Arabayla yolculuk yapmak keyifli görünse de birtakım zorlukları var. Özellikle şehirlerarası yolculuklarda yemek molasıydı, tuvalet ihtiyacıydı, ‘’şurada bir çay içelim’’ler derken beş saatlik yol olur sana 7. Zaten uzun yolculuğun keyfi de bu değil mi? İlk kez uzun bir karayolu yolculuğu yapacak olabilirsin. Sana, olası yol krizleriyle baş edebileceğin bir rehber olmaya geldim.
Özellikle bayramlarda, seyranlarda pek bir özenli çıkmak lazım yola. Biz de her yaz maaile yola düşeriz İstanbul’dan Trabzon'a. Hal böyle olunca 12-13 saatlik yolculuğu da keyifli hale getirmek lazım tabii. Yıllardır gide gele uzun kara yolculuğu konusunda oldukça bilinçlendim. Bakalım yol boyunca bizi neler bekliyor…
ARACIN TEKNİK KONTROLÜNÜ YAPMADAN YOLA ÇIKMA
Yolculuğuna Türkiye’nin neresinden başlarsan başla; uzun yolda yanından ayırmaman gereken iki şey var: Dolu bir benzin deposu ve iyi bir yol arkadaşı. Benzini fulledin; motorunu kontrol et, hazırsan yola çıkalım. Araç uzun süre çalışacağından motoru her zamankinden daha fazla performans gösterecek. Gerekirse yağını değiştirmelisin. Süspansiyon, rotil, direksiyon aksamı, arka tekerleklerin bağlı bulunduğu aksamları gözden geçirin. Motorun kayış aksamı, akü, Hortum bağları ve yakıt-yağ kaçakları gibi kontrolleri mutlaka yapın, ışık donanımının çalışıp çalışmadığı mutlaka kontrol edin.
YOLDA LASTİK PATLARSA...
Karda kışta yola çıktığın da oluyordur. O arabanın yolda kalması kadar meşakkatli bir iş yok. Tam anlamıyla eziyet. Bu yüzden arabanın teknik olarak yola çıkmaya hazır olduğuna emin ol. Kar lastiği taktırabilirsin; zincirin mutlaka yanında olsun. Hemen yaşadığım bir krizden örnek vereyim sana: ''Hava kara kış, bagajda yükler, yerler kaygan gidiyoruz... Arka sağ lastiğin patladığını anlayınca durduk. Dışarıda bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyor. Akla gelen ilk çözüm varsa yedek lastik tabii. Bizi en yakın sanayi bölgesine götürecek bir önlem almamız şansımızaydı. Hızı 70'i geçmeyecek şekilde lastiği köpükleyip yola devam ettik. Sanayide tekeri değiştirip tekrar yola koyulduk.''
Eğer acemiysen olası bir durumda yardım çağırmanda fayda var. Aracın teknik bakımlarının yanı sıra yasal yükümlülükleri konusunda bir sorun çıkmamasına dikkat et ve sigortanı yaptırdığından emin ol. Kesinlikle trafik işaret ve işaretlerini çok iyi takip edin. Özellikle viraj işaretlerini dikkate alıp viraj öncesi hızınızı iyi ayarlayın. Emniyet kemerini hiç söylemiyorum bile...
EMNİYET ŞERİDİNE GİRME, RADARDAN KAÇIŞ YOK
Sen ne kadar erken çıkarsan çık, işler senin hesapladığın gibi gitmeyebilir. Yolda meydana gelen bir kaza, yağış, kontrol gibi etkenler hızını yavaşlatacak. Bazen hiç tahmin etmediğin kadar trafiğe takılacaksın. Bu esnada yolculuğu daha keyifli hale getirecek bir şeyler düşünmelisin. Müzik dinler, bir kahve molası verirsin. Emniyet şeridine girip beklenmedik bir ceza ödemek yerine hız yapma ve radarların senin üzerinde olduğunu unutma.
2 SAATTE BİR MOLA VERİN
Hem bedenen hem zihnen dinlenmek için 2 saatte bir mola vermeye özen göster; daha sağlıklı ve temiz bir yolculuk olur. Sürekli "kaç kilometre oldu" diyerek gostergeyi kontrol etmeyin bu sizi olumsuz şekilde motive edebilir. Gözlerinde bir ağırlık hissediyorsan kesinlikle durmalısın; 1 saatlik uyku size en az 3 saat kazandıracak. Uzun yolda, yanında iyi araba kullanan birinin olmasının gereğini o anlarda anlıyor insan. Uykunu açmak için camı açık tut, müziğin sesini aç ve yanındakilere seni konuşturmasını söyle.
RAHAT GİYİNİN, AÇ KALMAYIN
10-12 saat, belki daha fazla sürecek bir yolculuğa çıkıyorsun. Seni kesecek dar kıyafetlerden uzak dur. Mümkünse eşofman ve spor ayakkabısı giy. Yanına enerji içeceği ya da aparatif atıştırmalıklar almanda fayda var. Şimdi karayolunda karşına çıkacak işletme, restoran vb dinlenme ve mola tesislerine bakalım.
Sabahın ilk ışıklarıyla yola koyulmanın en güzel kısmı yol üstünde yapılan kahvaltı olsa gerek. Genelde yol üzerinde ara ara ahşap bir köy evinde yöresel kahvaltı, gözleme yenir. Birçok restoran sabahın erken saatlerinden, öğle vakitlerine kadar açık büfe kahvaltı servis ediyor. Daha pratik bir kahvaltı ise kuşkusuz otobanda gezen simitçiler. Yanında bir de yolluk taze peynirin varsa tadından yenmez.
KAHVE İÇ, UYKUNU AÇAR
Herhangi bir tuvalet ihtiyacında sana en yakın benzinliği internetten kolayca bulabilirsin. Gün aydıktan sonra yollar daha da kalabalıklaşacaktır; ana şehir merkezlerini oyalanmadan geçip, otoban kenarındaki kafelerden birinde bir kahve molası verelim. Son yıllarda ana otoyollar üzerine ‘al-götür’ tarzında birçok şube açıldı. Kahveni, çayını alıp yola devam ediyorsun. Kahve veya enerji içeceği içmeyi ihmal etmemelisin; uykunun gelmesini engelleyecektir.
YOL KENARINDAKİ MANAVLARDAN TAZE MEYVE ALALIM
Şimdi sen araba kullanıyorsun iyi hoş da; yanındakinin karnı kazınmadan durmuyor. Yolculuk da acıktırır bilirsin. Sürekli bir yeme- içme hali kaçınılmaz. Belli güzergâhlardan geçerken o yörenin meşhur bir ürününü almak adettendir. İzmit’i geçerken pişmaniyesini, Çorum’u geçerken leblebisini, Amasya’dan elmasını alacaksın bir kere. Yolda yiye, içe gideceksin. Yol kenarına kurulu manavların samimiyeti de pek hoştur.
DİNLENME TESİSİNDE YEMEK MOLASI
Saatler ilerliyor; yolculuğu yarıladık ama akşam yemeği için de bir yandan mekân kesiyor gözümüz. İşte bu noktada cankurtaran Berceste Dinlenme Tesisleri devreye giriyor. Ankara - İstanbul otobanında hemen Bolu dağının çıkışında var bir tane. Her türlü doğal, yöresel ürünü satar Berceste. Hem oturur karnını ev yemekleriyle doyurur, hem de doğal ürünlerinden satın alırsın. Zaten birçok yoldaşını da bu dinlenme tesisinde bulacaksın. ‘’Kardeş sizin yolculuk nereye’’ gibi muhabbetlerle sık sık karşılaşacaksın.
Tüm bunların yanında yastık, battaniye, su, ıslak mendil, bozuk para gibi kurtarıcı eşyaları da yanında bulurdurmaya özen göster. Şimdiden iyi tatiller diliyorum.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış