Kışanak: MHP vicdansızlık öneriyor

BDP Eş Başkanı Gülten Kışanak, çözüm için henüz geç olmadığını kaydederek, Cumhurbaşkanı Gül'e "İnisiyatif al", Meclis ve siyaset kurumuna da "acilen çözüm için adım at" çağrısında bulundu. Kışanak, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun "kan kanla yıkanmaz" sözlerine de destek vererek, "Bunları parti politikasına çevirmesi" isteğinde bulundu.

BDP Grup toplantısına katılmak amacıyla Meclis'e gelen kot taşlama işçilerinin grup toplantısına girmesine izin verilmedi. Grup toplantısında bu durumu kınayan BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, hükümetin bu konuda tedbir almadığını belirterek, işçilerin mücadelelerinde başarılı olmasını istedi. Grup toplantısına katılan kayıp yakınlarını işaret eden Kışanak, verdikleri mücadeleden dolayı aileleri kutladı.

'Buse de, Ceylan, Şerzan ve Mehmut Uytun gibi yüreğimizi yakıyor'
Son günlerde artan çatışma ve kayıplara da işaret eden Kışanak, "Hepimizi kaygılandıran zor günlerden geçiyoruz. Toprağa düşen her bir canla birlikte, yaşadığımız acı ve üzüntü bir kat daha artıyor. Partim ve şahsım adına, yaşamını yitiren her bir yurttaşımıza Allahtan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı diliyor, acılarını paylaşıyorum. Bu gün İstanbul'da yaşamını yitiren 17 yaşındaki Buse Sarıyağ'ın acısını da; tıpkı 17 aylık Mehmet Uytun gibi, Ceylan Önkol gibi, Şerzan Kurt gibi, yüreğimizde hissettiğimizi ifade etmek istiyorum" şeklinde konuştu.

'Çözüm bulun yoksa Türkiye kör savaşa sürükleniyor'
Kendilerinin yaşananların sorumluluğu ile hareket ettiğini belirten Kışanak, buna rağmen yaşananlara sebep olanların "sorumsuz hareket ettiğini" belirterek, "Artık bu soruna çözüm bulmak zorundayız. Türkiye hızla, kör bir savaşın içerisine sürükleniyor. Eğer hemen harekete geçilmez, bunun önü alınmazsa, tıpkı 1990'lı yıllardaki gibi içinden çıkılmaz bir hal alabilir" ifadelerini kullandı. Yaklaşık bir aydır bu konuya ilişkin uyarılarda bulunduklarını ve sorumluluk almak istediklerini hatırlatan Kışanak, bu konuda kimsenin kendilerini duymadığını vurguladı. Hükümetin barış ve diyalog çağrılarını karşılıksız bırakarak Türkiye'yi çatışma sürecine sürüklediğini hatırlatan Kışanak, çatışma sürecinin kendiliğinden başlamadığını ve başlayan sürecin sorumluluğunun da "açılım adı altında bir tasfiye politikası yürüten hükümet" olduğunu söyledi. Çatışma tehlikesi yokmuş gibi hareket edildiğini anımsatan Kışanak, "Gerçekleri görmek için insanların ölmesi mi gerekiyor?" sorusunu yöneltti. Hükümetin savaşta ısrar politikalarının yaşananlara neden olduğunun altını çizen Kışanak, Kürt sorununun çatışılacak ve savaşılacak bir sorun olmadığını söyledi.

'Dış güçlerin desteği peşinde koşan siz değil misiniz?'
Başbakan'ın sorumluluktan kaçınmak için "ne zaman Türkiye ayakları üzerinde dursa dış güçler harekete geçiyor" sözlerini hatırlatan ve bunun bir tekerlemeye dönüştüğünü anımsatan Kışanak, bunun sorundan kaçınmak için sığınılan liman haline geldiğini söyledi. Kışanak, dış güçler söyleminin kandırmaca ve aldatmaca olduğunun altını çizerek, "askeri operasyonlara destek verenler dış güçler değil mi?" sorunu yöneltti. Kışanak, "O dış güçler dediğiniz devletlerle askeri anlaşmalar yaparak, bu çatışmaları derinleştiren bizzat siz değil misiniz? Askeri operasyonları hangi devletlerin desteğiyle gerçekleştiriyorsunuz? Heron uçaklarını İsrail'den, istihbaratı da ABD'den alan siz değil misiniz?" diyerek ortaya konulan bu iddianın temelsiz olduğunu anlattı.

'Silah tüccarlarına ne kadar para verdiniz açıklayın'
Türkiye'nin diplomatik imkanlarını da sorunu bastırmak için harcadığını dile getiren Kışanak, "Kürt sorununu çatışma zemininde tutarak Türkiye'nin iradesini teslim almaya çalışan güçlerle işbirliği yapan, hükümetlerdir, bugün de AKP hükümetlerdir" dedi. Kışanak, hükümete de "Çıkıp dimdik ben kendi vatandaşlarımla savaşmayacağım açıklamasında bulun" çağrısında bulundu. Başbakan'ın "Bu işin arkasında silah tüccarları var" sözlerine destek veren Kışanak, "Peki, silah tüccarı ülkelerin, kasalarını dolduran, siz değil misiniz?" sorusunu yönelterek, silahlara ayrılan bütçenin açıklanmasını istedi.

'Kürt sorununu siz dış güçlere havale ediyorsunuz'
Sürekli kendi içinde çatışan, dışa bağımlı hale gelen, istikrarsız bir Türkiye'nin uluslararası güç odaklarının, savaş lobilerinin çıkarına olduğunun altını çizen ve "Kürt sorunu bu açıdan Türkiye'nin yumuşak karnıdır. Bu sorun çözülmediği sürece bu yarayı kaşımak isteyenler tabi ki çıkacaktır" diyen Kışanak, "Peki, siz niye bu sorunu, bu ülkenin yurttaşlarıyla konuşarak, diyalog kurarak çözmüyorsunuz? Kürt sorununu demokratik yol ve yöntemlerle çözmeyen, çözümsüzlükte ısrar eden bir politika, dış güçlerin çıkarına değil midir?" sorularını yöneltti. Kışanak, "dış güçler" edebiyatı yapanların sorunu dış güçlere havale ettiğini belirterek, "Çözümü içeride arayın" çağrısında bulundu.

'Emekli olmadan fikir değiştirin'
Son günlerde resmi yetkililerin, "kökünü kazımak, yok edinceye kadar savaşmak" söylemlerine dikkat çeken Kışanak, "30 yıldır bundan bahsettiler, bu söylemin Türkiye'yi ne hale getirdiğini görüyoruz. Bir başbakanın ve muhalefet liderinin bu dili ve söylemi kullanmaması gerekiyor. Bu dil kardeşlik duygularının altına dinamit koymaktır. Kimi yok edecekseniz, bu insanlar bu ülkenin vatandaşı değil mi?" diye konuştu. Bu söylemi kullanan Genelkurmay Başkanlarının emekli olduktan sonra bundan vazgeçtiğini ve "Ordunun tümünü Kandil'e gönderseniz bile sorunu çözemezsiniz" dediğini hatırlatan Kışanak, "Biz artık emekli olunduktan sonra bunun söylenmesini istemiyoruz. Artık çözüm bulma zamanıdır" dedi.

'Açılım olmadığı için bunları yaşıyoruz'
Başbakan'ın bir yıl önce açılım konusunda "Bedeli ne olursa olsun bu adımları atacağız" dediğini hatırlatan Kışanak bu söyleme rağmen Başbakan'ın açılım ve çözüm isteyenlere bedel ödettiğini kaydederek, "Eğer süreç tıkandıysa, yeniden çatışmalar başladıysa, açılım yapıldığı için değil, yapılmadığı içindir" şeklinde konuştu. Cumhurbaşkanının "iyi şeyler olacak" söyleminden sonra KCK operasyonlarının başlatıldığını ve tutuklananların sayısının bin 600'e ulaştığını, Kürtlerin iradesine kelepçe takıldığını belirten Kışanak, "Böyle açılım olmaz, bu konuda uyardık, ama dinleyen olmadı" dedi. Kışanak, KCK iddianamesinin dedikodu ve safsata ile oluşturulduğunu söyledi. Parti çalışmalarının tümünün, anayasa çalıştayı, kadın kurultayının da suç kapsamına alındığını belirten Kışanak, "Onlara göre devletin otoritesine biat etmeyen çözüm öneren demokrasi isteyen herkes suçludur. Bu mantıkla hazırlanmış bir iddianame ile karşı karşıyayız" dedi. DTP'nin aynı süreçte kapatıldığını anımsatan Kışanak, dava dosyasının tamamının yapılan konuşmalardan kaynaklandığını söyledi. Kışanak, "Eğer bizim yaptığımız açıklamaları suç sayar ve sonra bunu açılım diye bize dayatırsanız biz de bunun karşısında direniriz" şeklinde konuştu.

'Sil baştanın ne olduğunu gördük'
TMK'nın "Toplumla Mücadele Kanunu" haline getirildiğini belirten Kışanak, "Bu yasanın kendisi terörist bir yasadır, bu kaldırılmalıdır, hiç değilse gelin çocukları bunun kapsamından çıkarın diye bir kamuoyu vicdanı oluştu, ama hükümet bir yıldır bu konuda adım atmıyor" diye konuştu. Sivil yurttaşlara yönelik şiddetin de tırmandığını ifade eden Kışanak, bu yapılanların şiddeti çağrıştırdığını ve çatışmalara zemin hazırladığını dile getirdi. Açılım sürecindeki tek olumlu gelişmenin Habur'dan gelen barış gruplarının serbest bırakılması olduğunun söyleyen Kışanak, Başbakanın "sil baştan yaparız" sözlerinin açılımı bir şantaj malzemesi yapılmak istendiğinin göstergesi olduğunu vurgulayarak, "Neyi yapacaksınız, OHAL dönemi mi, JİTEM katliamları mı? O zaman cevap alamadık. Ama gördük ki, barış grubu üyesi 10 kişi geçen hafta tutuklandı" dedi. Barış için gelenlere kelepçe vurulmasını hatırlatan Kışanak, "Bu insanlar açılım istiyoruz söylemlerine inanarak geldiler. Katkı sunmaya geldiklerini açıkladılar. Bu söylemlerin sahipleri onların ellerine kelepçe vurdular" dedi. Tutuklananlar arasında Mahmur mültecilerinin de bulunduğunu anımsatan Kışanak, "Tutuklanan sadece 10 kişi değildir, tutuklanan barış ve çözüm umudur. Birileri 'bunları unutun, biz onu hapse attık' demek istiyor. Ama biz bıkmadan usanmadan, tüm Türkiye halkı olarak barış umudunu daha güçlü kılmak için mücadele edeceğiz" ifadelerini kullandı.

'AKP, Polis Akademisinde başlattığı açılımı mahkeme koridorlarında bitirdi'
Hükümetin Polis Akademisi'nde başlayan açılım sürecinin adliye koridorlarında sonlandırmak istediğini belirten Kışanak, hükümetin "biz kendi modelimizi oluşturacağız" sözlerini hatırlatarak, "Bu tutuklamalarla görüldü ki Türkiye'nin modelinin dağdakini öldürmek, ovadakini cezaevine atmaktır. Bunda çözüm çıkmaz bu şimdiye kadar uygulanan çözümsüzlük siyasetidir. Buna döndüyseniz çıkın açıklayın" ifadelerine konuştu. Açılımın askere, yargıya havale edildiğini altını çizen Kışanak, hükümetin tutumunu eleştirdi.

'Her şeye rağmen gerçek bir açılımın mümkündür'
Kınaşak, "her şeye rağmen çözüm üretebiliriz" diyerek, yeniden akli selimle sağduyu ile gerçek bir açılım sürecinin başlamasının mümkün olduğunu söyledi. "Biraz vicdan varsa bu akan kanı durdurmak mümkündür. Herkes bu konuda risk almalıdır bir çaba ve tutum içinde olmalıdır" çağrısını yapan Kışanak, Gül ile yaptıkları görüşmeye işaret etti. BDP olarak çözümsüzlük siyasetinin terk edilmesi için Cumhurbaşkanlığı Makamının daha aktif görev almasını umut ettiklerini söyleyen Kışanak, Meclise ve siyasi partilere de "çözümün yeri parlamentodur, artık sorumluluk almalıdır, akan kanın durması için acilen tutum almalıdır" çağrısı yaptı.

'MHP vicdansızlık öneriyor'
Kışanak, BDP olarak diyalog için sonuna kadar açık olacaklarını dile getirdi. MHP'nin 30 yıldır uygulanan ve çözümsüzlüğü derinleştiren önerilerine de değinen Kışanak, "Bunları söylerken bir insan oturup vicdani muhasebe yapmalıdır" diyerek yaşanan ağır tabloya işaret etti. Kışanak, MHP'nin yaklaşımın ve önerilerinden katliam, kan ve gözyaşı çıkabileceğini ve bunun çeteleşmelere yol açabileceğini belirterek, "Bunları vicdan sahibi hiç kimse bu ülkenin gündemine getirmesin" dedi.

Kılıçdaroğlu'na destek ve çağrı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "kan kanla yıkanmaz" sözlerine destek veren Kışanak, "Buna değer veriyoruz, önem veriyoruz, doğru olduğuna yürekten inanıyoruz" dedi. CHP'nin şimdiye kadar değişime engel olduğunu ve statükoculuğu savunduğunu anımsatan Kışanak, "Bu söyleminin arkasında dursun, bunun gerektirdiği politikaları üretsin ve CHP politikası haline getirsin" çağrısını yaptı.

'Bari yazılanları okuyun'
Hafta sonu Ankara'da 21 kurumun yaptığı "gerçek ve adalet" sempozyumuna işaret eden Kışanak, 30 yıldır yaşanan acıların anlatıldığını "Orada anlatılanları dinlese yetkililer ve eğer kast kalpli değilse acılara son veren bir yaklaşım içinde olurlardı. Ancak hiçbir politika gidip dinlemediler" dedi. Kışanak, toplantıya katılmayan yetkililere de "Bari özgür basının yazdıklarını okuyun belki yüreğiniz bir parça yumuşar" çağrısında bulundu.