Billur'un fındık fıstık sevgilileri

Billur Kalkavan'ın Türkmax'taki 'Konuşmazsak Çatlarız' programı bu sezon da devam ediyor. Pazartesi gecesi yine konuklarını ağırlamaya başlayacak Kalkavan. Sanatçının evine konuk olduk, kapıyı beş kedi açtı. Röportajı anlar gibi dinleyen kedileri ve yeni sevgilisi Buğra'yla dingin bir hayat süren Kalkavan'la hem 12 yıl sonra yaşadığı en uzun ilişkisini, hem herkesin her zaman 'farklı' olarak sevdiği Billur'u, hem de programını konuştuk.

- Kime benziyorsunuz, annenize mi babanıza mı?

İkisine de. Annemin de, babamın da sevdiğim huylarını almışım. Annemin küçükken dalga geçtiğim huyları vardı. Mesela kahvesini kaybederdi evin içinde. Dolaplardan falan çıkardı. Bir bakıyorum ben de kahvemi kaybetmeye başladım.

- Sabah uyandınız, ilk ne yaparsınız?
Kahve içerim. Sonra kedilerimle oynamaya başlarım. Zaten beş kedim var, üçü benimle uyuyor.

- Kedileri yatakta istemeyen sevgiliniz oldu mu?

Oldu da sevgili gitti. Bundan birkaç yıl önce öyle bir denemem oldu. Adam bana ilk iş olarak, 'Odana kapı yaptıralım' dedi. 'Niye' diye sordum, 'Bunlar yatağa gelmesin' diye cevap verdi. Sen benim 45 yıllık hayatıma nasıl bu şekilde müdahil olursun diye kıyametleri kopardım. Şimdiki sevgilim, Buğra'yla dokuz aydır birlikteyiz. Daha önce hayvan beslememiş. Bir yere gidiyor, kedileri özlüyor artık.

HEM GENÇ OLSUN, HEM AKILLI
- Dokuz ay sizin için uzun bir süre mi ilişki için?

Süper bir süre. Ben ilişkide olmayı seviyorum aslında. Ama en son ilişkim 12 sene önce bitmişti. Arada fındık, fıstık sevgilim oldu. Sevgili bile diyemem, en fazla iki ay sürmüştür. Daha çok seks ilişkileriydi. Ve çok yalnızdım artık. Seksten de tatmin bulmuyordum. Çünkü boş seks. Yalan yanlış denemelere girdim. Onu da bırakmıştım artık. Tanrı'ya diyordum ki, 'Bir sevgili istiyorum.'

- Nasıl bir sevgili sipariş ettiniz?
Detay detay söyledim. Hem genç olsun, hem aklı başında olsun. Hem spor yapsın, hem işi olsun. Aynı istediğim gibi siparişim bire bir geldi.

- Siz ilişkide nasıl biri oluyorsunuz?
Ben hep aynıyım. Deli dolu, çocuk ruhlu, ufak şeylerle mutlu olan biriyim.

- Kadınsı kıskançlıklar yok mu?
Hiiiç. O bizim ailede yok. Babam bana derdi ki, 'Biliciğim, kıskançlık bir hastalık, sakın o hastalığa kapılma.' Ben nezle bile olmayan biriyim. Kıskançlığı da hastalık olarak gördüğüm için yanıma yaklaştırmadım. Kıskanılmayı da sevmem, biri beni kıskandığı an ayrılma planları yaparım.

SÜPER BİR KADINIM
- Üstelik genç sevgilileriniz oluyor, bunu nasıl başarıyorsunuz?

Benim benden çok genç, yakışıklı bir sevgilim var. İnsanlar onu beğendiği zaman hoşuma gidiyor. Hep özgüvenli oldum. Daha önceki sevgilime de 'En iyisi benim. Varsa benden daha iyisi, seni elimle hediye edeyim' diyordum. Süper bir kadınım. Ev kadınlığım öyle, güzelim, eğlenceliyim, seksi seviyorum. Benim sevgilim çok rafine bir çocuk.

- Ne çekti sizi?

Yalnızlığım artık obsesif bir vaziyete dönüşmüştü. Her önüme gelene sevgili potansiyeli olarak bakmaya başlamıştım. Baktım çaresizliğe gömülüyorum. Bir arkadaşım tanıştırdı. İlk gördüğümde tipi çekti. Ben çok şekilci bir insanım. Tipinden sonra o yumuşaklığı etkiledi. Ben öyle değilim, alttan almayı bilmem.

- Neden özellikle genç erkekler?

Onu ben de çok düşünüyorum. 35 yaşında birini denedim. Şöyle bir şey gördüm. Çok alaturka programlar yüklüyor erkek anneleri onlara. 35'ine gelene kadar muhakkak bir evlilik geçirmiş ve çocuğu oluyor. Bu beni çok korkutuyor. Ben bir çocukla rekabete giremem. Bir aşk yaşıyorsam, 'Çocuğuma gitmem lazım' diyen bir erkekle de yapamam.

- Başka bir nedeni olabilir mi?
Psikolojik olarak olabilir. Babam benden 50 yaş büyüktü. Çok severdim ama hayatım ihtiyar adamların arasında geçti sayılır. Muhakkak psikolojik bir açıklaması var ama irdelemek çok mu gerekiyor. Annemle babam arasında 20 yaş fark varmış, annem büyük erkek severmiş. Bize de öyle tavsiye ederdi.

- Peki, sizi hiç eleştirmedi mi?
O da alıştı artık. Erkek kardeşimin de kendinden 15 yaş küçük bir sevgilisi var. 'Siz beni yanlış anladınız' diyor. Ama sevgilimi çok seviyor. Aradaki çıtırları saymıyorum, onları göstermiyoruz zaten.

- Etrafta çok eleştiren var mı?
Bence kıskanıyorlar. Bir sürü kadın benim gibi olmak isterdi hayatta. Ben demiyorum ki evlenmemek süper.

- Başbakan Tayyip Erdoğan, evlenmeyenlere de çattı geçen gün. Üzerinize alındınız mı?
Bu bir tercih. Bana söylese 'Sayın Başbakanım ben evlenmeye müsait biri değilim' derim.

- Peki, o cümlenin devamı ne olurdu, Sayın Başbakanım ben evlenmeye müsait değilim, çünkü...
Çünkü Allah beni öyle yaratmamış. Bambaşka çılgınlıkları olan bir tipim. Ben hayatta bir tek eşle her şeyi paylaşmaktansa çok eşle çok değişik şeyler yaşamayı tercih ediyorum.

- Başına buyrukluğunuz hiç dert açtı mı başınıza?
Yok ya açmadı. Ben hep ekmeğimi taştan çıkarmışım, kendi paramı kazanmışım. Ama hayat da bana iyi davranmış yani. Her gece bana verdiği bütün güzellikler için teşekkür ederim.

HAKAN URAL'A HåLå SİBEL CAN'I SORMAK ÇARESİZLİK
- Türkmax'taki programınız ne zaman başlıyor?

Pazartesi günü başlıyor.

- Değişiklik var mı?
Dekor değişti. Gelen müzisyen rahat etsin diye stüdyoda müzik yeri yaptık. Gece kapanışta yeni bir grubu tanıtacağız artık. Program haftanın dört günü ekrana gelecek. Cuma, cumartesi ve pazar tatilim. Ve artık gece 11'de başlayacak.

- Nasıl hazırlanıyorsunuz programa?
Haftalık programı biliyorum zaten. İlginç bulduğum insanların hayatını okuyorum, bir yazarsa mutlaka kitabını okuyup, konuşuyorum. Harika bir ekibimiz var. Güzel soru sormayı bildiğimi düşünüyorum. Akıllı ve eğitimli biriyim. Hiç rencide etmem insanları. Orada konuk ağırlıyoruz. Onları sıkıştırmak değil bizim işimiz. Hakan Ural'a hala Sibel Can'ı sormak bana çaresizlik gibi geliyor.

- Bazı konuklar konuşmayı sevmez ya, o zaman sıkılıyor musunuz?
176 gece işe gitmişim. Aşağı yukarı 300 konuk ağırlamışım. En fazla iki tanesinde sıkılmışımdır.

- Siz ne seyredersiniz?

Amerikan polisiyesi. Dizimax'te harika diziler oynuyor.

- Ne okursunuz?

Yine Amerikan polisiyesi. Bir de kişisel gelişim kitaplarını seviyorum. Hayat bunalımı görmek değil, güzellikleri görmeyi seviyorum.

ÇANTAYA 5 BİN LİRA VERECEĞİME 50 KEDİ BAKARIM
- Parayı seviyor musunuz?

Parayı tabii ki seviyorum. Ama tapmıyorum. Amaç değil araç olarak seviyorum. Hayvanlara çare olmayı, çocukları okutmayı seviyorum.

- Alışveriş yapmayı sever misiniz?
Bağdat Caddesi'nde yaşıyorum. Bütün dükkanlara girip çıkarım. Ivır zıvır satan dükkanları severim. Her gün Paşabahçe'ye girilir mi, ben girerim.

- Marka tutkunuz yok mu?
Markalara verecek param yok. Bir çantaya beş bin lira vereceğime, 50 kedi beslerim. Ben eşyaya eşya muamelesi yapan biriyim. Pazara gitmeyi severim.

- Yani soyadınızın Kalkavan olması sizin parayı har vurup harman savurduğunuz anlamına gelmiyor...
Ben 16 yaşımdan beri paramı kendim kazanıyorum. 48 yaşındayım.

- Pazarlık yapar mısınız?

Hayatta yapmam, bence çok ayıp bir şey.


Akşam