
Türkiye, 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli depremlerle sarsıldı.
Art arda yaşanan 2 yıkıcı deprem, büyük bir felakete yol açtı.
Toplam 11 ilde hissedilen sarsıntının ardından yaralar sarılmaya başlandı. Sahada büyük bir mücadele verilirken, aradan bir ayı aşkın süre geçmesine rağmen acılar tazeliğini koruyor.
Hayatını kaybedenlerde geriye kalan aileler, felaketi anlatırken zor anlar yaşıyor.
Bunlardan biri de Hatay'da yaşayan Rabia Tatar.
Kahramanmaraş merkezli depremlerde Tatar Ailesi'nin, Antakya ilçesinde oturduğu ev de yıkıldı.
Eşi Yusuf ile oğlu Ahmet Efe'yi depremde kaybeden Rabia Tatar, küçük oğlu Emin Derda ile enkazdan çıkarılıp, Konya Şehir Hastanesi'ne kaldırıldı.
Deprem sırasında sobanın üstündeki sıcak suyun devrilmesi sonucu vücudunun büyük bölümü yanan Rabia Tatar'a deri nakli yapıldı, enkazda sıkışan Emin Derda'nın ise sol bacağı kasığından kesildi.
"Eşimden ses gelmedi, çocuklarım korkmasın diye masal anlattım"
6 Şubat'taki depremin bir süre sonra duracağını düşündüklerini belirten Rabia Tatar, şu ifadeleri kullandı:
Durmayınca eşime 'Ben Derda'yı, sen Efe'yi al, salona geçelim, masanın altına saklanalım' dedim. Çocukları aldık, arkamızı döndük, adım atamadan soba bacası çıkmış üstümüze geliyor, duvar üstümüze geliyor. Onlar, son çığlıklarımızdı. 5-6 dakika sürekli bağırdık. 'Yusuf yardım et. Dayanamıyorum, yanıyorum' diye bağırıyorum. Çocuklar 'Baba yardım et, kurtar bizi' diye bağırıyor.
Baktım Yusuf'umdan, eşimden ses gelmiyor. 'Aşkım' dedim. Parmağını oynattı. Ondan önce 'Yanıyorum' dediğim için güğümün içine elini sokmaya çalışıyor. Düşün ki; öyle aşktı bizimkisi, insan can çekişirken başkasını düşünebilir mi? Düşünebiliyormuş. Sonra şehadet getirdim. 'Hakkım sana sonuna kadar helal olsun. Sen de helal et' dedim. Parmağımı 3 defa sıktı. Sonra hareket etmedi. Sonra çocukların korkmaması için masal anlattım.

"Ben uyuyacağım anne dedi, bir daha uyanmadı"
Dışardan gelen sesleri duyduklarını ama bağırmalarına rağmen kendi seslerini duyuramadıklarını anlatan Tatar, sözlerini şöyle sürdürdü:
Hepsini duyuyorduk. 4'üncü katta otuyorduk ama zeminin altına inmişimiz. Kardeşim ikinci gün bizi buldu. Bizi bulana kadar 14 kişiyi çıkarmış. Baca borusundan girip, seslendi. 'Kurtar bizi' dedim. Tam o sırada ikinci deprem oldu.
Ertesi gün saat 09.00 gibi Efe'm, 'Ben uyuyacağım anne' dedi. 'Tamam, bir tanem' dedim. Çünkü ben ve Derda sürekli uyuyoruz. Küçük oğlumun bacağı kasıktan sıkışmış, canı çok yanıyor. Benim karnıma sıcak su dökülmüş, haşlanmışım. Yavrum sıkışmıştı. Bir daha uyanmayacağını nereden bilebilirdim ki; uyanmadı. Ben de uyumuşum. Eli suratımdaydı. Seslenip, 'Efe'm' dedim. Hiç uyanmadı, hareket etmedi.
Öğle saatlerinde arama-kurtarma ekipleri geldi. Bizi kurtarmaları 9,5 saat sürdü. Kurtarmalarına son 2 saat kala, ekiplere 'Derda da giderse beni de çıkarmayın buradan' dedim. Çok şükür ki; Rabbim Derda'yı bana bağışladı. Oğlumun iki sefer kalbi durdu, buna rağmen hayatta kalmayı başardı. Fakat onun da bacağı kesildi.






Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış