TBMM'deki gizemli işaretler

Milli Gazete'den 'Masonlar' yazı dizisi:

TBMM'deki garip ve bir o kadar gizemli semboller, işaretler ne anlama geliyor? Ne zaman kim tarafından konuldu? Bu esrarengiz işaretler, masonlukta ve tapınakçı inanışta ne anlama geliyor? TBMM'deki bu gizemli işaretler arasında yer alan "Kadeh" sembolünün masonluktaki yeri ne?

Kadeh sembolü masonlar için niye bu kadar önemli? Kadeh sembolünün, Masonluk gibi Tapınakçı örgütlenmelerin bugünlere kadar uzanan "Kutsal Kase" inancıyla arasındaki bağ ne? Doların üzerinde yer alan ve tüm dünyada en çok tartışılan masonik sembol olan "Üçgen ve göz" TBMM'nin neresine nasıl yerleştirildi?

Bu inanılmaz soruların cevaplarına geçmeden önce, bu esrarengiz Masonik sembollerin yer aldığı şu andaki TBMM binasının yapılış tarihine dönmekte fayda var. Çünkü şu andaki Meclis Binası'nın yapımında başrol oynayan en önemli iki isim, çok önemli iki büyük sırra sahipti. Peki bu sırlar neydi?

Nazilerden kaçan mimarın sırrı!

TBMM'nin mimarı dünyaca tanınmış Avusturyalı mimar Prof. Clemens Holzmeister'di. 1886 yılında doğan ve 1983 yılında hayata veda eden Holzmeister'in ilginç bir hikayesi vardı. 1930'lu yıllarda Nazi'lerin Almanya'da iktidarı ele geçirmesinden sonra birçok Yahudi'nin yanı sıra, bilim adamı, sanatçı, politikacı alelacele ülkesini terk etmek zorunda kalmıştı...

"Her tarihte biraz efsane, her efsane de biraz tarih vardır."

Masonluk tarihi de Hiram Usta efsanesi ile başlamıştı. Hiram Usta Süleyman Mabedi'nin mimarıydı. Bir iddiaya göre, asıl adı Horemheb'ti. Mısır'daki "yaşamevi" denen tapınakta yetişmişti. Kral Süleyman (Süleyman Peygamber) tek tanrı inancını simgeleyen görkemli bir tapınak yaptırmak isteyince, mimarlarıyla ünlü Mısır'dan genç ve hırslı Horemheb uygun görülmüştü.

Muharref Tevrat kaynaklı bir başka iddiaya göre ise Hiram Usta, Sur ülkesinden "Dul kadının oğluydu"

Hiram, tunç işinde ve mimarlıkta yetenekliydi.

Süleyman Tapınağı'nın yapımı sırasında büyük bir güce sahip olmuştu. Tapınağın yapımında tam 20 bin işçi çalışıyordu. Hiram bu işçileri üç dereceye ayırmıştı; çırak, kalfa ve usta. Hiram her bir dereceye mimarlığın sırlarıyla birlikte, gizli kelimeler öğretmişti. Bu sayede, çırakları, kalfaları, ustaları birbirinden ayırabiliyordu. Hiram usta, İşçiler arasında kurduğu bu yapı ile sahip olduğu gücü daha da arttırmıştı. Bir el işaretiyle 20 bin işçi aynı anda çalışmaya başlıyor, yine bir el işaretiyle bir anda durabiliyordu.

9 Ustanın yemini

Efsaneye göre Hiram Usta, Mabed'in bitimine doğru, bir gece tapınağın içinde gezerken, ustaların gizli kelamını öğrenmek isteyen üç kalfa tarafından, üç darbe ile öldürüldü. Hiram Usta'nın öldürüldüğünü duyan 9 ustası O'nun mezarı başında yemin etti. Dünya üzerinde Hiram Usta'nın adını sonsuza kadar yaşatmak ve yaptıkları her esere O'nun sembollerini yerleştirmek üzere and içti.

9 usta 9 ayrı yöne dağıldı.

O günden bu yana Masonlar, yaptıkları her esere bazan açık bazan gizli Masonik sembolleri yerleştirdiler. Bu bir çeşit imzaydı. Masonlar yaptıkları kiliselere dahi Masonik semboller koyuyorlardı. İngiltere'nin Edinburg kenti yakınlarındaki "Rosslyn Şapeli" en çarpıcı örneklerden biriydi. Bir Kilise olmasına rağmen Masonik sembollerle doluydu. (Ayrıntılı bilgi için-Tamer Ayan, Bilinen En Eski Masonik Kuruluş İskoçya Royal Order, Mimar Sinan, 1998, sayı 110, s. 18-19).

Ziraat Bankası'ndaki esrarengiz heykel

Masonlar Türkiye'de yaptıkları eserlere de kendi sembollerini yerleştirdiler. Bunlardan en bilineni Mithat Paşa'nın kurduğu Karaköy Ziraat Bankası'ndaki heykeldi. Harun Yahya'ya ait Yahudilik ve Masonluk adlı esere göre, Karaköy Ziraat Bankası'daki "elinde mason tokmağı olan heykel" Hiram Usta'ya aitti. Tevrat kaynaklıydı. Muharref Tevrat'da "Ve sağ elini işçilerin tokmağına saldı; ve tokmakla Sisera'yi vurdu, başını ezdi" ayeti vardı. (Tevrat-Hakimler- Bab:5-Ayet:26) Hemen yanındaki kadın heykeli de "Dul Kadın"ı sembolize ediyordu. Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Locası'nın resmi web sayfasındaki listeye göre de Mithat Paşa Masondu.

TBMM mimarının ilginç hikayesi

TBMM'nin halen çalışmalarını sürdürdüğü görkemli binanın inşaatına 1938 yılında başlandı. Binanın yapımı uzun zaman aldı. Çünkü dönemin şartlarında parasal kaynak bulmakta büyük zorluklar çekildi. Binanın yapımı sırasında patlak veren İkinci Dünya Savaşı da sıkıntılara yol açtı. Bu nedenle, binanın yapımına ancak aralıklarla devam edilebildi. 1957'den sonra yapımı hızlandırılan yeni Meclis Binası, 6 Ocak 1961'de hizmete açılabildi.

Binanın Mimarı dünyaca tanınmış Avusturyalı mimar Prof. Clemens Holzmeister'di. 1886 yılında doğan ve 1983 yılında hayata veda eden Holzmeister'in ilginç bir hikayesi vardı. 1930'lu yıllarda Nazi'lerin Almanya'da iktidarı ele geçirmesinden sonra birçok Yahudi'nin yanı sıra, bilim adamı, sanatçı, politikacı alelacele ülkesini terk etmek zorunda kalmıştı. Avusturya'nın, Nazi Almanyasına bağlanmasından sonra da aynı şey Avusturya için sözkonusu oldu. Avusturyalı mimar Clemens Holzmeister de ülkesini terk edip Türkiye'ye sığınanlar arasındaydı. Nazi'lerden kaçmıştı. Çünkü nedense Naziler, Avusturya'ya girdiklerinde onun peşine takılmıştı. Hatta Avusturya'daki çalışma ofisini basmışlar, ofisin altını üstüne getirmişlerdi.

Burada araya girip bir parantez açmamız gerekiyor. Tarihi kayıtlarda Avrupa'daki Nazi iktidarında Hitler ve adamları özellikle iki kesimin peşine düşmüştü. Yahudiler ve Masonlar. Bu yüzden nazi iktidarlarının hakim olduğu ülkelerden kaçanların büyük çoğunluğu ya "Yahudi asıllı" ya da açık-gizli "Masondu"

Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Mason Locaları Üstadı Azamlarından Kaya Paşakay bir röportajında ilginç bir ayrıntı veriyordu. Üstadı Azam Paşakay'a göre; "Nazi Yönetiminde Masonlar çok taciz edildikleri ve kötü şartlara mahkum edildikleri için gönye ve pergel rozetlerini kullanmayıp yakalarına mine çiçeği takmaya başlamışlardı" Almanlar'da mine çiçeği; "Beni unutma" anlamına geliyordu.

Türkiye'ye geldiğinde yakasında mine çiçeği olup olmadığını bilmiyoruz ama TBMM'nin mimarı Holzmeister, Naziler'in ofisini bastığı, bu yüzden kaçarak Türkiye'ye sığınmak zorunda bıraktığı bir isimdi.

Temelini atan Meclis Başkanı Masondu

TBMM Binasının yapımında başrol oynayan bir başka önemli isimde, Abdülhalik Renda idi. 1881 yılında doğdu ve 1948 yılında öldü. Mimarlığının Holzmeister'in üstlendiği, TBMM'nin temeli 26 Ekim 1939 yılında Abdülhalik Renda tarafından atıldı. Çünkü dönemin Meclis Başkanı O'ydu.

Tesadüfe bakın ki; Meclis Başkanı Abdülhalik Renda, Türkiye Hür ve Kabul Edilmiş Masonlar Büyük Locası'nın resmi listesine göre Mason devlet adamlarından biriydi.

Esrarengiz semboller TBMM'nin neresinde?

Garip ve bir o kadar gizemli işaretler TBMM'nin anıtsal nitelik taşıyan Şeref Holü ile Genel Kurul Salonu'nun bulunduğu orta mekanın arasında yer alıyor. Adı "Mermer salon ve sütunlu galeri" olarak biliniyor. İlginç olan bu esrarengiz sembollerin, 475 bin 521 metrekare gibi çok büyük bir arazi üzerine oturan TBMM'nin sadece bu bölümünde yer alıyor olması. Başka hiçbir yerde bu tür semboller yok. Esrarengiz sembollerin konuşlandırılmış olduğu bu yer fiziksel olarak da oldukça çok ilginç bir özelliğe sahip; TBMM arazisinin en yüksek noktasına inşa edilen TBMM Ana Binası'nın, ortasına denk geliyor.

Peki TBMM'deki bu esrarengiz işaretler hangileri ve Masonik sembolizmde ne anlama geliyorlar?

En bilinen Masonik sembol: Üçgen

TBMM Genel Kuruluyla, Şeref Girişi arasında yer alan bu işaretlerden en dikkat çekeni "Üçgen" Farklı şekil ve boyutlarda oldukça ilginç "üçgen"ler ilk bakışta geometrik birer şekilmiş gibi dursa da, dikkatli bakıldığında çok ilginç ayrıntılar veriyor. Ama bu ayrıntılara geçmeden önce Üçgen ve Masonluk bağlantısına ilişkin bilgilere bakmakta fayda var. Üçgen masonların en çok kullandıkları ve en fazla önem verdikleri sembollerden birisi.

Masonların, kendi yayın organlarında Masonik allegori'ye örnek olarak "Hiram Efsanesi" gösterilirken, Masonik Sembole örnek olarak da "üçgen"i göstermeleri dikkat çekicidir.

Türkiye Hür ve Kabil edilmiş büyük masonlar Locası'nın resmi yayın organı Tesviye'de yer alan bilgiler bu konuda oldukça aydınlatıcıdır: "Üstadı Muhterem kürsüsünün arkasında, eşkenar üçgen vardır.

Milli Gazete