
Vatkalarla, TV dizisi Kara Şimşek'le, renkli taytlarla esip geçen 80'ler hala bir fenomen. Muharrem Kaşıtoğlu'nun "60'lar Hikaye, 70'ler Terane, 80'ler Şahane" kitabı işte bu fenomeni anlatıyor. Kitabın ilk baskısı 15 bin sattı. Talep o kadar büyük ki, Kaşıoğlu aynı temada bir başka kitap için şimdiden kolları sıvadı.
BATI dünyasında 70'lerin sonunda 80'lerin başında doğmuş kuşak sosyolojik olarak hala araştırma konusu. Türkiye'de ise sosyal paylaşım sitelerinin, internet platformlarının en popüler konularından biri 80'li yılları çocuk olarak geçirenler. İkinci basımı yapılan "60'lar Hikaye,70'ler Terane, 80'ler Şahane" kitabı da işte tam da bu kuşağı esprili bir dil ve o yıllara ait anekdotlarla anlatıyor.
Kitabın yazarı 1973 doğumlu Muharrem Kaşıtoğlu, 80'lerde çocuk olan jenerasyonu 70'lerin ve 60'ların diliyle "oportünist" olarak tanımlıyor. "80 kuşağı sloganların ötesine geçmiş, sadece Maksim Gorki'nin Ana romanıyla yetinmemiş, Fukuyama'nın Tarihin Sonu'nu da okumuş bir kuşak. Bu nedenle hayata bakışı, istekleri, hedefleri çok farklı. Genel olarak bu kuşağın sistemle bir sorunu yok. Daha önceki kuşaklar gibi sistemle temelden çatışma halinde değil, onun yerine sistemin içinde uzlaşma noktaları bulmaya çalışıyor. Hatta deyim yerindeyse daha arsız. 80'lerin çocukları daha fazlasını istiyor, onlar istemenin ayıp olmadığı yeni bir ahlak çerçevesinin ürünü" diyor.
Darbeyi hatırlamıyorlar
"İşte tüm bunlar nedeniyle mayın tarlasında büyümüş ama buna rağmen başarılı olmuş bir kuşak 80 kuşağı" Kaşıtoğlu'na göre. Bu kuşağı içinde bulunduğumuz süreçte hele hele Türkiye'de daha da önemli kılan bir unsur daha var. Pazar günü Türkiye, anayasa değişikliklerini oylamak için sandık başına gidecek. Muharrem Kaşıtoğlu, aslında oy verecek seçmenin büyük kısmının bu kuşağa ait olduğunu vurguluyor ve bu doğrultuda siyasilerin yaptığı temel bir hatanın altını çiziyor.
"İktidar partisi referandum propagandası için söylemini tamamen 12 Eylül argümanı üzerine kurdu. Bence yanlış bir strateji izledi. Çünkü pazar günü sandık başına gideceklerin yarısı bu kuşağa ait. Ama bu kuşak 12 Eylül ihtilalini yaşamadı. Darbeyi ya görmedi ya da o kadar küçüktü ki büyük ölçüde hissetmedi. İhtilali yaşamamış 15-20 milyon insana 12 Eylül üzerinden propaganda yapmak kadar büyük bir yanlış olabilir mi? İktidar partisi bunu göremedi. Bence bu kuşağı ikna etmek için üretilen siyasi vaat ve söylemler daha geleceğe yönelik olmalıydı."
Okur da anılarını yazacak
Cep boyunda basılan kitabın yanında okuyucuya bir de küçük kırmızı kaplı not defteri veriliyor. Amaç okuyucunun kitabı bir anlamda devam ettirmesi. Aynı döneme ait kendi anılarını kendi anekdotlarını bu küçük not defterine yazması. Yazar Muharrem Kaşıtoğlu'na göre bu espri aslında anlamlı çünkü yazar okurları arasında 90'ların ikinci yarısında doğmuş önemli bir kitlenin de olduğunu söylüyor. "Bu gençler kendi anne babalarının yaşadığı dönemi anlamak için bence kitabı okuyor. Bu bizim kuşak ebeveynler için de çocuklarına bir anlamda kendini anlatabilme fırsatı" diyor.
KİTAP HAKKINDA DETAYLI BİLGİ İÇİN TIKLAYINIZ!
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış