
Osmanlı Devleti'nde tahta çıkan padişahların, memurlara ve askerlere verdiği hediyelere verilen isimdir.
Yıldızım Bayezid döneminde başlar, Fatih Sultan Mehmet'le kanun haline gelmiştir.
İKİ ÇEŞİT CÜLUS BAHŞİŞİ VARDI
Cülus bahşişi, iki çeşit olarak bilinir. Bunlardan ilki bir seferlik olmak üzere verilir.
İkinci çeşit Cülus bahşişinde ise, askerlerin ulufelerine zam yapmasıyla gerçekleştirilir.
Osmanlı Devleti’nde, yeniçerilerin zaman içerisinde yönetimde etkin bir rol oynamasının en büyük nedenlerinden biri de Cülus bahşişi olarak gösterilir.
Tahta çıkan padişahın “Kullarımın bahşiş ve terakkileri makbulumdur.” şeklindeki bir karardır.
HERKESE AYNI MİKTARDA VERİLMEZDİ
Bu kararın açıklanmasını askerin işitmesi de bir kural haline gelmiştir.
Cülus bahşişi her asker için aynı miktarda değildi.
Yeniçeriler üçer bin, sipahiler biner, acemi oğlanları ikişer, cebeciler ve topçulara biner akçe verilmesi kanun olarak belirlenmişti.
Memurlardan sadrazama otuz bin, müderrislere üç bin, defterdara yirmi bin, nişancıya otuz bin, reisü’l-küttaba yedi bin akçe Cülus bahşişi verilirdi.
I. ABDÜLHAMİT DÖNEMİNDE KALDIRILDI
I. Abdülhamit dönemine kadar devam eden Cülus bahşişi, yeniçerilerin lakayıt davranışları nedeniyle ortadan kaldırılmıştır.
Cülus bahşişi etkisinin tam olarak ortadan kaldırılması ise, II. Mahmut döneminde yaşanan (Vaka-i Hayriye-Hayırlı Olay) ile yeniçerilerin varlığına son verilmiş, böyle Cülus bahşişi geleneği de tamamen yok olmuştur.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış