla getirmek için her şeyi çok uzun zamandan beri hazırladı: Eğer bir ülkenin geleceği gençliği demekse, sürekli tetik üstünde, her an savaşa hazır ve düşmanla çevrili bu ülkede, gençler giderek daha mutsuz ve umutsuz. Giderek daha çoğu savaşmayı reddediyor. Hindistan'ın kuzeyinde bir Yahudi yerleşiminin oluştuğunu, orduda kafayı yiyen ya da ordudan kaçan gençlerin bir zamanlar İsrail'e göçen ve savaşarak yurt edinen ataları gibi, ama onların tersine "savaşma seviş" tadında Hindistan'a göçtüklerini, biliyor musunuz?

Ya İsrail'den tersine göçün, nasıl hızlandığını? 750 bin İsrail'li ülkesini terk etti, son on yılda. Bu sayı, 15 milyon göçmen veren 75 milyonluk Türkiye için devede kulaktır, ama 7 milyonluk İsrail için değil...

Bu sonu, hızlandırıyor
Önce para -satın alınan topraklar- ardından silah -işgal edilen topraklar- ama her şeyden önemlisi, müthiş bir irade, entelektüel donanım ve kararlılıkla kurulan bu küçük ülkenin sonu, artık belli. Ve halen post-komünist, yani faşist eğilimli Rusya göçmenlerinin ağır bastığı, bugünkü aşırı sağcı iktidar, başı gibi denizden geleceğe benzeyen bu sonu, hızlandırıyor.