
A Milli Bayan Voleybol Takımı'nın yıldızlarından Gizem Güreşen, 2012 Londra Olimpiyat Oyunları'ndan öncesinde Star gazetesinden Aslı Gür'ün sorularını yanıtladı.
İşte Gizem Güreşen ile yapılan o röportaj;
A Milli Bayan Voleybol Takımı'nın yıldızlarından biri Gizem Güreşen... Yağlı güreşçi olan dedesinin 'Seni pehlivan yapacağım' dediği genç sporcu, şimdiye kadar kazandığı başarıları, ay-yıldızlı formayla Londra Olimpiyatları'na katılarak tescilledi.
Gizem Güreşen 25 yaşında. Kariyerine pek çok başarı sığdırmış milli bir voleybolcu. Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu, gerek kulüp, gerek milli takım formasıyla çeşitli turnuvalarda en iyi libero seçilmesi, başarılarının birkaçı. Güreşen şimdilerde bambaşka bir heyecan yaşıyor. A Milli Bayan Voleybol Takımı ile birlikte 2012 Londra Olimpiyatları'na hazırlanıyor ve alacakları her derecenin kendileri için çok güzel olacağını söylüyor.
GİZEM GÜREŞEN'İN ÖZEL KARELERİ
Spora ilginiz nereden geliyor?
Sporcu bir aileden geliyorum. Dedem ve babam milli güreşçiydi. Zaten soyadım da oradan geliyor. Dedem yağlı güreşte çok iyi bir dereceler almış, sürekli şampiyon olurmuş. Annem ise üniversite yıllarında voleybol oynamış. Ablam da voleybolcuydu. Ben de 7-8 yaşlarında basketbol, yüzme ve buz patenine gittim. Ama ablamın voleybol oynaması beni çok etkiledi. Dedem bana 'Seni pehlivan yapacağım' derdi. Kızlara daha uygun olduğu için 10 yaşındayken voleybola başladım. Yani yeteneğim ailemden geliyor.
Voleybola başladıktan sonra neler yaptınız peki?
10 yaşındayken Emlak Bankası'nda başladım. Orada bir yıl yaz okulunda oynadım. Sonra Ankara Vakıfbank'a geçtim ve orada yıldız ve genç takımda oynadım. Genç takım bittikten sonra ise önce TOKİ'ye ardından Telekom'a geçtim. Aslında bu takımlarda smaçördüm ama milli takımda liberoydum. Bir dönem de Marmaris'te oynadıktan sonra Galatasaray'a transfer oldum. Yükselme dönemim de başlamış oldu. Şimdilerde ise Vakıfbank'ta oynuyorum.
Smaçör olarak başladınız ama 4 yıldır liberosunuz. Bu sizin tercihiniz mi?
Galatasaray'da tamamen libero oynamaya başlamıştım. Aslında hep smaçör olmayı çok istemiştim ama boyum diğer arkadaşlara göre daha kısa olduğu için libero olmam daha avantajlı. İyi bir libero takımın defansında, 5 numaraya top düşürmeyen, manşeti iyi olan bir liberodur. Mümkün olduğu kadar az hata yapmalıdır. Ben de görevimi en iyi şekilde yapıyorum. Zaman zaman smaç vurmayı özlüyorum. Bu özlemimi antrenmanlarda gideriyorum.
Takım sporlarında neredeyse yarım asır sonra ilki başararak olimpiyat vizesi aldınız, Londra'ya gidiyorsunuz. Ne hissediyorsunuz?
Elbette çok heyecanlıyız. Olimpiyatlara da başarılı olmak için gidiyoruz.
Elemelerde nasıl bir psikolojiniz vardı, baskı hissettiniz mi?
Takım olarak pek çok ilke imza attık. Ama olimpiyat çok farklıydı. Ayrı bir sorumluluğu var. Ankara'da oynadığımız elemelerde çok güçlü rakiplerimiz vardı. Orada öyle bir atmosfer yakaladık ki başarılı olduk. Takım ruhunu çok güzel ortaya koyduk. Son maçta Polonya'yı yenmemiz gerekiyordu. Yendiğimiz andaki duygularımı anlatamam. Soyunma odasında bile ağladık. Hatta otelin önünde halay çektik. Aramızdaki güven ve uyum bizi başarıya götürdü.
Olimpiyatlar öncesinde özel bir hazırlık yapıyor musunuz?
Sadece var olan düzenime devam ediyorum. Farklı hiçbir şey yapmıyorum. Yeme-içme konusunda da oturmuş bir düzenimiz var. Bu düzeni bozmuyoruz.
Londra'daki rakipleriniz çok güçlü. Gruptan çıkma şansını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Olimpiyatlara katılan her takım çok iyi zaten. Dünya Grand Prix'sinde bazı takımlarla oynadık ve neyle karşılaşacağımızı biliyoruz. Özellikle Grand Prix'den sonra onlar bizden daha çok çekiniyor. Biz Türk voleybolunu artık kanıtladığımız için çıkıp oynayacağız. Bizim kaybedecek bir şeyimiz yok ama kazanacak çok şeyimiz var. çünkü bu ilk. Alacağımız her derece bizim için çok güzel olacak ama biz madalya için gidiyoruz.
Kariyerinizde unutamadığınız bir anınız var mı?
Elemelerde son maçı oynarken diğer libero arkadaşım Gülden ile maç boyunca tüylerimiz diken dikendi. Gülden'e 'Herhalde kazanacağız' dedim. Maç devam ediyordu ama benim gözlerim dolmuştu. Hem ağlıyor hem oynuyordum. Bir yandan da kendime hakim olmaya çalışıyordum. Son sayı çok güzeldi.
Maçlara çıkmadan önce bir uğurunuz var mı?
Bireysel olarak bir totemim yok. Bazen forma uğuru yapıyorum. Bir maçı kazandığımızda beyaz formam üzerimdeyse öbür maçta da o renk formayı tercih ederim.
Genellikle sizi spor kıyafetlerle görüyoruz. Günlük yaşamınızda nasıl giyinirsiniz?
Aslında tüm takım hep spor giyindiğimiz için günlük hayatta şık oluruz. Takım arkadaşlarım da ben de topuklu ayakkabı da, etek de çok sık giyeriz. Modayı da takip ediyorum. Alışverişe giderken bile topuklu giyebilirim.
Peki makyaj yapmayı sever misiniz?
Bizim takım hiçbir zaman makyajsız sahaya çıkmaz. Çünkü biz makyaj yaparak önce kendimiz motive oluyoruz. Ben de fondöten, rimel, göz kalemi ve allık olmadan maça çıkmam. Ojesiz görmeniz de neredeyse imkansız. Genellikle kırmızı tercih ediyorum ama siyah forma giyiyorsam siyah oje sürerim.
Kolunuzdaki dövmeleriniz de dikkatimi çekti?
Beş dövmem var. Üçü kolumda, biri ayağımda, diğeri ensemde. Birinde yeğenimin adı yazıyor. Diğerinde anne-babamın, ablamın adlarının baş harfi ve benim adım yazıyor. Ayağımda yusufçuk dövmem var. Ensemde de 'sabır' anlamlı bir dövme var. Onu da voleybola başlarken yaptırdım. Çünkü en çok ihtiyacımız olan şey o.
Yemekle aranız nasıl?
Yemek yemeyi seviyorum ama mutfağa yeni girmeye başladım. Takımda evli olan kızlar çok güzel yemek yapıyor. Gözde, Özge, Neslihan, Gülden çok iyi yemek yapar. Onlardan tarif alır evde uygularım.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış