Ümit Yenişehirli yazdı: CHP’nin 19 yıl sürdürdüğü yöntem; rekabetsiz seçim
Yusuf Balıkçı

Cumhuriyet Halk Partisi’nin, eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tek aday olarak girdiği Cumhurbaşkanlığı aday adaylığının ön “seçim”i dün yapıldı.

Parti, adayın “14 milyon 850 bin” oy aldığını açıkladı. Yapılmasına daha üç ya da iki yıl olduğu öngörülen Cumhurbaşkanlığı seçimi için palas pandıras sandık kurulması, alındığı iddia edilen oyun hangi ara o kadar çabuk sayıldığı, YSK’dan temin edilen 5 bin civarındaki sandığa onca oyun nasıl sığdığı, muhtelif suçlamalardan dolayı tutuklu olan adayın durumunun ne olacağı gibi hususlar dünkü organizasyonun tuhaf taraflarındandı.

CHP söz konusu olunca garip kaçmayan taraf ise rekabetsiz, alternatifsiz “seçim” yönteminin bu partinin politik gen haritasında yer alıyor olması. Zira CHP, kuruluşundan itibaren tam 19 yıl boyunca, defalarca, sadece tek bir partinin katıldığı “seçim” yapıp, iktidar olmuştu!

MECLİS’TEKİ ÇOK SESLİLİK CHP’NİN KİMYASINI BOZDU

İstanbul’un işgalinin üçüncü gününde, 23 Nisan 1920’de toplanan Büyük Millet Meclisi, üç yıl görev yapmıştı. Meclis Genel Kurulu, 15 Nisan 1923 tarihinde Seçim Kanununda bazı değişiklikleri kapsayan yasayı kabul ettikten sonra 16 Nisan 1923 tarihinde son toplantısını gerçekleştirmişti.

1923 seçimleri, I. BMM döneminde kabul edilen yeni seçim kanununa göre yapılmıştı. Seçimlere, ileride adı Cumhuriyet Halk Fırkası (Partisi) olacak Birinci Grup ile muhalefeti temsil eden İkinci Grup katılmıştı. Seçimi Birinci Grubun adayları kazanmış, yeni TBMM il kez 11 Ağustos 1923 tarihinde toplanmıştı. Lozan Barış Anlaşmasını onaylayan, Cumhuriyeti ilan eden, Halifeliği lağveden, 1924 Anayasasını kaldıran meclis bu meclisti. Bu süreçte her şeye rağmen Meclis’e gelebilen İkinci Grup ise pek çok konuda Birinci Gruba (CHP) muhalefet etmişti. 1923 Meclisi, 11 Ağustos 1923 - 26 Haziran 1927 tarihleri arasında görev yapmıştı.

TCF, “DİNE SAYGILIYIZ” DEYİNCE…

Arada, “muhalefet varmış gibi” görüntüsü vermek için bir deneme yapılıp, 17 Kasım 1924’te Genel Başkanlığını Kazım Karabekir’in yürüttüğü Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nın kuruluşuna izin verilmişti. Ancak, parti programına, “Fırkamız itikad-ı diniyeye ve fıkriyeye hürmetkârdır” (Partimiz dini düşünce ve inançlara saygılıdır) maddesinin yazılması gerekçe gösterilerek bir süreç başlatılmış, sürecin sonunda da (5 Haziran 1925) TCF kapatılmıştı.

SADECE BİR PARTİNİN KATILDIĞI SEÇİMLER BAŞLIYOR

Lozan’ın kabulü, Hilafet’in kaldırılması gibi konularda her şeye rağmen yaşanan muhalif çıkışlar, bir sonraki seçimlerde izlenecek yöntem için CHP’ye ders olmuştu. Yönetim, bir daha muhalefet gibi tatsız sürprizlerle karşılaşmamak için önlem alacaktı. Böylece 1927, 1931, 1935, 1939 ve 1943 seçimleri bu anlayış ve bu anlayışa uygun mevzuatla yapılmıştı. Sonuçta; 1927’den 1946’ya kadar seçimlerin tek katılanı CHP, dolayısıyla “seçim zaferi” elde eden de yine CHP olmuştu!

316 MİLLETVEKİLİNİN 316’SINI DA KAZANDI!

Meclis’teki İkinci Grubun tasfiyesini sağlayacak yeni seçim kanunuyla yapılan ilk seçim olan 1927 seçimlerine tek başına katılan CHP, 316 milletvekilinin – doğal olarak - 316’sını da kazanmıştı. Seçmen, bu seçimlere yönelik memnuniyetsizliğini yüzde 23’lere kadar düşürdüğü katılımla göstermişti.

“CHP’Lİ AMA DEĞİL” SAYILAN “BAĞIMSIZ” ADAYLAR

Tek parti yönetimi, 1931 seçimlerinde ise farklı bir yöntem daha denemişti. Buna göre, parti 22 şehirde 30 milletvekilliği için aday göstermeyecek, boş kalan bu seçim çevrelerine ise “bağımsız” adaylar yazılacaktı.

Başlangıçta çok sayıda müracaat olmasına rağmen, adaylarla ilgili son kararı ya CHP İl Başkanı da olan valilerin ya da bizzat Ankara’da CHP Hükümeti’nin belirliyor olması nedeniyle birçok kişi şartlara haiz olduğu halde aday gösterilmemişti. Karmaşık, her tarafa çekilebilecek ifadelerle dolu seçim kanunu ile bürokratik bariyerler aday adaylarını yıldırmıştı. Zaten 30 olan kontenjan, seçim günü 20’e indirilmiş, seçilen iki vekilin vekilliği kabul edilmemiş, 8 milletvekili de kısa süre sonra CHP’ye transfer olmuştu.

Bu arada, “güdümlü muhalefet” yöntemi 1930 yılında bir kez daha denenmişti. Ali Fethi Okyar’a 12 Ağustos 1930’da kurdurulan Serbest Cumhuriyet Fırkası da tıpkı bir önceki alternatif parti gibi kısa ömürlü olmuştu. SCF, kuruluşundan sadece üç ay sonra kendini feshetmek zorunda kalmıştı.

GİTMEDİĞİ ŞEHİRDEN SEÇİLENLER, SEÇİLDİĞİ ŞEHRE GİTMEYENLER

Takip eden yıllarda da CHP yönetimi, bu garip yöntemi sayıyı azaltarak da olsa sürdürmüştü. Birkaç seçim boyunca dört kontenjan gayrimüslimlere ayrılmış, yeni seçme ve seçilme hakkı kazanan kadınlardan bazıları da yine bu yöntemle milletvekili seçilmişti.

CHP’nin 1927 yılından 1946 seçimlerine kadar uyguladığı “muhalefetsiz seçimler”; iktidara yakın isimlerin, bazen daha önce hiç gitmediği şehirden aday gösterilmeleri ya da milletvekili olduğu şehre hayatında bir ya da birkaç defa uğramaları gibi tuhaflıklara da sahne olmuştu.

1946 SEÇİMLERİYLE “ATANAN MİLLETVEKİLİ” UYGULAMASI SON BULDU

Yıllar içerisinde milletin memnuniyetsizliğini daha fazla göğüsleyemeyen CHP, nihayet 1946 yılında yapılan seçimlerde “atanan milletvekili” uygulamasına son vererek, çok partili hayata geçişi başlatmıştı. Ancak 1946 seçimlerinin de defolu tarafı vardı. Hükümet, bu seçimlerde “açık oy, gizli tasnif” yöntemiyle pek çok şehirde aslında kazanamayan adayını milletvekili olarak TBMM’ye taşımıştı. 1946 seçimlerinde Cumhuriyet Halk Partisi 390, Demokrat Parti 65, bağımsızlar ise 7 milletvekilliği kazanmıştı.

- Kenan Olgun, “Türkiye’de Cumhuriyetin İlanından 1950’ye Genel Seçim Uygulamaları”, Atatürk Araştırmaları Dergisi, Mart 2011

- Dr. Derya Baltacı, “Tek Parti Dönemi’nde Bağımsız Milletvekilliği Uygulaması”, Topkapı Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, S 1, 2024