Ebru sanatı kitre ile yoğunlaştırılmış suyun üzerine boyalar ile desenler yapılması ve bu desenlerin kâğıt üzerine aktarılmasıdır. Ebru sanatı özünde bir süsleme sanatıdır. Sanatçının ruhunu suya resmettiği sanattır.
Ebrû sanatında Her bir ebrunun tek olması yani başka bir benzerini yapmanın mümkün olmaması, ayrıca hızlı sonuç alınabilmesi öğrenmek isteyenlerde de heyecan uyandırıyor.
Su, boyalar, desen, ve son olarak bunların kağıtla birleşmesiyle muhteşem bir ahenk ortaya çıkıyor. Gelin Ebrû sanatının faydalarını, nasıl yapıldığını, tarihte ebrû sanatının nasıl bir öneme sahip olduğunu, meşhur ebrû ustalarını beraber keşfedelim...
EBRÛ SANATININ TARİHÇESİ
XVI. asır ortalarında Mîr Muhammed Tâhir tarafından Hindistan’da yapılmaya başlandığı rivayet olunan ve o zamanlar ebrî diye anılan ebru sanatının, buradan İran’a ve daha sonra İstanbul’a kadar yayıldığı da kabul edilir. Aynı yüzyılın sonlarında, İstanbul’dan Avrupalı seyyahlar tarafından kendi memleketlerine götürülen ebru kâğıtları önce Almanya’da, sonra da Fransa ve İtalya’da “mermer kâğıdı” veya “Türk mermer kâğıdı” adıyla tanınıp benimsenmiş ve oralarda da yapılmaya başlanmıştır. Zaman içinde İngiltere ve Amerika’ya da yayılan ebru kâğıdı, her ülkenin sanat anlayışına göre bir farklılık kazanmıştır.
Kaşa benzer şekillerde ihtiva ettiğinden, bu sanatın Farsça’da “kaş” mânasına gelen ebrû kelimesiyle adlandırıldığı rivayet edilir.
Osmanlı döneminde de ebru sanatı çok ilgi görmüş, önemli bir iş kolu olmuştur.
EBRÛ SANATININ FAYDALARI
Ebru sanatının rûha iyi gelen bir tarafı elbette var ve nasıl yapıldığını yazmadan önce faydalarından bahsetmek istedik.
Ebrû öncelikle sabrı ve kabullenmeyi öğretir. Kontrolün tamamen ebrû yapan kişide olmaması takıntıları azaltır. Ebru yapan kişi, duygu ve düşüncelerini renk ve desen olarak dışa vurabilir. Kişi dikkatini suya ve renklerin hareketine yoğunlaştırdığında gerginliği azalır. Ebru yaparken kişi , kendisini yeniden keşfedebilir, kendisiyle ilgili yepyeni bir bakış açısı kazanabilir. Üretmek ve ürettiğinin beğenilmesi kişinin özgüvenini artırır. Çocuklarda hareketleri kontrol etmeyi, ince motor gelişimini kazanmayı sağlar.EBRU SANATI İÇİN HANGİ MALZEMELER GEREKLİDİR?
İyi bir ebru sanatı eseri verebilmek için kullanılan malzemeler büyük öneme sahiptir. Bu sanatta ne su normal bir sudur ne de boyalar bildiğimiz boyadır. Fırçaların ve boyanın kalitesi, oda sıcaklığı, ebru sanatının kalitesini etkileyen etkenler arasındadır.
Kâğıt, Kitreli su, Toprak boya, Sığır ödü At kılı, Tarak, Gül dalı, TekneEBRU TEKNESİNİN VE BOYALARIN HAZIRLIK AŞAMASI NASILDIR ?
Ebrû sanatının icra edilmesi için sadece malzemeleri almakla yetmiyor. Kitreli su, öd gibi malzemelerden oluşan bu tekneyi hazırlamak için biraz emek ve sabır gerekiyor. Zaten emeğin olmadığı yerde sanat düşünmek muhtemel değildir.
Ebruculukta kullanılan boyalar tabiattaki renkli kaya ve topraklardan elde edildiği için “toprak boya” adıyla anılır ve suda erimediği gibi içlerinde yağda bulundurmazlar.. Bundan başka bazı doğal boyalarla da (lâhur çividi, lök ...) renk zenginliği arttırılır.
Boyalar dövülerek ve taş üstünde biraz su ilâvesiyle iyice ezilerek kullanıma hazır hale getirilir. Ebru yapımında gerekli olan ebru teknesi, kullanılacak kâğıdın enine ve boyuna uygun ebatta ve 6 cm. derinliğinde, tercihen çinko veya galvanizden yapılmış dikdörtgen şeklinde bir kaptır.
Teknenin içine konulacak suya koyuluk ve yapışkanlık vermek, böylece serpilen boyaların teknenin dibine çökmesini önlemek için kullanılan ve geven isimli dikenin gövdesinden sızan kitre, krem renginde gayri muntazam plakalar veya şeritler halindedir.
Suda bekletilerek erimesi sağlanır ve bir torbadan süzülür. Bir tekne kitreli su yaklaşık 600 ebru kâğıdı çıkarabilir. Batı dünyasında kitre yerine deniz kadayıfı kullanılmaktadır. Kitreli suyun üstüne serpilen renklerin birbirine karışmadan yayılması için, satıhta yayılmayı sağlayan safra asitleri içeren sığır ödü önceden her boyanın içine ilâve edilir. Fazla öd içeren boya fazla yayılır.
Ebru imalinde sonradan ilâve edilen her renge, önceki renklerin arasında kendisine yer açabilmesi için daha fazla öd koymak gerekir. Ebruculukta modern fırçalarla usulüne uygun şekilde boya serpilemediğinden, ince ve düz bir değneğe gevşek olarak sarılmış at kuyruğu kılından fırça kullanılır. Tahta çıta üstüne belirli sıklıkta ince teller saplanarak elde edilen tarak, taraklı ebru yapımında kullanılan bir alettir. Serpilmiş boyalara şekil vermek için ince, boya damlatmak için kalınca tel çubuk kullanılır. Eskiden bu maksatla tek at kuyruğu kılından faydalanılmıştır.
EBRU ŞEKİLLERİNE VERİLEN İSİMLER
Ebru kâğıdı şu şekilde elde edilir: Tekneye konulan kitreli suyun üzerine, içine öd ilâve edilmiş olan boyalar fırça yardımıyla ve her tarafa dengeli bir şekilde serpilmeye başlanınca renkler suyun yüzeyine bulut kümeleri gibi yayılır. Her yeni atılan renk, içerdiği öd miktarına göre daha önce atılanları itip sıkıştırarak kendisine yer açar, bu tarzdaki ebruya battal ebrusu adı verilir.
Aynı tarzın somaki mermerini hatırlatan renkte yapılan cinsine somaki ebrusu denilir.
Renkler battal ebrusu hazırlar gibi serpildikten sonra tel çubuğun ucu kitreli suya dokundurulup önce yukarıdan aşağıya veya sağdan sola, sonra da ters yönde keskin ve düzgün hareketlerle bütün yüzeyde yürütülürse ortaya çıkan ebruya tarama (gelgit) ebrusu, tel çubuğun hareketleri düzensiz ve dairesel olursa şal örneği, tel çubuk yardımıyla muhitten merkeze doğru helezonî hareketler yapılırsa bülbülyuvası adıyla anılan ebrular meydana gelir.
Yine renkler battal ebrusundaki gibi serpilip tarak denilen alet, telleri kitreli suya girecek şekilde teknenin üstünde dolaştırılırsa taraklı ebru oluşur. Önce tarama ebrusu yapılıp sonra taraklı ebru haline getirilirse daha da güzel bir görüntü elde edilir. Bütün bu ebru çeşitlerine son olarak yayılmayan bir koyu renk serpilmesiyle serpmeli ebru oluşmuş olur. Teknedeki kitreli su kullanılıp kirlendikçe serpilen renkler bazan kum gibi noktalanmaya başlar, buna kumlu ebru adı verilir. Buraya kadar sayılan ebru çeşitleri hafif renkler serpilerek yapılırsa hafif ebru ortaya çıkar ve bilhassa hat kitâbeti için cazip bir zemin hazırlanmış olur, böyle kâğıtlar ayrıca âharlanır.
Bunlardan başka bir ebru çeşidi daha vardır ki tanınmış ebruculardan Ayasofya Camii hatibi Mehmed Efendi (ö. 1773) tarafından icat edildiği için hatip ebrusu adıyla tanınır. Bunda, hafif renkli zemin üstüne tel çubuk yardımıyla kuvvetli renklerden birer damla bırakılır, istenirse iç içe birkaç renk daha konabilir. İnce bir iğne bu kat kat renkli dairelerin içinde sağdan sola, yukarıdan aşağıya birkaç defa hareket ettirilir ve çarkıfelek, yürek, yıldız gibi şekiller elde edilir. Buna bağlı olarak çiçek şekilleri de yapılmak istenmiştir. Ancak ilk defa M. Necmeddin Okyay (ö. 1976) eliyle doğal şekline en yakın çiçekli ebrular (lâle, karanfil, hercaî menekşe, gelincik, gonca gül, kasımpatı, sümbül) yapılması başarılmış, onun talebesi Mustafa Düzgünman (ö. 1990) da bunlara papatyalı ebruyu ilâve etmiştir. Çiçekli ebrular sanat tarihimizde “Necmeddin ebrusu” adıyla tanınır.
Teknede istenilen tarzda hazırlanan ebru, teknenin üstüne sağdan veya soldan yavaşça yatırılan ve 15 saniye kadar bekletilen kâğıda bütün güzelliğiyle geçer. Ebruyu yapan kişiden tarafa olan köşelerden tutulup kaldırılan kâğıt öne doğru çekilir ve uzun çıtalar üstüne serilerek gölgede kurumaya bırakılır.
Teknede yapılan nakışlar ancak bir tek kâğıda geçirilebilir. Bir defa yapılan ebrunun aynısı bir daha tekrarlanamaz, ancak benzeri yapılabilir. Bundan dolayı her ebru, asla kopya edilemeyecek bir sanat eseri vasfını taşır.
TARİHİN BİLİNEN EN İYİ EBRU USTALARI
Şebek Efendi, Hatib Efendi, Şeyh Sâdık efendi, Hezarfen Edhem Efendi, Nâfiz Efendi, Sâmi Efendi, Aziz Efendi, Necmeddin Okyay, Abdulkadir Kadri Efendi, Bekir Efendi, Sâmi Okyay, Sâcid Okyay, Mustafa Düzgünman, Niyazi Sayın.
Günümüzde Ebru sanatı, 2014’te Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) tarafından Türkiye adına "Dünya Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi'ne alınmıştır.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış