Akşam soframıza biraz ‘Kayseri’ sipariş edelim dedik: Kültürel ziyaretin yanı sıra, görkemli Erciyes Dağı ve bol tereyağlı yemekleriyle tadı hâlâ damağımda. Mantısının sunumu bile bize bu kültürün inceliklerini hatırlatmaya yeter bence.
Havasından mı suyundan mıdır bilinmez; yavaş bir şehir Kayseri. Ne bir gençlik merkezi ne de bir aşk şehri ama tanışmaya başladığında sevdirir kendini. Özellikle de yemekleri...
O zaman bu şehirden; Erciyes Dağı'nda kayak yapmadan, Erdemli ve Soğanlı Vadisindeki kaya kiliselerini görmeden, Kapuzbaşı Şelalelerinde piknik yapmadan, Kayseri Kalesi'ni gezmeden, Pastırma ve Sucuğundan yemeden, Yahyalı halısından almadan dönmek yok.
'DOYDUM' DEMEK YOK BU ŞEHİRDE
Soğanlı kebabı, sucuk içi, humuslu tereyağlı pastırması, Nevzine'si, soğuk yoğurt çorbası, mantısı ve daha birçok yerel yemeği ile midelerde taht kurmuş bir bu şehirde yemekten gezmeye fırsat kalmıyor desek yeridir. ‘Doydum’ lafına pek itibar edilmiyor anlayacağın: ‘’Az daha vereyim abime’’ ısrarlarına hazır ol.
‘’Nassın ortağım’’ diye başlayan muhabbet demli bir çay sofrasında bitiyor. Esnafın duraklarından sonra yolumuz tarihi geziye düşüyor ve başlıyoruz.
NEVŞEHİR'İN SIRTINDA, İPEK YOLU'NDA NERELERİ GEZELİM?
Kayseri’nin bir Türk ve Müslüman şehri olarak tarih sahnesine çıkışı 1085’lere denk geliyor. Ee böyle bir kentin kültürü de, geleni gideni de çok oluyor haliyle.
Kızılırmak’ın güneyinde bulunan bu bölge, tuz gölünden Fırat nehrine kadar uzanır. İpek Yolu buradan geçer. Akkışla, Bünyan, Develi, Hacılar, İncesu, Kocasinan, Melikgazi, Pınarbaşı, Sarıoğlan, Sarız, Tomarza, Yahyalı, Talas, Özvatan, Felahiye ve Yeşilhisar olmak üzere 16 ilçeden oluşan bu kentin insanı çok ama pek 'nazı' yoktur. Kayseri, klasik çağlarda Kapadokya adı verilen bölgede bulunuyor; coğrafi konum olarak Nevşehir ikinci bir rota bile olabilir.
KAYSERİ KALESİ
Tarihi boyunca birçok medeniyet için önemli olan bu kale; Bizanslılar, Danişmentliler, Selçuklular, Dulkadiroğulları, Karamanoğulları ve Osmanlılar tarafından onarılmış. Dik merdivenleri çıkarken nefes nefese kalır insan. Surlara ulaşınca ise birden gider yorgunluk. Şehir manzarası bir yanda, Erciyes bir yandadır. Dış kale, iç kale olarak iki bölümden oluşan mimari ilk durağımız. Kendisi şuan bakımda. Uzaktan ziyaret edebilirsin.
CUMHURİYET MEYDANI'NDA: SAAT KULESİ
Şehri keşfetmeye başlamak için iyi bir başlangıç noktası kuşkusuz Cumhuriyet Meydanı. Saat Kulesi, Cumhuriyet Meydanı’nda yer alan, kesme taştan inşa edilmiş 10 m yüksekliğinde bir kule. Cumhuriyet Meydanı’nın ortasında bulunan Saat Kulesi ve ona bitişik olan Muvakkithane Kayseri Mutasarrıfı Haydar Bey döneminde 1906 yılında yaptırılmış. Üzeri de piramidal çinko külah ile örtülü. Şehre bir güzellik kattığı kesin.
HUNAT HATUN CAMİİ VE KÜLLİYESİ
I. Alaeddin Keykubat’ın eşi ve II. Gıyaseddin Keyhüsrev’in annesi Mahperi Hatun tarafından inşa ettirilen Hunat Hatun Külliyesi, cami, kümbet, hamam ve medrese gibi bölümlere sahip. 1238’de yapılan külliye, taş oymaları ve heybetli görünümü ile Selçuklu mimarisinin en iyi örneklerinden.
KURŞUNLU CAMİİ VE KAPALI ÇARŞI
Kurşunlu Camii, Kayserili deha Mimar Sinan tarafından kentte inşa edilen iki camiden biri. Tek bir kubbe ve minaresi var. Yakınlarında bulunan Kapalı Çarşı’ya da uğra derim. Kayseri demek ticaret demek. Osmanlı zamanından kalan çarşı İstanbul Kapalıçarşıdan sonra Türkiye’nin en büyük ikinci kapalı çarşısı konumunda.
KÜLAH GİBİ MİMARİ: ALACA KÜMBET
Şehrin simgelerinden biri olan Alaca Kümbet yol üzerinde gözünüze mutlaka çarpacak. Kümbetin üzerinde piramit şeklinde bir külah var. Hunat Medresesinin 300 metre kadar ilerisinde yolun ortasında yer alıyor. Kitabesindeki bilgiye göre 1280’de Emir Cemaleddin bin Muhammed tarafından kesme taştan yaptırılmış.
MİMAR SİNAN EVİ
Kayseri’nin Ağırnas kasabasında doğan ve 22 yaşına kadar burada yaşayan Mimar Sinan’ın doğup büyüdüğü ev, günümüzde müzeye dönüştürülerek ziyarete açılmış. "Ağırnas olmasaydı ben de olmayacaktım, köyüm beni yetiştirdi" sözüyle memleketine düşkünlüğünü dile getirmiş usta.
Mimar Sinan Parkı içinde yer alan ve Anadolu’nun ilk Türk tıp merkezlerinden Gevher Nesibe Hatun Medresesi ve Şifahanesi de bir başka gezi rotası olsun.
KAYSERİ'NİN NİAGARA'SI
Yahyalı ilçesine bağlı Kapuzbaşı köyü sınırları içerisinde yer alan Kapuzbaşı Şelalesi doğa sever ve piknikçilerin bir numaralı durağı. Yazın bunaltan sıcağında yerli ve yabancı turistler için adeta doğal klima görevi görüyor. Kışınsa keyifli bir turistik rota hedefinde. Aladağ'ın zirvesindeki kar ve buzullardan beslenen Kapuzbaşı Şelalesi, rakımı 76 metreyi bulan devasa bir görsel şölen.
FLAMİNGO MEMLEKETİ: SULTAN SAZLIĞI
Develi, Yahyalı ve Yeşilhisar ilçelerinin oluşturduğu üçgen içerisinde bulunan Sultan Sazlığı, Türkiye’nin en önemli kuş cennetlerinden birisi. Aynı zamanda Afrika ile Avrupa arasındaki iki ana kuş göçü yolunun kesişim noktası.
Kapuzbaşı Şelalesine giderken rotanız üzerinde olduğu için ikisini beraber de yapabilirsiniz. 1971 yılında Tarım, Orman ve Köy İşleri Başkanlığı’nca koruma altına alınan Sultan Sazlığı, 251 çeşit kuş ve Türkiye’de az sayıda bulunan bin adet flamingonun evi. 600 bin ördek dışında Karabatak, Kara Sumru, Turna, Balıkçıl, Dikkuyruk ve daha birçok kuş var burada.
NE GÜZELSİN ŞAHRUH KÖPRÜSÜ
Uzunluğu 144,5 metre olan köprüyle ilgili bir rivayette var; anlatayım: Uzun yıllar insanların Kızılırmak’ın üzerinden geçmek için kullandığı köprü, bir gün düğün alayı yapıldığı sırada çökmüş. O sırada üzerinde 300 atlı ve 500 insan varmış. Kızılırmak’a düşen onca insanın kimisi sulara kapılıp yok olmuş, kimisi kurtulmayı başarmış. Manevi olduğu kadar kültürel de bir değeri var köprünün.
TÜRKİYE'NİN ŞARKÜTERİ BAŞKENTİ
İç Anadolu Bölgesi‘nin en büyük ikinci şehri olan Kayseri’de en güzel yöresel lezzetlerini tadabileceğin Kaşık-La, Elmacıoğlu, Kayseri Sofrası, Sultan Sofrası, Çemen’s Mutfak, Hacı Steak House, Dikbaşer Kelle Paça, Yıldırım Pide Salonu ve Bereket Develi Cıvıklısı'nı öneririm.
KAYAK MEVSİMİ DE GELDİ: ERCİYES DAĞI
Kapadokya vadilerine tepeden bakan, tepesi her daim karlı, her daim dumanlı Erciyes Dağı aynı zamanda Kayseri’nin de simgesi. Volkanik dağdaki ilk patlamalar bundan tam 30 milyon yıl önce başlamış. 1100 km2 alan kaplayan ve yüksekliği 3916 metre olan Erciyes Dağı, Orta Anadolu’nun en yüksek, ülkemizin ise en yüksek beşinci dağı. Kapadokya’yı gözleyen zirvesiyle dağcı ve kayakçıların da bir numarası.
TREKKİNG DE VAR, KAMPÇILIK DA
Pisti ve yüksekliği amatörler için biraz fazla. Kayak pistinin yakınlarında saatte 1250 kişi taşıma kapasiteli ve 3000 metre uzunluğunda bir telesiyej bulunuyor. Sadece kayak değil, bu eteklerde bisiklet, tırmanış, kampçılık gibi etkinlikler de yapılıyor. Erciyes gezisi dönüşü yol üstünde halı, kilim, peynir, tereyağı, bal, kuru baklagiller satın alabileceğiniz 4-5 dükkân bulunmakta. Erciyes Dağı’nın kayak sezonu 1 Kasım itibariyle başlayıp 1 Mayıs tarihine kadar sürüyor. Dağ severlere duyurulur.
ESKİ TALAS
Tarih kokan sokakları, taş binaları, eski evleri, cami ve kilisesiyle görülesi bir yer. Erciyes Dağı’nın eteklerindeki Talas, yazın insanların bağlara,villalara göçmesiyle bir anda tıklım tıklım dolar. “Aşağı Talas” ve “Yukarı Talas” olarak iki ayrı bölümden oluşuyor. Zamanında, Yukarı Talas’ta ağırlıklı olarak Gayri Müslimler, Aşağı Talas’ta ise Müslümanlar yaşamış. Buranın tarihi dokusu bir başka; Ermenilerden kalma çok güzel eski taş işlemeli binalar var.
BONUS: SOĞANLI VADİSİ
Kayseri'nin turizm bölgelerinden biri olan Soğanlı Vadisi şehre gelen turistlerin ilgi odağı. Soğanlı; Göreme ve Ihlara’yla birlikte Kapadokya’nın en önemli üç vadisinden biri. Soğanlı kaya kiliseleri kadar köylü kadınların ürettikleri bez bebekleriyle de ünlü. Soğanlı Vadisi’nde elliden fazla kaya kilisesiyle binlerce kaya oyuğu var. Çok farklı bir coğrafya.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış