Fransız yazar ve senarist Patrick Süskind'in Koku romanı, ilk olarak 1979'da yayınlandı. Yayınlandığında kısa sürede çok okunan kitaplar arasında giren Koku'nun film uyarlaması da yönetmen Tom Tykwer tarafından beyazperdeye taşındı. Diziye de uyarlanan Koku, dijital platformlar tarafından yayına verildi.
Dizi olarak da çok izlenen Koku, yazarın en önemli eserleri arasında gösteriliyor. Koku, dizi olarak yayınlandığında kısa sürede en çok izlenen yapımlar arasına girmeyi başardı. 18. yüzyıl Fransa'sını anlatan yazar, çürümüş ve etik değerlerini yitiren bir toplumu anlatıyor.
Romanı kısaca hatırlatalım...
Yazarın ilk kitabı olmasına rağmen harika bir iş çıkarttığı konusunda bütün edebiyat eleştirmenleri hemfikirdir.
Süskind romanıyla uluslararası bir üne de kavuşmuştur. 18 yüzyıl Fransa’sında geçen bu nefis roman dönemin yozlaşmış, kirlenmiş topluma sert eleştiriler yöneltiyor.
Romanın kahramanı Jean Paptiste Grenouille, bütün kokulara özel ilgi duyarak bu alanda uzmanlaşmıştır. Uzmanlık onu seri katile bile dönüştürebilecek kadar ileri düzeye ulaşmıştır.
Jean Paptiste Grenouille’nin annesi onu karnında taşırken aniden tutan doğum sancısıyla oğlunu bir balıkçı tezgâhının yanında, daha önce yaptığı gibi bıçakla karnını deşerek Jean Paptiste Grenouille’yi böylece dünyaya getirmiştir.
Sayfa: 264
Yazar Patrick Süskind
ÖLDÜRÜLEN ÇOCUKLAR...
Dönemin Fransa'sında kentler, sokaklar, caddeler, ana yollar, sidik ve pislik içindeydi. Daha da ileri gidersek insan dışkısına da sokaklarda rastlanıyordu. Böyle ortamda doğdu Jean Pabtiste Grenouille. Annesi ise daha önceki çocuklarını öldürdüğü için idam edildi.
Çocuk bir sütannenin yanına verildi. Sütannenin dikkatini çeken ise çocuğun diğer çocuklara benzememesiydi. Yeni doğan bebeklerin kokuları hep aynıdır ama bu çocuktan farklı bir koku geliyordu.
Bir türlü insan gibi kokmayan Jean Pabtiste Grenouille’nin bir şeytan olduğunu düşünen sütanne, onu papazın yanına götürerek kendisinden para karşılığından almasını istedi.
BİR İNSANLIK TRAGEDYASI
Koku, Toplum içinde bir birey olarak var olamamış; ama kendi benliği dışında her istediğini yaratabilmiş bir dâhiyi sergileyen bu görkemli alegorinin olağanüstü akıcılıkla erişilen son bölümü, benzeri herhalde ancak Kafka’nın eserinde görülebilecek bir insanlık tragedyasının anlatısıdır.
ergul.tosun@ensonhaber.com
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış