Bir “değişim” fırtınasıdır esiyor muhalif cenahta.
Aslında değişim yaygarası seçimden önce başlamıştı.
Ben de “değişmiş olmak için değişilmez, değişimin yönü önemlidir” diye uyarmıştım.
Ama muhalefet “İlla değişim!” diye tutturmuştu
Gerçi seçim kazansalardı neyi değiştirecekleri belliydi.
Başkanlık sistemini kaldırıp parlamenter sisteme döneceklerdi, Sayın Akşener de başbakan olacaktı.
Bunun için Anayasa değişikliği, Anayasa değişikliği için 400 milletvekili, Anayasa değişikliği teklif edebilmek içinse 360 milletvekili gerektiğini bildiklerine göre, herhalde en az 360 milletvekilliği alacaklarına inanıyorlardı. Ancak Meclis çoğunluğu olan 301’in bile altında kalarak 224 milletvekilliği aldılar. Bunun 39’unun da ne yapacağı henüz belli değil. Muhtemelen yasa teklifi reddedecek sayıları bile olmayacak.
Gerçeklikten bu kadar kopuk olan ana muhalefet partisi, seçimi kaybedince anladı ki değişime ihtiyacı olan en başta kendisidir.
Kendisinin değişmesi gerektiğini kavramak… Eh, bu da bir şeydir diyeceksiniz.
Hiç boşuna sevinmeyin. Ana muhalefetin değişimden anladığı kendisi ile ilgili yapısal, nitel bir değişiklik değildir. Muhalefet yine şahıs ve etiket değiştirme peşindedir.
Öncelikle şuna şükredelim ki kendisi değişime muhtaç bir kadro iktidara gelseydi ne yapardık?
Şimdi bir değişim fırtınası esiyor ana muhalefet partisinde
Peki, Ana Muhalefet 28 Mayıs 2023, saat 20.30’dan önce değişmesi gerektiğinin farkında değil miydi de ertesi sabah muhalefetin baş bilgesi, “Eureka! Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir!” diyerek 3 bin yıllık bir buluşu bir kez daha keşfetti…
İstanbul’da, son dört yılda herhangi bir şeyi olumlu yönde değiştirmeyi başaramayan bu ulu bilgeden o kadar da çok şey beklemeyin. Onun ve hempalarının değişmesini istediği tek şey Kılıçdaroğlu’nun gitmesi ve kendilerinin gelmesi.
Bunu değişiklik sanıyorlar.
Ancak kendilerinin Kılıçdaroğlu’ndan “değişik” ne söylediklerini bilen yok.
Ekonomide yapısal reformlar? Uluslararası ilişkilerde farklı bir radikal duruş? Terörle mücadelede çıta yükseltmek? Savunma sanayiinde yeni projeler?
E - hiçbiri…
Nasıl ki seçim öncesi bir “Erdoğan gitsin de ne olursa olsun” nefreti içindeydiyseler, şimdi de kendi içlerinde “Kılıçdaroğlu gitsin de…” takıntısı içindeler.
Onlar Kılıçdaroğlu’nu değiştirmek isterler de Kılıçdaroğlu boş durur mu?
O da onları değiştirmek istiyor.
Yani muhalefetteki herkes gibi o da değişim peşinde…
Seçim kaybedenlerden neyi değiştirmesini beklersiniz?
Seçimi kaybetmelerine neden olan faktörleri, değil mi?
Neler bunlar?
Bir, Kılıçdaroğlu!
Seçimi o kaybetti…
İki?
Yok.
Bunun dışında matine suare vatandaşa sövüp saymaya, “cahil, bidon kafalı, göbeğini kaşıyan” diye hakaret etmeye devam. Ha, artık halk, oyunu bir paket makarnaya satmıyor, 500 tl’ye satıyor… Bu değişikliği de Kılıçdaroğlu keşfetti. Kendisi Paris, Champs-Élysées doğumlu ya…
Kısacası, yüz yıldır olduğu gibi ana muhalefetin kendisine seçim kaybettiren hiçbir faktörü değiştirmeye niyeti yok.
Eski tas eski hamam. Natır* değiştirme peşindeler.
Söylemiştim “Değişmeyen tek şey CHP’nin kendisidir.”
İşin ilginç yanı, muhalefet bu kadar değişim diye tepinirken, değişimin büyüğü iktidar cihetinden geldi.
Kabinenin nerede ise tamamı, milletvekillerinin ise yüzde 70'i değişti…
Ve bu 20 yılda defalarca oldu.
Değişim böyle olur.
*Natır: Kadınlar hamamındaki kese yapan, kadınları yıkayan kişi.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış