Mark Rutte: Türkiye sayesinde Avrupa, mülteci krizini çözdü
İHA

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, Avrupa Parlamentosu’nun Dış İlişkiler Komitesi ve Güvenlik ve Savunma Alt Komitesi oturumunda Avrupalı parlamenterlerin sorularını yanıtladı.

Oturum sırasında, Fransa’da aşırı sağcı Ulusal Birlik (RN) partisinin lideri Jordan Bardella, Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı eleştiren açıklamalarda bulundu.

Bardella, Erdoğan’ın NATO’yu bir araç olarak kullandığını ve Türkiye’nin kendi nüfuzunu artırma yönünde politikalar izlediğini öne sürerek, ittifakın Türkiye’ye karşı nasıl bir strateji izlemesi gerektiğini sordu.

"TÜRKİYE SAYESİNDE AVRUPA'YA GİDEN MÜLTECİ SAYISI AZALDI"

Bardella ayrıca Türkiye’yi göç krizinde aktif bir rol oynamakla ve Suriyeli mültecileri siyasi bir koz olarak kullanmakla suçladı. Bu eleştirilere yanıt veren Rutte, 2016 yılında Avrupa Birliği Konseyi’nin Hollanda başkanlığında Türkiye ve Almanya ile Suriyeli mülteciler konusunda bir anlaşmaya varıldığını hatırlattı. “O dönemde bu anlaşmaya ulaşmak beni oldukça memnun etmişti” diyen Rutte, bu sayede Almanya, İsveç ve Hollanda’ya gelen mülteci sayısının önemli ölçüde azaltıldığını belirtti.

"TÜRKİYE İLE ANLAŞILMASA, MÜLTECİ SAYISI 1 MİLYONU BULURDU"

Rutte, Viktor Orban’ın sözlerine atıfta bulunarak, şu ifadeleri kullandı:

Orban, 'Hiç kimse Macaristan’a gelmek istemiyor, herkes Almanya’ya gitmek istiyor’ demişti. Bu doğruydu. Eğer 2016’da Türkiye ile bir mutabakat sağlanmamış olsaydı, mülteci sayısı 1 milyonu bulabilirdi. Ancak bu anlaşma sayesinde durum kontrol altına alındı.

"TÜRKİYE, NATO'NUN VAZGEÇİLMEZ ÜYELERİNDEN"

Türkiye’nin NATO içindeki önemine de vurgu yapan Rutte, sözlerini şöyle sürdürdü:

Her zaman Türkiye’nin NATO için değerli bir müttefik olduğunu düşündüm. Türkiye, ittifak içinde üstlendiği rolü yerine getiriyor ve kendi çıkarlarını koruyor. Bu da doğal bir durum, çünkü NATO’da ve Avrupa Birliği’nde diğer ülkeler de aynısını yapıyor. Türkiye, NATO’nun vazgeçilmez üyelerinden biri.

"AVRUPA NATOSU BİR HAYAL"

Bir parlamenterin Avrupa’nın daha otonom bir savunmaya sahip olması hakkında ne düşündüğü şeklindeki sorusu üzerine Rutte, şu sözlerle karşılık verdi:

Avrupa NATO’su gibi bir şey oluşturmak harika olurdu fakat o halde (savunma harcamalarına gayri safi yurtiçi hasıladan ayrılacak) yüzde 2 hedefini unutmanız gerekir. Bunun yerine yüzde 8, yüzde 9 veya yüzde 10’luk bir bütçe ayırmanız gerekir. Ayrıca kendi nükleer kapasitelerinizi inşa etmek zorunda kalırsınız ki, ABD olmadan bir Avrupa NATO’su kurmak isterseniz bunun 15-20 yıl alacağını unutmamalısınız. Şu anda NATO topraklarında harcanan toplam paranın yüzde 60’ından fazlasını ABD karşılıyor. Bu, geriye kalan 31 ülkenin tamamının, Kanada dahil, yüzde 40’tan daha azını harcadığı anlamına geliyor. Bu nedenle önümüzdeki 10 veya 15 yıl içinde bir Avrupa NATO’su oluşturabileceğiniz düşüncesi bir hayaldir.

"KÜRESEL GÜVENLİK, UKRAYNA'DAKİ SAVAŞA BAĞLI"

Rutte,sözlerini şöyle sürdürdü:

Avrupa ve küresel güvenliğin geleceği, Ukrayna’daki savaşın sonucuna bağlı. Hepimiz bu savaşın sona ermesini arzuluyoruz. Fakat her şeyden önemlisi, barışın kalıcı olmasını istiyoruz. Savaşın nasıl ya da ne zaman sona ereceğini bilmiyorum fakat Putin’in Ukrayna’da istediğini elde etmesi halinde barışın kalıcı olmayacağını biliyorum. Çünkü o takdirde ilerlemeye devam edecektir.

"AVRUPA'NIN GÜVENLİĞİNDEN DERİN ENDİŞELİYİM"

Rutte,Avrupa'Nın güvenliğiyle ilgili kaygılarını şu sözlerle dile getirdi:

Daha evvel söyledim, yine söyleyeceğim, Avrupa’daki güvenlik durumundan derin endişe duyuyorum. Savaşta değiliz fakat barışta da değiliz. İyi haber, halkımızı ve yaşam tarzımızı halihazırda ve uzun vadede korumak için ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Tek yapmamız gereken şey, savunmaya daha fazla yatırım yapmak ve daha fazla kapasite üretmek. Bunun için bekleyemeyiz. Toplumlarımızın ve kritik altyapımızın dayanıklılığını artırmamız gerekiyor. Ayrıca savaşın seyrini değiştirmek ve ileride yaşanabilecek Rus saldırganlığını caydırmak için Ukrayna’ya olan desteğimizi sürdürmemiz ve artırmamız gerekiyor.

Kaynak: İhlas Haber Ajansı (İHA)