Rus ve dünya edebiyatının tartışmasız en büyük yazarlarından olan Fyodor Dostoyevski'nin adıyla bütünleşen, yayınlandığında edebiyat dünyasını kasıp kavuran ve ilk olarak 1866 yılında okurlarla buluşan Suç ve Ceza romanının yazılış hikayesi oldukça farklı. Tefeci kadının öldüren Raskolnikov'un başından geçenleri anlatan roman, başyapıt niteliğinde.
Çoğumuz bu kitabı okumuştur, okumayanlar varsa da mutlaka okumalarını salık veriyoruz. Peki bu dev roman nasıl yazıldı, ne oldu da Dostoyevski'ye ilham geldi ve hepimizin severek okuduğu roman ortaya çıktı.
Roman, suç ve ceza kavramlarını her türlü çelişkiyi ortaya sererek sorgular. Dostoyevski, bugün artık üzerine düşünme ihtiyacı hissetmediğimiz kavramlar üzerine yeniden düşünmeye iter bizi.
TASARLANAN BİR CİNAYET
Eserinde Dostoyevski, tasarlayarak bir cinayet işleyen hukuk öğrencisi Rodion Romanoviç Raskolnikov’u, onu cinayet işlemeye götüren süreci, yoksullukla ve çaresizlikle dolu yaşam şartlarını, ailesinin ve özellikle kız kardeşinin yaşadığı zorlukları başarıyla yansıtır.
Bunların yanında Raskolnikov insanlarla görüşmeyi kesin olarak reddeden, yalnız olmayı seçmiş biridir. Okulunu bırakmıştır. O, artık sadece yaşlı tefeci kadın Alyona Ivanovna’yı öldürmeyi ve servetine sahip olmayı planlamaktadır.
Anlatalım...
DOSTOYEVSKİ'YE İLHAM OLAN OLAY
Pierre François Lacenaire Fransız. Zengin bir tüccarın oğlu. Şair aynı zamanda. Hukuk okumak için geldiği Paris'te ekonomik sıkıntılar yüzünden okulu bırakıp, bir banka kuryesi ile annesini öldüren hırsız. İşte, Dostoyevski'nin Suç ve Ceza romanının konusu böyle ortaya çıktı.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış