Geçmişte gizli kalan sırların romanı: Geç Kalanlar Kümesi
Haber Merkezi

Çağdaş Türk edebiyatının üretken ve genç kalemlerinden olan Ezgi Tanergeç, yeni romanı olan Geç Kalanlar Kümesi'nde okurlarını farklı diyarlarda gezdiriyor.

Çağlar öncesine dair kalem oynatan Tanergeç, yaşadığımız çağın ustalıklı kalemlerinden biridir. Sırlarla dolu, geçmiş ve gelecek arasında bağlar kuran, okuru her vakit kitabın içinde tutan Geç Kalanlar Kümesi'ni okumanızı öneririz.

“Hayatımıza yeni girenler yalnızca bilmesine izin verdiklerimizi biliyor, oysa biz dördümüz, birbirimizden bir şeyler saklamak için çok geç kaldık…”

İronik ve zengin bir dille kaleme alınan Geç Kalanlar Kümesi, vicdan azabının gölgesinde yıllar sonra bir araya gelen dört eski arkadaşın, geçmişteki gizli ortaklıklarının izlerinden kaçmaya çalışırken kendilerini yepyeni bir antlaşmanın içinde bulmalarını konu ediniyor.

Okuru çağlar arası bir yolculuğa çıkaran ilk romanı Devridaim'le 2022 Turgut Özakman İlk Ödülü ve 2024 Orhan Kemal Roman Armağanı’nı kazanarak edebiyatseverlerin dikkatini çeken Ezgi Tanergeç’in ikinci romanı Geç Kalanlar Kümesi...

Yazar, Erkin Koray’a ithaf ettiği romanında bu kez ezelden beri kendi kuyruğunun peşinde dolanan insanlığın bizzat yarattığı yeni nesil tehditlere odaklanıyor.

İNŞA EDİLMİŞ ÇARPICI KURGU

Sıradan insanların yaşamlarından sıradışı bir hikâye evreni yaratan Tanergeç, sahte profiller, gizemli personalar, travmalar, başka hayatların çekiciliği, kadim kadınlık sorunları ve dostluğun göreceli tanımıyla inşa edilmiş çarpıcı bir kurguya imza atıyor.

Bazen doğrunun mutlaklığı, vasatın çoğunluğu karşısında eriyip gidiyor. Yanlışı çevreleyenler ezici üstünlüğü sağladığında yavaş yavaş kendi doğrularından hatta mutlak doğrudan şüphe duyuyorsun.

Yazar Ezgi Tanergeç

DOĞRU VE YANLIŞ KAVRAMLARI

Küçükken şemsiyeye şemsiye diyebilen tek çocuk olmak bir gurur ya da övgü sebebi olacakken aksine, şemşiye diyenlerin oluşturduğu çoğunluk, sanki sen yanlışmışsın gibi bir algı yaratıyor. Hatta tek kaldığın için alay konusu bile olabiliyorsun.

Böylece dışlanmamak için yavaş yavaş düpedüz yanlış ş harfini benimsiyorsun. Hata olduğunu bile bile şemsiyeye şemşiye demeye başladığında artık doğru ve yanlış senin için iki zıt kavram olmaktan çıkıyor.