
Kaba saba, az biraz yarım akıllı ama omuzlarında taşıdığı 'İtalyan aygırı' sıfatının da hakkını veren Rocky Yani; arkadaşlar arasında, samimiyetle 'Sly' olarak anılabilecek, 1976'da ilk filmi çekilen Rocky'e hayat veren; Sylvester Stallone Sinema izleyicisinin; gri kapüşonlu montu, kum torbası olarak kullandığı et yığınları ve 'acı yok' kavramıyla bir dönemki kahramanı Rocky, 70'lerin sonunda ilk kez beyazperdeye yansıdığında, 5 serilik bir dizi olması kararlaştırılmamıştı. Kimileri için çocukluk kahramanını, kimileri için o meşhur merdivenleri koşarak çıkma sahnesinin ifade ettiği 'durma ve amacın için savaş' gazını, kimilerine göreyse Survivor'ın 'Rocky'le birlikte anılan şarkısı 'Eye Of The Tiger'ı çağrıştırıyor; ringlerin bu sersemletici yumruklu adamı! Tabii onun hayat verdiği Amerikan rüyasının bir kurmacadan ibaret olduğunu ve Rocky'nin de Amerikan emperyalizminin sempatik görünmesini sağlayan paravanlardan biri olduğunu düşünenler de yok değil. Rocky 4'teki Rus rakip Ivan Drago'yla yaptığı dövüşün aslında Amerika-SSCB arasındaki soğuk savaşın, kaslı vücutlarda temsili olarak canlandığı söylenebilir örnek olarak.
5 FİLMDE ROCKY
1946 yılında doğan ve babasının 'senin kafan çalışmıyor' sözleri üzerine okulu bırakıp, akıl-fikir eksiğini vücut geliştirerek kapatma yoluna giden Rocky Balboa'nın hikayesi bu... Genel kanıya göre serinin en başarısız bulunan filmi Rocky 5'te, kendi öğrencisini yetiştiren Balboa, altıncı filmde hayli duygusal yönleriyle karşımıza çıkıyor. Zafer çığlığı olarak adını seslendirdiği karısı Adrian kanserden ölmüş, oğluyla iletişimi bozuk, Rocky de işlettiği restoranda anılarına gömülmüş; 'kurt kocayınca köpeklerin maskarası olur' konumuna bir adım uzakta, eski hikayelerini anlatarak ömrünü dolduruyor. Ta ki dövüşlerde kullanılan bilgisayar simülasyonu; Rocky'le, ağır sıklet boks şampiyonu Mason 'The Line' Dixon'ı karşı karşıya getirene kadar. Bu noktadan sonra anlıyoruz ki Rocky Balboa her ne kadar 'ihtiyar kurt' durumuna düştüyse de; milyonların adrenalin hormonlarının tavana vurmasını sağlayan karakterini taşımaktadır hala! Bu noktada filmle ilgili, bir anekdottan bahsetmek gerek. Yeni bir Rocky efsanesi olma adayı dövüş sahnesi; Hopkins-Taylor maçı öncesinde 14 bin gerçek boks seyircisi önünde gerçekleştirilmiş. Haliyle tüm o insanların hep birden 'Rocky' nidaları atması filmin genelinde görülen samimiyet hissini yansıtmayı başarmış. Serinin son filmini yapmak için ellili yaşlarını bekleyen Sylvester Stallone'un muhtemelen yapmak istediği şey; gerçekten de yaşı ilerleyince olaylara nasıl bakacağını görmek olmalı. Gerçi, Rocky serisi bir efsane olmasına rağmen, son filmin yapımının hayata geçirilmesi için 4 sene beklemek zorunda kalmış Gelelim; efsane serinin, nasıl efsane olduğuna... İlk filmde dünyaca ünlü Apollo Creed'le karşılaşıp, isim yapan Rocky, başlangıçtaki yoksul ama azimli genç halinin; esaslı bir çalışmayla nelere kadir olabileceğini apaçık kanıtlar! (Stallone, söylenen o ki, Rocky'i yazarken Muhammed Ali ve Chuck Wepner'in bir maçından ilham almış.) Kocaman et parçalarını kum torbası olarak kullanan Rocky, dövüşü ciddiye almayan Apollo'yu devirir ve menajeri Paulie'nin kızkardeşi Adrian'la evliliğin de ilk adımlarını atar. Ayrıca filmin, Martin Scorsese'nin başyapıtı 'Taksi Şoförü'nü geride bırakarak Oscar heykelciğini kucakladığı unutulmamalı. Filmin ikinci bölümünde Adrian'la evlenip bir de çocuk sahibi olan Rocky'nin Apollo'yla işi henüz bitmemiştir. Zira ilk maçı ciddiye almayan Apollo yeniden bir maç ister; o sırada doğum için hastanelerde sürünen Adrian, Rocky'e 'çalış ve kazan' ultimatonu verir. Rocky 2, beşinci filmle beraber Amerika'da 100 milyon doların altında gelir getiren serinin üç filminden biri oldu. Serinin üçüncüsünde Rocky'nin karşısında, rahatlıkla zebellah olarak tanımlayabileceğimiz, Clubber Lang yani Mr. T yer almakta. Rocky'nin ilk defa nakavt olarak raunt kaybetmesiyle de bu filmde karşılaşıyoruz. Bir başka bilgi de ilk iki filmde karşısında olan Apollo'nun bu sefer Rocky'nin tarafında yer alması. Filmin mühim detaylarından; izleyiciyi havaya sokan şarkının, 'Eye Of The Tiger'ın da, Oscar'a aday olduğunu belirtelim. Serinin en başarılı filmi olarak kabul edilen Rocky 4, şu meşhur Amerika-Sovyet Rusya karşılaşmasının vücut bulduğu film aynı zamanda. Rocky'nin karşına dikilen Rus rakibi Ivan Drago da yeni bir Rocky hikayesinin başlangıcı oluyordu. Serinin vasatın altında bulunan beşincisindeyse; Rocky Rusya'dan döner ve ailesiyle arasını açacak olaylar zincirine doğru ilerler. Amatör bir boksör olan Tommy Gunn'ın antrenörlüğünü yapmaya başlar ve son filmde koca adam olarak karşımıza çıkacak oğlu da dahil ailesini bir parça ihmal eder. Ne var ki karşılığı, bir meydan okuma olacak ve Gunn'la yapacakları dövüş, ring yerine sokakta, ulu orta olacaktır.
Aslına bakarsanız Rocky 5'in sonunda yapımcılar Rocky'i öldürmeye niyetlenmiş ancak bunun fazlasıyla cesaret gerektiren bir karar olması sonucu vazgeçmişler. Eh, bu durumda bir kayıpla ki bu Adrain oldu, Rocky'nin 'esas' son bölümü, serinin beşinci filminden 17 yıl sonra, Rocky hayranlarını mest etmek üzere vizyona kuruldu.
Detaylarla Rocky
Rocky serileri bilinen genel yargı, Stallone'un kendisi için de geçerli. Yani seri içinde en sevdiği filmler; birden beşe olmak üzere sıralanıyor. Ancak listenin en başına son film kurularak aritmetiği bozuyor.
Rocky hayranlarının bir başka bağımlılığı da seriden ilhamla hazırlanan bilgisayar-video oyunları oldu. 1983 yılında ilk Coleco for Colecovision'ın piyasa sunduğu Rocky kaynaklı oyunun ardından 1987 ve 2002 versiyonları geldi.
Rocky'yle İtalyan aygırı lakabını alan Stallone'un namı farklı biçimlerde de kullanıldı. Zira Stallone'un rol aldığı 1970 yapımı ilk film 'Party at Kitty and Stud's daha sonra İtalyan Aygırı olarak lanse edildi! Bu filmin ağır bir porno yapım olduğunu da belirtmeli.