İstanbul’un 18. yüzyıl mimarisi kendine has uyarlanışıyla çoğu kez özgünlükten yoksun sayılmıştır. Bu görüş geleneksel kültür üzerindeki Batı etkilerinden duyulan rahatsızlığı yansıtır. Osmanlı Baroku’nda Ünver Rüstem, Barok üslubundan hareketle Osmanlıların 1740-1800 yılları arasında İstanbul’a dair yeni bir izlenim yaratmak üzere Batı biçimlerini nasıl bilinçli olarak uyguladıklarını gösteriyor.
Yazar 18. yüzyıl İstanbul binalarının dönemin diğer mimari gelenekleriyle bağlantısını irdelemek amacıyla Osmanlı Baroku tanımına yeniden itibar kazandırıyor.
Birincil kaynaklara başvurarak, kente canlı bir hava katan bu mimarinin kendi döneminde gerek Osmanlılar gerek yabancılar tarafından nasıl övüldüğünü gözler önüne seriyor.
GÖRSELLERLE DESTEKLENEN KİTAP
Çok sayıda görsel malzemeyle desteklenen ve daha önce yayımlanmamış belgelere dayanan Osmanlı Baroku, günümüzde İslam görsel kültürüne ilişkin anlayışımızda yeni bir çığır açıyor ve küresel sanat tarihi konusundaki Avrupa merkezci anlatımlara karşı tutarlı bir antitez sunuyor. Kapaktaki görsel: Nuruosmaniye Camii, ana girişin üzerindeki yarım tonozdan ayrıntı.
Sayfa: 368
İNCELİKLİ BİR BAKIŞ
Osmanlı Baroku, Osmanlı mimarisinde daha önce önemsenmemiş ve günümüz uzman çevrelerinde yanlış anlaşılmış bu önemli üslup değişikliğine incelikli bir bakışı benimsiyor. Ünver Rüstem alternatif ve son derece özgün bir perspektifle konuyu cesurca yeniden gündeme getiriyor.
Ünver Rüstem’in kitabı, Osmanlı Baroku’nun estetik bağdaştırmacılığına ilişkin yerel ve yabancı algıların son derece özgün bir dökümünü sunuyor.
Osmanlı başkentindeki selatin cami inşasının değişen mimari emelleri üzerinde durarak, bu sağlam sanatsal diyalog ve kültürler arası aktarım döneminde ustalıkla yol alıyor. Tarih yazımı açısından uyumlu, görsel bakımdan çekici ve özenle yazılmış bir kitap.
BATI VE KLASİK DÖNEM
Anadolu Türk kültürü 15. yüzyıla kadar yerel geleneklere ve toplumun yapısına bağlı bir gelişme göstermekle beraber, Doğu’nun Türk ve İslam kültürünün devamı niteliğindeydi. İstanbul’un alınmasından sonra, Fatih Sultan Mehmet Dönemi’nde kültür ve sanatta Batı’ya bakış Klasik Dönem’in oluşumunu etkilemiştir.
Fatih Sultan Mehmet, Akdeniz ve çevresindeki toplumların durumlarını inceler, sanatçılarını çağırır, kendi portresini yaptırmıştır. Sarayın bu tutumu mimarlık da dahil birçok sanat alanında görülür. Çini sanatı Büyük Selçuklu geleneklerinden sıyrılarak 15. yüzyıl sonunda Ġznik ekolünü ortaya çıkarmıştır.
İstanbul’un alınmasından kısa bir süre sonra Ayasofya’nın etkisiyle, inşa edilen Fatih Külliyesi, mimarlık alanında 14. yüzyıldan itibaren süregelen gelişimi hızlandırmıştır. Ardından Edirne’de Beyazıt Külliyesi kompleksi, Osmanlı Türk mimarlık geleneğine Anadolu’da olmayan yeni boyutların girdiğini gösterir
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış