İstatiksel olarak çok nadir rastlansa da normal bir beyin fonksiyonu olan sinestezi, bir duyunun başka bir duyu ile algılanması anlamına gelmektedir.
Sinestezi olgusuna sahip olan kişiler sesleri koklamakta, şekilleri tatmakta ve renkleri duymaktadır. Bu rahatsızlığa sahip kişilerde vücut mekanizması bu şekilde çalışmaktadır.
Yani sinestezik kişilerde hissedilen herhangi bir duyu, otomatik olarak başka bir duyuyu uyarmaktadır.
Ortalama her 20.000 kişide bir görülen, demografi olarak genelde solak ve çift el kullananlarda ve kadınlarda daha sık rastlanan bu rahatsızlığın, ırsi olduğu düşünülmektedir.
Sinestezi sahibi insanlar, örneğin insanları, insan olarak değil görsel, işitsel, yazısal ve benzeri gibi bir nesne veya olgu olarak hatırlamakta ve benimsemektedir. Annesini ılık süt, kardeşini bir kedi olarak gören, hatırlayan, düşünen biri gibi düşünebilirsiniz.
PSİKOLOJİDE SİNESTEZİ
Sinestezi, psikolojide bir hastalık olarak değil bir mucize olarak ele alınmaktadır. Sinestezinin bir algılama bozukluğu olmadığı, tam tersine algıda gelişmişlik olduğu şeklinde anlatılmaktadır.
Sinestezik kişiler, genellikle hayal dünyası fazlasıyla yoğun, hassas yapılı, ruhsal durumları ise kendilerinin bile anlayamayacağı kadar karmaşık olan kişilerdir. Sinestezi görülen insanların çoğunluğu sanat ile uğraşmaktadır.
İKİYE AYRILIR
Dil dışı düşünmenin oldukça özel bir belirtisi olarak kabul edilen sinestezi, duyusal algılama hediyesi olarak aktarılmaktadır. Sinestezinin bilinen birçok türü bulunsa da genel olarak 2'ye ayrılmaktadır.
En sık rastlanan sinestezide kişi, harfleri renk olarak betimlemektedir. Her harf, bu kişi tarafından farklı bir renk ile kodlanmaktadır. Bu tarz sinestezikler; sesleri, kokuları ya da tatları renk olarak algılamaz. Bu duyuları renk olarak kodlayan kişiler daha az sıklıkta gözlemlenmektedir. Bu kişilere göre her evin, her sokağın, her şehrin, her tadın, her sesin bir rengi vardır.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış