Çağdaş dünya edebiyatının usta yazarlarından olan, 1982'de Nobel Edebiyat Ödülü'ne değer görülen Gabriel Garcia Marguez'in yazdığı romanlar birer başyapıt niteliğinde. Yüzyıllık Yalnızlık, Kolera Günlerinde Aşk, Kırmızı Pazartesi, Öyküler ve daha pek çok kitapta imza bulunan yazarın etkilendiği, edebiyat yolculuğunda kendisine ilham olan kitaplar da var elbette.
Her yazarda olduğu gibi...
Çağımızın en sevilen yazarlarından biri Gabriel García Marquez. Yaşam öyküsünü anlattığı Anlatmak İçin Yaşamak, sadece anlatmak, yazmak için yaşamış bir yazarın anılarını değil, Yüzyıllık Yalnızlık ve diğer eserlerinin oluşumuna dair izler de içeriyor.
García Márquez, hayatını, yazarlığa nasıl başladığını anlattığını kitapta kaçınılmaz olarak kendisini derinden etkileyen kitaplardan da bahsediyor.
Yazar Gabriel Garcia Marguez
"HAYAT İNSANIN YAŞADIĞI DEĞİLDİR"
İşte, yer yer yazarın notlarıyla birlikte, “Hayat, insanın yaşadığı değildir; aslolan, hatırladığı ve anlatmak için nasıl hatırladığıdır.” diyen García Márquez’i insan ve yazar olarak biçimlendiren kitaplar...
BÜYÜLÜ DAĞ
"ŞAŞIRTICI BAŞARI..."
"Benim bugün bile kendime açıklayamadığımsa, Thomas Mann’ın Büyülü Dağ adlı romanının şaşırtıcı başarısıdır; tüm geceyi Hans Castorp ve Claudia Chauchat’nın bir öpücüğünü bekleyerek gözümüzü kırpmadan geçirmememiz için müdürün araya girmesi gerekmişti. Naptha ve arkadaşı Settembrini arasındaki felsefi atışmanın tek bir sözcüğünü bile kaçırmamak için tuhaf bir gerilim içinde yataklarımızda bağdaş kurup oturmuştuk. O gece okuma bir saatin üzerine çıkmış, sonunda alkışlarla karşılanmıştı."
DEMİR MASKELİ ADAM
Alexandre Dumas, "Demir Maskeli Adam" ile hem tarihi bir sırrın peşinden gitmenin heyecanını hem de dostluğun, sadakatin ve cesaretin gücünü anlatır. Okuyucularını, siyasi entrikaların arasında dolaşan bir hikayeye davet ederken, unutulmaz karakterlerle dolu bu epik macera, edebiyatın en değerli eserlerinden biri olarak kabul edilir.
ULYSSES
Gabriel Garcia kitabı şöyle anlatıyor;
"SABRIM TÜKENENE KADAR OKUDUM"
"Sabrım tükenene kadar bölük pörçük, kavga dövüş okudum. Zamansız bir gözü peklikmiş. Yıllar sonra, uysal bir yetişkine dönüştüğümde kendime kitabı ciddiyetle yeniden okuma görevi verdim ve yalnızca içimde varlığından bir an bile kuşku duymadığım kendine özgü bir dünyayı keşfetmekle kalmadım, dilin kullanımında özgürleşmem, zamanın idaresi ve kitaplarımın yapısı konularında da müthiş bir teknik destek aldım."
DÖŞEĞİMDE ÖLÜRKEN
"BİR TİYATRO METNİ GİBİ"
"Tek sesli anlatımımı, Döşeğimde Ölürken anlatımındaki betimleyici Yunan korosunda, tıpkı ölüm döşeğindeki bir adamın yatağının çevresindeki aile üyelerinin düşünceleri gibi köyün tüm sakinleri arasında dağıtarak çeşitlendirmeye karar verdim. Bir tiyatro metnindeki gibi her konuşmada karakterlerin adlarını tekrar etmeyi becerebileceğimi sanmadığım için, üç ses kullanmaya karar verdim."
YEDİ ÇATILI EV
"BENDE İZ BIRAKAN KİTAP"
"Yaşamım boyunca bende iz bırakan Yedi Çatılı Ev adlı kitabını verdi. Odysseus’un orada oraya sürüklenişindeki özlemin alınyazısı üzerine bir kuram geliştirdik ve çıkışı bulamayarak kaybolduk. Yarım yüzyıl sonra aynı konuyu Milan Kundera’nın usta işi bir metninde çözümlenmiş buldum."
MOBY DİCK
"MUHTEŞEM AĞIT"
"Gustavo Ibarra, bana durmadan kaşıklar dolusu Yunan şairi veriyor, açıkça ve hiçbir açıklama yapmadan nedense Euripides’i bu işin dışında tutuyordu. Melville’i keşfetmemi sağladı: Moby Dick’in ebedi şöleni, balina kaburgalarından inşa edilmiş gökkubbenin altında dünyanın tüm denizlerindeki balina avcıları adına Jonah’a yazılmış muhteşem ağıt."
DÖNÜŞÜM
"BİR DAHA ASLA HUZUR İÇİNDE UYUYAMADIM"
"Bir daha asla eskisi gibi huzur içinde uyuyamadım. Kitap Franz Kafka’nın Dönüşüm’üydü. Borges’in yanlış çevirisiyle, Buenos Aires’te Editorial Losada’nın yayımladığı kopyaydı, bugün dünya edebiyatının en büyük nişanlarından biri olan giriş cümlesiyle, ilk satırından itibaren yaşamımda yeni bir yön açtı."
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış