Dostoyevski'nin; hepimiz Gogol'un paltosundan çıktık dediği Gogol'un ünlü Palto öyküsü
Ergül Tosun

Dostoyevski kendisi için, “Hepimizi Gogol’un paltosundan çıktık” dediğinde Gogol’un sınırlarını aşan bir yazı adamı olduğunu daha iyi anladık. Tolstoy, Turgenyev, Dostoyevski, Puşkin, Anton Çehov gibi dev yazarların yanına Gogol’u da eklememek haksızlık olur kanısındayım.

Gogol’un Palto’sunda trajik olanla komik olanın ustaca bir araya getirildiği bu hikâye, gerek Rus edebiyatını gerekse dünya edebiyatını yarattığı karakter itibariyle derinden etkilemiştir. Modern hayatın bürokratik mekanizmaları içine çekilmiş, para sıkıntısı çeken, işini kaybetmekten ürken, çevresindeki insanlar tarafından sürekli aşağılanan, ezilip hor görülen bir memurdur Akakiyeviç. Kendini gerçekleştirdiği tek eylemse, şevkle yaptığı işidir.

Kara kışın soğuğundan korunmak için bir paltoya ihtiyaç duyan Akakiyeviç’in, bu paltoyu güç bela edinmesiyle birlikte bütün hayatı altüst olur, komik olan yerini trajik olana bırakır…

Kısa ve öz olan Palto hikâyesi Gogol’un iç burkan satırlarından oluşuyor. Yedinci derecede devlet memuru olan Akakiy Akakiyeviç, çalıştığı dairede herkes tarafından alay konusu olan Akakiyeviç gerekli itibari görmemektedir.

Biriktirdiği parasıyla Rusya’nın sert soğuğunda korunmak için bir palto almak ister. Bin bir zorlukla aldığı paltosu çalınınca ne yapacağını şaşırır ve ünlü bir siyasetçiden yardım ister.

GOGOL’UN KAHRAMANLARI

Ünlü yazarın eserlerinde hayat verdiği karakterlerin tahlilini yaptığımızda karşımıza şu çıkıyor; kendi iç dünyalarında mutlu ve küçük şeylerle yetinebilen bir portre var. Ölü Canlar romanındaki Çiçikov’u saymasak tezimiz geçerliliğini yine koruyor. Nitekim Palto öyküsünde de buna rastlıyoruz.

Kendi halinde, aldığı maaşla kır kanaat geçinen, kimseye bir zararı dokunmamış, bunun yanında çalışma arkadaşlarının sürekli dalga geçtiği Akakiyeviç’in içinde bulunduğu iç dünya onun kendi kabuğuna çekilmesine neden olmuştur. Gogol’un kahramanları gerçek olup her gün aramızdalar.

GOGOL'UN EVRENSELLİĞİ

Gogol’un anlattıklarından hareketle çocukluğunda dinlediği korku hikâyeleri ve efsaneler onun hayal gücünü besleyen faktör olmuştur.

Dinlediği öykülerin etkisinde kalan Gogol, bunu yazarlık hayatına taşımış ve eserlerine ilham kaynağı olmuştur. Küçük insanların hâletiruhiyesini ustalıkla anlatır. Gogol’un evrenselliği ve gücü buradan kaynaklanıyor.

PALTO

Öyküye adını veren Palto’da daha önce de bahsettiğimiz gibi, devlet memuru Akakiyeviç’in tek amacı bir palto almaktır. Bu paltoyu aldığında kendisini daha güçlü ve önemli sayılacağına inan masum kahramanımız zor olsa da bu idealine kavuşur.

Gogol sosyal sınıflar üzerinde yaptığı çözümlemelerle üst sınıfın alt tabakadaki sınıfa tahakkümünü betimlerken duyarsız toplumu da ince göndermelerde bulunur. Hikâyemiz kısa olmasına rağmen verilmek istenen asıl iletiyi yakalamak için üzerinde durmak lazım.

BÜROKRASİYLE ARASI HİÇ İYİ OLMADI

Gogol’un eseri yayımlandığında dönemin önemli kalemlerinden büyük övgü aldı. Çar’la arası hiçbir zaman iyi olmayan Gogol; bu kitabında da devleti ve bürokrasiyi eleştirmekten geri kalmıyor.

Dolasıyla dönemin Rusya’sı tarafından tepkilere neden olur. Burada kısa bir not düşelim; yazarın Ölü Canlar romanının gelen tepkiler üzerine geri kalan kısımları yayınlanmadığını yeri gelmişken belirtelim.

İstediği paltoyu alan Akakiyeviç artık mutludur. Her sabah işe giderken kendisini sıcacık tutan paltosunu giyerek işinin yolunu tutan kahramanımızın bu mutluluğu ne yazık ki kısa sürer. Çok sevdiği paltosu çalınır, bu Akakiyeviç için hüsrandır.

AKAKİYEVİÇ’İN HAYALETİ

Paltoyu almak için günlük harcamalarını kısan Akakiyeviç, akşam alışkanlık haline getirdiği çayını tasarruf etmek için içmiyor, mumu yakmayarak karanlıkta oturacak kadar tutumlu davranır. Çalınan paltosu bütün emekleri boşa çıkartır ve kahramanımız ölür.

Akakiyeviç öldükten sonra herkes tarafından yayılan bir dedikoduya göre insanların paltosunu çalarak dolaşmaya başlar. Bütün kentte korkuya neden olan bu olay, insanların konuştuğu tek konu olur.

Edebiyatta mihenk taşı sayılan Palto’yu mutlaka okuyun.