Aldous Huxley’in, George Orwell’e gelecekten bahseden mektubu
Damla Karakuş

Aldous Huxley - George Orwell

Orwell de Huxley de kuşkusuz distopyanın en özel, en önemli isimlerinden. Orwell’in 1984’ü ve Hayvanlar Çiftliği de, Huxley’in Cesur Yeni Dünyası da gününüzün değeri bilinen, önemli eserlerinden. Orwell, 1984 adını verdiği eserini 1949’da yayımladı. Bundan 7 ay sonra boğuştuğu verem hastalığı yüzünden 21 Ocak 1950’de hayata gözlerini kapadı…

Orwell, 1984’ü, Huxley’e de göndermişti. Huxley, kitabı okuduktan sonra ilgili yorumunu ve geleceğe dair düşüncelerini, 21 Ekim 1949 tarihli bir mektupla bildirdi. Mektubu paylaşacağım elbette; ama önce 1984’ün yazım ve yayımlanma sürecinden de bahsedelim. Orwell’in doğum günü anısına, ona hediye olsun…

Aldous Huxley’in, George Orwell’e gelecekten bahseden mektubu

(George Orwell)

1984 HAKKINDA

- Bu kitabı yazarken Orwell, tüberküloz ile boğuşuyordu. İskoçya’da bir çiftlik evinde huzurla kurduğu cümleler yarım kalacaktı. İlk olarak 1947’de bir boğulma tehlikesi yaşadı. Bu durum hastalığını etkiledi ve sanatoryuma yatırıldı.

- Orwell, 1984 eserini yazarken olayın hangi yıllarda geçmesi gerektiğine karar veremiyordu. Aynı zamanda 1980 ve 1982 tarihlerini de düşünmüştü.

- Orwell, kitabının adını da “The Last Man in Europe” (Avrupa’daki Son Adam) olarak belirlemişti. Ancak yayımcısı, 1984’ü uygun buldu.

Aldous Huxley’in, George Orwell’e gelecekten bahseden mektubu

(George Orwell)

- Orwell, bu yapıtta, propaganda faaliyetlerini eleştiriyordu. Yazmaya başlamadan önce de BBC’de propagandist olarak çalışmıştı.

- Kitaptaki Julia karakterinde Orwell, ikinci eşi Sonia Brownell’den ilham aldığı düşünülüyordu.

- En önemlisi bu olsa gerek, Orwell, “Hayvan Çiftliği” ile yakaladığı ünün hissiyatını yaşasa da ömrü 1984’ün etkisini görmeye yetmedi…

Aldous Huxley’in, George Orwell’e gelecekten bahseden mektubu

(Aldous Huxley)

HUXLEY’İN MEKTUBU

Sevgili Orwell, yayınevine kitabını bana göndermelerini söylemen çok kibar bir davranış. Kitabın bana ulaştığında, çok fazla okuma ve alıntı yapmamı gerektiren bir işle uğraşıyordum. Bu yüzden 1984’ü okumaya başlamam epey geç oldu. Kitapta yaptığın tüm önemli ve iyi eleştirilere katıldığımı söylememe gerek yok sanırım. Öncelikle kitabın ulaşmaya çalıştığı nihai devrimden bahsedebilir miyim?

Politika ve ekonominin ötesine uzanan, bireyin psikolojik ve fizyolojik yıkımını amaçlayan bu devrim, kendisini Babeuf ve Robespierre’in tamamlayıcısı ve halefi olarak gören Marquis de Sade’de yer alır. 1984’teki yöneten azınlığın felsefesi, cinselliği aşan ve onu reddeden anlayışıyla mantıklı bir sonuca giden bir sadizmdir. Bence yöneten oligarşi, yönetimi ve güç için ihtiyacı olan arzusunu tatmin edecek daha az zor ve daha az zararlı bir yol bulacaktır, bu yol benim Cesur Yeni Dünya’da tanımladığıma benzer bir yoldur.

Son zamanlarda canlı manyetizması ve hipnotizmasının tarihiyle ilgilenme fırsatı buldum ve 150 yıldır dünyanın Mesmer, Braid, Esdaile ve diğerlerinin keşiflerini idrak etmeyi reddettiğini gördüm. Bir kuşak önceki materyalistler yüzünden ve biraz da önceden yaşayanlara saygıdan ötürü, 19. yüzyıl filozofları ve bilim insanları politikacı, asker ve polis gibi hükümet için çalışan pratik insanı ilgilendiren felsefenin sıra dışı gerçeklerini araştırmaya istekli değiller. Bizim babalarımızın görmezden gelmelerinden ötürü, nihai devrimin gelişi 5-6 nesil ertelendi. Diğer bir şanslı tesadüf ise, Freud’un hipnozda başarısız olması ve onun hipnotizmi aşağılayan sonuçlar bulmasıydı.

Aldous Huxley’in, George Orwell’e gelecekten bahseden mektubu

(Aldous Huxley)

Devrim, en az 40 yıl psikiyatriyi ilgilendiren hipnozla ilgili bu yorumlar yüzünden ertelendi. Fakat bugünkü ruh çözümlemeleri hipnozla bütünleşti ve hipnoz daha kolay yapılmaya başlarken uyku haplarının kullanımıyla hipnoz süresi uzatıldı.

Yeni nesilde, dünyayı yönetenlerin başlangıç koşullarını ve ilaçla gerçekleştirilen hipnozu hapistekinden ve kulüplerdekinden daha etkili bir biçimde devletin aracı olarak kullanmayı ve güç arzusunun ancak insanları zorla itaat altına alarak ve onların köleliği sevdiklerini varsayarak tatmin olacağını keşfedeceklerine inanıyorum. Başka bir deyişle, 1984’ün kabusunun Cesur Yeni Dünya’da kurguladığım dünyanın kabusuna daha fazla benzeyen bir yapıya ulaşmasının kaderinde olduğunu düşünüyorum. Bu değişim, artan verimin ihtiyacı olarak meydana çıkacak. Büyük ölçekte biyolojik ve atomik bir savaş varken, diğerinin kabusuna ve hemen hemen hayal edilebilir türlere sahip olabiliriz.

Kaynak: edebiyathaber

Çeviri: Barış Berhem Acar

*

Instagram: biyografivekitap