“Marmara’nın müsilajla imtihanı”nın hatırlattıkları
Independenta kâbusu hiç unutulur mu?
Vakanüvis
Akdeniz, Ege ama en çok da Marmara Denizi, deniz salyasıyla boğuşuyor. Daha bir ay önce uzmanlar dışında kimsenin bilmediği “müsilaj” kelimesi, artık hepimizin dilinde. Bu deniz felaketinden bir an önce kurtulmak istiyoruz.
Tabiî müsilaj, ilk etapta en fazla “estetik - kozmetik” açıdan verdiği rahatsızlıkla dikkat çekiyor. Deniz salyasının insan ve çevre sağlığına yönelik zararları şimdilik tam kestirilemiyor. Marmara’nın, özellikle de İstanbul Boğazı’nın geçmişinde ise 42 yıl öncesinden öyle bir facia var ki, ortaya çıkan can kayıpları ve yol açtığı çevre felaketi ile unutulur gibi değil. Şimdilik şu kadarını söyleyelim: Haydarpaşa açıklarında meydana gelen Independenta kazası, hâlâ dünyanın en büyük 10 deniz kazası arasında yer alıyor.
TANKER DAHA DENİZE İNDİRİLİRKEN “UĞURSUZLUĞUN” BAŞLADIĞINA İNANILMIŞTI
Romanya’nın inşa ettiği 150 bin DWT’lik Independenta tankeri, 1970’lerde dünyanın sayılı büyük gemilerinden birisiydi. Tanker, 283 metre boyunda, 46 metre genişliğindeydi, fribordu da 22 metreyi buluyordu. İlginçtir, 27 Mayıs 1977’deki isim verme töreninde, yani geminin daha ilk gününde bir “uğursuzluk” söylencesi kulaktan kulağa yayılmıştı. Romanya Cumhurbaşkanı Nikolay Çavuşesku’nun eşi Elena Çavuşesku, geminin bordasına şampanya şişesi vurmuş ancak şişe kırılmamıştı.
Bu durumun “uğursuzluk getireceği” davetliler arasında konuşulmuştu. Bu arada, gemiyi suya indirme töreninden 12 yıl sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği yıkılıp komünizm tarihe karışacak, uydu devletlerde de birer birer yönetim değişecekti. Romanya’da da bu değişim gerçekleşmiş ama kanlı olmuştu. Yönetimi bırakmamakta direnen Cumhurbaşkanı Nikolay Çavuşesku ve eşi, 25 Aralık 1989 tarihinde sarayı basan işgalcilerce bir duvarın dininde vurularak öldürülmüşlerdi.
KAPTANLARIN “SEN GEÇ - HAYIR SEN GEÇ” TARTIŞMASI KAZAYA DAVETİYE ÇIKARDI
Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Deniz Hukuku Ana Bilim Dalı’ndan Yrd. Doç. Dr. İsmail Demir’in “Independenta Deniz Kazası ve Sonuçları” başlıklı ders notlarındaki bilgilere göre, 1979’un Kasım ayında İstanbul Boğazı’nda yaşanan tanker kazası, o dönemin en büyük çevre olaylarından biri, hatta birincisiydi. Öyle ki; Alaska açıklarında 1989 yılında meydana gelen ve yol açtığı sonuçlardan dolayı uluslararası deniz taşımacılığı kurallarının yeniden düzenlenmesine sebep olan Exxon Valdez kazasında 35 bin ton petrol denize dökülmüşken, Haydarpaşa açıklarındaki kazada tam 64 bin ton petrol Marmara’ya karışmıştı.
Kaza, 14 Kasım’ı 15 Kasım’a bağlayan gece sabaha karşı 05.30 sularında meydana gelmişti. Independenta tankeri, Libya’dan aldığı 96 bin tonluk ham petrolü Köstence Limanı’na götürmek üzere yol alıyordu. Rumen tankeri, Karadeniz yönünden gelen Yunan kosteri Evriali’yle Haydarpaşa mendireği açıklarında karşılaşmıştı. Independenta rotasını takip ederken, Marmara’yı bilmeyen Evriali gemisi ise rota belirlemeksizin seyretmekteydi. Marmara’ya açılacağı noktada tam yolla hareket eden Evriali gemisi, Haydarpaşa’ya doğru dümen kırdığında Independenta’yla karşılaşmıştı. Evriali gemisi kaptanı, “iki düdük” çalarak tankerin sancağından geçmesini istemiş ancak ağır seyreden Independenta’nın kaptanı, “tek düdük” çalarak muhatabına “Hayır, sen benim iskelemden geç” işareti vermişti. Buna rağmen Yunan gemisi isteğinde ısrar etmiş, bu esnada gemilerin hareketi devam ettiği için geminin iskele baş omuzluğu tankerin iskele ortasına bindirmişti. Çarpışmanın şiddetiyle metallerden çıkan kıvılcımlar ham petrolü tutuşturmuş, ardından patlama meydana gelmiş ve tanker Independenta karaya oturmuştu. Evriali gemisi ise tornistanla kurtulmuşsa da üzerine bulaşan petrol artıkları ve kendi boyasının tutuşması nedeniyle yangınla karşı karşıya kalmıştı.
Kaza o kadar büyüktü ki, çarpışma ve patlama sesleri, İstanbul’un denize kıyısı olmayan semtlerinden duyulmuştu. Özellikle Kabataş ve Kadıköy’de denize bakan cephelere sahip olan binaların camları kırılmıştı. Ortya çıkan alevlerin sıcaklığı, Kadıköy Altıyol gibi denizden uzaktaki semtlerde bile hissedilmişti. Türkiye’nin siyasî istikrarsızlıklar yaşadığı, günde 5-10 kişinin çatışmalarda hayatını kaybettiği, 12 Eylül askeri darbesine koşar adım gittiği o günlerde meydana gelen bu olay da “anarşi” zannedilmiş, olayın gerçek nedeni anlaşılıncaya kadar geçen ilk saatlerde “dış güçlerin büyük bir patlama yaptığı” halk arasında konuşulmuştu.
CESETLER GÜNLER SONRA KARAYA VURDU
Independenta tankeri ile Evriali kosterinin karıştığı kazada, tankerin 43 mürettebatının tamamı hayatını kaybetmişti. Rumen denizciler yanma, ezilme ve boğulma nedeniyle ölmüştü. Patlamanın şiddetinden dolayı bazı denizciler kaza mahallinden yüzlerce metre ileriye fırlamıştı. İlerleyen günlerde kimi yanmış cesetler, İstanbul’un değişik deniz semtlerinde karaya vurmuştu.
İSTANBUL SEMALARI UZUN SÜRE SİYAH, SONRA GRİ KALMIŞTI
Tankerin depolarında bulunan 96 bin tonluk ham petrolün çok az kısmı enkazdaki tanklarda kalmış, geri kalanı ise kazadaki yangınla tutuşarak denizi “yanan deniz” hallne getirmişti. Bu ham petrol yanmaları günlerce devam etmiş, İstanbul semaları siyah dumanla kaplanmış, bir süre sonra bu siyahlık yerini gri bir renge bırakmıştı. Yangın sırasında havadaki zararlı partikül miktarı 1000 mg/m3’e ulaşmıştı. Bu miktar, insan sağlığı için izin verilen sınırın dört katını aşıyordu. Aynı günlerde Kemal Sunal’ın çekimi devam eden “Korkusuz Korkak” isimli filminin bir sahnesinde de Independenta’dan çıkan dumanlar kadraja girmişti.
Yaklaşık genişliği 6 kilometre kareyi bulan bölgedeki tutuşmayan ham petrol ise denizi simsiyah ve yapışkan bir örtü halinde kaplamıştı. Petrol tabakasının kalınlığı yaklaşık 46 gr/m2’ydi. Independenta olayında felaket felaketi kovalamıştı. Enkazın değişik yerleri kısmen yanarken, 6 Aralık gecesi saat 10.40’ta tankerde yeni bir patlama daha gerçekleşmiş, kalan petrolün bir bölümü de bu şekilde denize karışmıştı.
MARMARA DENİZİ'NDEKİ PLANKTONLARIN YÜZDE 96’SI YOK OLDU
Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve özel bir şirketin iş birliğinde hem enkazın kaldırılması hem de denizde meydana gelen kirliliğin giderilmesi için çalışmalar yürütülse de fazla başarılı olunmamıştı. Aylar boyunca Üsküdar, Harem, Haydarpaşa, Kadıköy, Moda, Adalar (İmralı ve Marmara) kıyıları ile Kız Kulesi çevresi siyah ham petrol kalıntıları içerisinde kalmıştı. Bir denizin mikrobiyolojik zenginliğini sağlayan planktonlarla (mikro biyolojik varlıklar) ilgili veriler, felaketin bir başka boyutunu ortaya koyuyordu.
Buna göre, Marmara’nın o bölgesi ve Boğaz’daki planktonun yüzde 96’sının öldüğü tahmin edilmişti. Yine İstanbullular, 1979 ve takip eden birkaç yılda Marmara ve Boğaz’da yeterli balık kalmadığı için başka bölgelerden gelen balıkları tüketmek zorunda kalmışlardı. Bu arada gemi enkazı ancak 1989 yılında tamamen temizlenmiş ve kalıntı Tuzla’da bir tesaneye çekilmişti.
YUNAN KAPTAN 20 AY HAPİS VE 820 DOLARLA KURTULDU
Dünya denizcilik tarihindeki en büyük 10 büyük deniz kazasından biri olan Independenta kazası, ne meydana geldiği yıllarda ne de ilerleyen zamanlarda gerekli ilgiyle ele alınmadı. Öncelikle gemi kaptanı, şirketi ve Yunanistan, böyle bir felakatle asla mütenasip olmayan bir müeyyide eksikliğiyle cezalandırılmak bir yana adeta ödüllendirildi. Evriali gemisinin kaptanı Alekos Adamopoulos ve 7 mürettebat hakkında “dikkatsizlik, ihmal, uluslararası seyir kurallarına uymama, İstanbul’un güvenliğini tehlikeye atma” gibi suçlar nedeniyle dava açıldı, tutuklamalar gerçekleştirildi ancak sağlıklı bir yargılama süreci gerçekleşmedi.
Kaptan, 20 yıl hapis cezasına çartırıldıysa da tutukluluk süresi ve “iyi hali” dikkate alınarak hapis cezası 850 dolar para cezasına çevrilerek serbest bırakıldı. Zaman içerisinde hem hasar gören binalar için hem de yol açılan çevre felaketi gerekçesiyle kaptan, gemi şirketi ve Yunanistan resmî rakamları nezdinde 30 bin civarında dava açma girişiminde bulunulduysa da bir sonuç alınmadı. Bu arada İSKİ, 2002 yılında bölgede yaptığı bir inşaat çalışmasında Independeta’dan kalmış 160 tonluk bir kütle daha bulmuştu.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış