Kemal Sayar: Kutuplaşmak iyi bir şey

Sevda Dursun'a konuşan Sayar, düşünce anlamında kutuplaşmanın iyi bir şey olduğunu ancak bu kutuplaşma insanları birbirinden nefret eder hali getirmemesi gerektiğini savundu.

ÇATIŞMA ÇOK KUTUP OLDUĞUNDAN DEĞİL

Kemal Sayar'ın Diriliş Postası'na verdiği röportajdan satır başları:

“Kutuplaşma” kavramını çok fazla duyar olduk Doktor Bey. İçi boş bir kavram mı, yoksa gerçekten kutuplaştık mı?

İnsanların arasında, acılarda, sevinçlerde, tasalarda bir ayrışma olduğunu gözlemliyorum, evet. Ama bunun, birbirlerinin gırtlaklarına basacak, bir iç savaş çıkartacak kertede bir yoğunlukta yaşanmadığını düşünüyorum. Hangi kertede yaşanıyor mesela? Bazı insanlar, geçmişte sahip oldukları ayrıcalıklardan feragat etmek zorunda kaldılar. Bu da belli toplumsal kesimlerde bir öfke doğurmuş olabilir. Geçmişin horlananları, bugün daha imtiyazlı statüler elde ettiler. Bu da onların geçmişe kıyasla daha nobran davranmalarına yol açıyor olabilir. Sürtüşmeler olacaktır. Bunu doğal bir süreç olarak ele almamız gerektiğini düşünüyorum. “Eskiden tek kutuplu bir Türkiye vardı. Şimdi yeni bir kutup ortaya çıktı. O yüzden bu çatışma oluyor” tezini de çok inandırıcı bulmuyorum.

Kemal Sayar: Kutuplaşmak iyi bir şey

Sosyal kutuplaşma, insanların ruhen birbirinin çok uzağına düşmesini anlatıyor. İnsanların birbirlerinin ölümüne “oh” olsun diyebildiği Türkiye’de, birbirlerinin acısına sevinerek bakabildikleri bir Türkiye’de, ciddi bir ötekileştirme faaliyeti var demektir. Bu özellikle bizim dikkatimize sosyal medyada daha çok geliyor. Çünkü orada insanlar fikirlerini daha uç biçimde ifade ediyor.

Sosyal medya kutuplaşmayı tetikliyor diyebilir miyiz?

Sosyal medya, insanların öfkelerini, heyecanlarını, katmerlendirerek aktardıkları bir mecra. Çünkü sosyal medyada yazdığımız her şey bir performanstır. Başkalarının önünde ve başkalarının bizi seyrettiği bilinciyle bunu yapıyoruz. Dolayısıyla da daha sakin ifade edebileceğimiz pek çok düşünceyi, daha ateşi harlanmış bir şekilde ifade edebiliyoruz. Türkiye toplumunda bizim genel toplumsal barışımızı bozacak ölçüde bir kutuplaşma olduğuna inanmıyorum. Fakat insanların birbirinin dünyasına giderek sağırlaştıkları, kimsenin ötekini dinlemek yönünde bir çabasının olmadığını görüyorum.

Kemal Sayar: Kutuplaşmak iyi bir şey

Bunun bir ilacı var mı?

Bunun ilacı, artık bu gettolardan çıkmak ve herkesin, ötekinin mahallesine uğraması, ötekinin hikayesini, derdini, sesini, rengini içine alacak cesareti gösterebilmesi. Bazen çok nazenin bir insan, günlük hayatta oturup sohbet edebileceğiniz bir insan, bir bakıyorsunuz, sosyal medyada aslan kesilmiş, kılıcıyla herkesi doğruyor. Bir partiye oy veren insanlara hakaret ediyor. İnsanları yaptıkları tercihinden dolayı çeşitli aşağılayıcı kategorilere mahkum ediyor. Bütün bunların, insan hikayelerine daha fazla sokulmakla, birbirimizi dinlemekle, birbirimizi anlamaya gayret etmekle çözümlenebilecek, geçici sorunlar olduğunu düşünüyorum. Gelin tanış olalım diyor ya Yunus, tanış olmak önyargıların panzehiridir. Ama hiç kimsenin bu ülkede kendini sesi kısılmış, kendisini yeterince ifade ve hikaye edememiş hissetmemesi gerekiyor.

AK Parti iktidarından önce belli kesimler bir kutup bile değildi. Tek kutuplu, sorunsuz yaşıyormuşuz gibi bir izlenim vardı. Şimdi bu kutupların da sesleri çıkmaya başladı. Bu anlamda kutuplaşma kötü bir şey mi?

Toplumda düşünce mihrakı anlamında söylersek çok kutbun olması iyi bir şey, ama düşünsel kutuplaşmanın sonunda, insanlar birbirinden nefret eder hale geliyor, hakaretler ve nefret söylemleri havada uçuşuyorsa, o zaman bunu tartışmalıyız. Gergin toplumsal tartışmaların içinden geçtik ve bence her birimiz oturup daha adaletli ve güzel bir Türkiye’yi nasıl kuracağız bunu düşünmeliyiz. Bugün mesele köprüler kurmaktır. Bugünkü siyasal iktidarın, bastırılmış kimliklerin canlanması ve kendini ifade eder hale gelmesinden övünç duyması gerekir. Geçmişteki istibdat dönemi insanların davranış ve tutumlarına zemin teşkil edecek bir örnek olamaz. Daha büyük hedefler belirlenmeli bu yeni dönemde. Biz o savaş psikolojisinde kaldığımız zaman, Türkiye’nin bir ve bütün olarak, ortak hedefler etrafında kenetlenmesi mümkün olmuyor.