Haber Merkezi

Türkiye, 14 Mayıs'ta sandığa gidiyor.

Merakla beklenen 2023 seçimlerine tam olarak 60 gün kaldı...

Sürecin son düzlüğüne girilirken, siyasi arena gün geçtikçe daha da hararetleniyor.

Partiler, "bir oy daha" düşüncesi ile seçim kampanyalarını aralıksız devam ettiriyor.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde, Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısına Kemal Kılıçdaroğlu çıkacak...

Millet İttifakı, geçirdiği krizin ardından toparlanmaya çalışırken, Cumhur İttifakı ise her geçen gün daha da büyüyor.

Seçmenin oyunu kazanabilmek için çeşitli senaryolar ortaya atan Kemal Kılıçdaroğlu, bu kez de Zafer Partisi algısını denedi.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Suriyelilere olan düşmanlığı ile öne çıkıyor.

Kılıçdaroğlu ise Özdağ'a oy kaptırmamak adına sınıra indi...

Kemal Kılıçdaroğlu, burada "Suriyelileri göndereceğim" çıkışında bulundu.

Hatay'ın Suriye sınırında yer alan Kuşaklı köyünde, iktidara gelmeleri halinde tüm Suriyelileri ülkelerine geri göndereceğini söyleyen Kılıçdaroğlu şu ifadelerle devam etti;

"Suriyelileri iki yıl içinde göndereceğiz"

Buraya iki nedenle geldim. Arkamda gördüğünüz Suriye sınırı. Bu necip milletin alnına kara bir leke sürmeden, ırkçılık gibi kara bir leke sürmeden Suriyeli kardeşlerimizi en geç iki yıl içinde kendi anavatanlarına göndereceğiz. Bunu herkesin bilmesini isterim. Suriyeli kardeşlerimizi göndereceğiz aynı zamanda Türkiye’yi bu bölgenin, Akdeniz’in en güçlü lider ülkesi haline getireceğiz.

"Afganları geldikleri ülkeye geri iade edeceğiz"

İran sınırını açıp, Türkiye’ye gelen Afganları da geldikleri ülkeye geri iade edeceğiz. Bunu, Suriye’nin de İran’ın da Afganistan’ın da bilmesini isterim. Açık ve net söylüyoruz, arkamızda gizli bir hesap yok. Hiçbir ülkeye hiçbir vatandaşa, daha doğrusu hiçbir yabancıya karşı ön yargımız yok. Ama biz, kendi ülkemizde özgürce yaşamak istiyoruz. Kendi ülkemizin demografik yapısının değişmesini istemiyoruz.

"Hiç kimse elini kolunu sallayarak sınırdan giremeyecek"

İkinci konu… Defalarca söyledim bütün sınır kapılarında yazar "hudut namustur" der. Hududun namus olmasının temel gerekçesi egemenlik sınırlarımızın belirlendiği alandır. O çizgilerin içinde kalan bizim egemenlik sınırlarımızdır. Egemenlik sınırlarımızı korumak da bizim namus borcumuzdur. Dolayısıyla yol geçen hanına dönen sınır kapılarımızı kesinlikle cumhurbaşkanlığımızda tam tersini yapacağız. Her sınır kapısı bizim namusumuz olacak. Hiç kimse elini kolunu sallayarak bu sınırlardan Türkiye’ye giremeyecek.