ABD, Osmanlı'ya “haraç” vermekten bunalınca “antlaşma imzalayalım” demişti
“Stratejik Ortaklık” 191 yaşında
Vakanüvis
Bugün 7 Mayıs. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile Osmanlı İmparatorluğu arasında imzalanan ilk antlaşma olan ticaret antlaşmasının 191’inci yıl dönümü. “Osmanlı - ABD Ticaret Antlaşması”, gerek müzakereye giden süreç gerekse anlaşma hükümleri açısından ilginç detaylara sahip.
ABD GEMİLERİ, HARAÇ VERMEDEN AKDENİZ’DE DOLAŞAMIYORDU
Türk- Amerikan ilişkileri, Osmanlı Devleti’ne bağlı Kuzey Afrika Beylikleri, diğer adıyla Garp Ocakları ile başlamıştı. Padişaha bağlı olan bu Ocaklar, Osmanlı İmparatorluğu adına Atlas Okyanusu ile Akdeniz’de seyreden gemilerden “haraç” alıyorlardı. Bu ödemeler, Akdeniz, Orta Doğu ve Afrika kıyılarında ticaret yapmak isteyen ABD gemilerini ciddi anlamda zorluyordu. Osmanlı İmparatorluğu zaman içerisinde pekçok gaile ile boğuşmaya başladığında ise Garp Ocakları Beylikleri, gemilerden vergi alma işini gerçek manada “haraca bağlamışlardı”. İş artık, vergi ya da haraç toplamaktan çıkmış, ABD gemilerine saldırırak ganimet toplamaya dönüşmüştü. Padişah, zaman zaman bu beyleri korsanlık yapmamaları konusunda ikaz ediyordu.
Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi’nin Ocak 2017 tarihli sayısında, Doktora Öğrencisi Selda Kayapınar’ın kaleme aldığı “1830 Osmanlı - ABD Ticaret Antlaşması Öncesi Amerika’nın Diplomasi Girişimleri” başlıklı makalesinde anlatılanlara göre, ABD dünya ticaretinde büyük bir yere sahip olan Akdeniz’de söz sahibi olabilmek için Osmanlı İmparatorluğu ile iyi ilişkiler kurmaya çalışıyordu. Osmanlı’ya bağlı Fas Sultanlığı ve Tunus ile antlaşmalar imzalayan ABD, asıl önemli antlaşmayı ise Osmanlı İmparatorluğu ile imzalamak istiyordu. Bu gelişmelerin ardından İlk Amerikan ticaret gemisi 1797 yılında İzmir’e, “George Washington” adındaki ilk savaş gemisi de 9 Kasım 1800 tarihinde İstanbul’a gelmişti. Gemide, padişaha sunulmak üzere pahalı hediyeler vardı. Bu dönemde ABD’nin Osmanlı topraklarında resmî elçisi olmadığı için iki ülke arasındaki ilişkiler, İngiliz konsolosları tarafından yürütülmekteydi.
ABD BAŞKANI JACKSON ÖZEL HEYET GÖNDERDİ
ABD’li diplomatlar beraberlerinde İngiliz konsoloslar olduğu halde zaman zaman Babıâlî’deki yetkililerle görüşüyor, Amerikan gemilerinden alınan vergilerden şikayetlerini dile getiriyor ama her defasında, “Osmanlı İmparatorluğu ve Amerika Birleşik Devletleri arasında herhangi bir yasal ticari ilişki bulunmadığından ekstra vergi almaktayız. Mevcut durumda Amerikan gemilerinin Sultan topraklarında yasal ticaret hakkı yoktur.” cevabını alıyorlardı. ABD’yi rakip olarak gören İngiltere de fiili durumdan memnun olduğu için bu ülke lehine çok fazla lobi faaliyetinde bulunmuyordu.
Süreç, ABD’nin arzu ettiği hızda ilerlemeyince ABD Başkanı Andrew Jackson, özel bir ekip oluşturup, ekibe Osmanlı İmparatorluğu ile anlaşmanın imzalanması görevini vermişti. ABD Başkanı'nın talimatıyla İstanbul’a gelen Charles Rhind, David Offely ve Commodore James’tan oluşan heyet, antlaşma müzakerelerine başlamıştı. Heyet, dört haftalık bir bekleyişin ardından Osmanlı bürokratları ile görüşme imkanı bulmuş ve antlaşmanın teknik hükümlerine çalışmıştı. Osmanlı heyetinin başında Kaptan-ı Derya Koca Hüsrev Mehmet Paşa ve Reis-ül Küttâb (Dışişleri Bakanı) Hamit Efendi bulunuyordu. Antlaşma, 7 Mayıs 1830 tarihinde imzalanmıştı.
GİZLİ MADDEDE, OSMANLI’YA AMERİKA’DA GEMİ YAPIMI HÜKMÜ VARDI
Osmanlı-ABD Ticaret Antaşması biri gizli, 9 maddeden oluşuyordu. Gizli maddeye göre, Osmanlı İmparatorluğu istediği taktirde ABD’de yolcu ve savaş gemisi yaptırma hakkı elde ediyordu. Antlaşmanin hükümlerinden bazıları da şunlardı:
“İster Müslüman isterse Reaya olsun, Osmanlı Babıalisinin herhangi bir tüccarı Amerikan limanlarından, ülkelerinden ve şehirlerinden geçerken, en sevilen diğer ülkelerin tüccarlarının gördüğü muameleyi görecek ve verdiği vergiler aynı oranda olacaktır. Aynı şekilde Amerikan tüccarları, Osmanlı’nın iyi savunulan devletlerinden ya da limanlarından birine gelmesi durumunda, en sevilen müttefiklerin tüccar ve vatandaşlarının ödediği vergi ve kefaletler dışında kötü bir muameleye maruz bırakılmayacaktır.İki tarafta da seyahat pasaportları sunulmalıdır. Babıâlî gerek gördüğü Amerika’ya ait ticari noktalarda konsolosluklar kurabilir ve gerek gördüğü vatandaşlarını elçi olarak atayabilir. Eğer Osmanlı Devleti vatandaşları ile Amerikan vatandaşları arasında bir dava baş gösterirse, hiçbir şekilde bir Amerikan elçisi bulunmadan karara varılmayacaktır. 500 kuruşu geçen durumlarda ise durum Babıâlî’ye aktarılacak ve eşitlik ve adalet kavramları içerisinde değerlendirilecektir. İki tarafa ait savaş araç ve gemileri birbirlerine donanma sınırları dahilinde arkadaşça tavır takınmalıdır. Eğer iki taraftan herhangi birinin ticari gemilerinin yok olması durumunda, diğer taraf hem tayfanın kurtarılması için hem de varsa kurtarılabilecek mallar için yardım etmek durumundadır.”
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış