Çanakkale 1915 Köprü inşaatı ilerlerken...
Antik çağda Boğazlar’a iki köprü inşa edilmişti
Vakanüvis
Çanakkale 1915 Köprüsü’nün 2022’nin 18 Mart’ında, Çanakkale Zaferi’nin yıl dönümünde faaliyete geçmesi planlanıyor.
Modern teknolojinin imkanlarıyla köprü inşaatı hızla ilerlerken, “tarih nehri”ne bir göz atarak, antik çağda hem Çanakkale hem de İstanbul boğazında Pers baba-oğul tarafından yapılan “köprüler”i hatırlayalım isterseniz.
İLK KÖPRÜ İSTANBUL BOĞAZI’NA YAPILDI
Hanedanlar arasında el değiştiren ama son tahlilde Pers hakimiyeti olarak kayıtlara geçen, tarih dilimindeki önemli hükümranlıklardan birisi de Ahameniş İmparatorluğu’ydu. M.Ö. 552-485 yılları arasında hüküm süren Büyük Darius, imapartorluğunu daha da büyütmek için Anadolu’ya, oradan da Antik Yunan’a gitmeyi hedeflemişti. Bu planı uyarınca İstanbul’a gelen Darius, Eski Yunan’a, Makedonya İmparatorluğu’na, kısacası Avrupa yakasına gitmek için Boğaz'a köprü yapılmasını emretmişti.
M.Ö. 513 yılında Korentli mimar Mandrokal, Boğaz’ın en dar yeri olan Anadolu Hisarı ile Rumeli Hisarı arasına Pers sömürgelerinden toplanan 325 adet büyük tekneyi kalın halat ve demir çengellerle birbirine bağlatmıştı. Bu tekneler, iki kıyıya çakılan büyük “baba”lara düğümlenmişti.
Ortaya çıkan “köprü”den ilk önce kendisi geçen Darius, karşı kıyıya beyaz mermerden iki kitabe hazırlatıp, yüksek bir tahta oturarak ordusunun Asya’dan Avrupa’ya, geçişini gururla seyretmişti. Darius, böylece Marmara Denizi'nin kuzey ve Karadeniz'in batı kıyılarının Pers devletine katılmasını sağlamıştı.
MARATON KOŞULARININ TEMELİ PERSLERLE YAPILAN SAVAŞTA ATILMIŞTI
Ancak bölge halkına zulmeden Perslere karşı bir süre sonra direniş hareketleri ortaya çıkmıştı. Direnişe Atina Şehir Devleti’nin asker ve vatandaşlarının da katılmasıyla Persler gerilemek zorunda kalmışlar, en sonunda da tekrar Anadolu’ya sürülmüşlerdi. Bu süreçte Marathon Ovası’nda çok kanlı çarpışmalar yaşanmıştı. Perslerden çok az sağ kalanlar kendilerini gemilerine atarak canlarını kurtarabilmişlerdi.
Bu savaşta yaşanan bir enstantane ise bugün hala yapılan bir atletizm etkinliğine isim olmuştu. Atinalılar, kendi topraklarından başka tüm Yunanistan’ı da büyük bir istila tehlikesinden kurtarmışlardı. Şehir merkezinde savaşın sonucunu endişeyle bekleyen Atinalılar vardı. Onlara zafer haberini iletmek üzere bir haberci, Marathon Ovası’ndan Atina’ya 40 kilometre durmaksızın koşmuş, haberi vermiş ama hemen sonra da yorgunluktan oracıkta düşüp ölmüştü. Bugün yapılan 42 bin 195 metrelik maraton koşuları işte o olayın anısına önce Olimpiyat Oyunları kapsamına alınmış, sonra da atletizmin her dönem ayrılmaz dallarından birisi haline gelmişti.
İKİNCİ KÖPRÜ ÇANAKKALE BOĞAZI’NA YAPILMIŞTI
Tarihteki ikinci Boğaz köprüsü ise Çanakkale Boğazı’na yapılmıştı. M.Ö. 480’de yine Pers İmparatoru ve bir önceki köprüyü inşa ettiren Darius’un oğlu Xerxes (I. Serhas), yine Yunanistan’a yönelik saldırılar için bu köprüyü yaptırmıştı. Serhas, tıpkı babası Darius gibi Antik Yunan’ı hedefine koymuştu. Serhas, babası ve ordusunun Anadolu’ya gerisin geri püskürtülmesini bir türlü hazmedemiyordu.
Tam bir megaloman ve zalim olan Serhas’ın “halet-i ruhiyesi”ni, Van Kalesi’ndeki yazıtlara kazdırdığı şu cümleler de ortaya koymaktaydı:
“Ben Serhas! Ahameniş Kralı Darius’un oğlu. Büyük ve geniş toprakların, her türden toplumların kralı, krallar kralı, büyük kralların kralıyım.”
I. Serhas’ın zalimliği, Yunanistan seferine çıkarken bir kez daha gözler önüne serilmişti. Kafa kestirmeye meraklı olan Serhas, “yer altı tanrısı öyle istediği” ve “uğur getireceği” için işgal etmeyi planladığı bölgelerden getirttiği 9 genç kız ve 9 genç erkeğin başlarını kestirmiş ve sefere öyle çıkmıştı.
BOĞAZ'IN SULARINI “HEM PRANGAYA VURDURDU HEM DE KIRBAÇLATTI”
Serhas komutasındaki ordu, M.Ö. 484’te Anadolu'ya varmıştı. Serhas, babasının yöntemini benimseyerek, Çanakkale’nin - o zamanki adıyla Dardanel - Abidos bölgesi ile Avrupa Yakası'ndaki Sestos (Eceabat) arasına gemilerden bir köprü yapılmasını istemişti. Bu amaçla yapılan ilk denemenin, köprü karşı kıyıya varmadan başarısızlıkla sonuçlanması, kolayca tahmin edileceği gibi imparatoru çok kızdırmıştı.
Serhas, gemilerden köprü yapımı işinde yer alan bütün mimar ve mühendislerin başlarını kestirmişti. Ünlü tarihçi Heredot’un anlattığına göre Serhas ayrıca, “Çanakkale Boğazı sularını hem prangaya vurdurmuş hem de kırbaçlatmıştı.”
Hızını alamayan Serhus, “Çanakkale Boğazı’nı lanetleyerek” şu dizeleri de söylemişti:
“Deniz, deniz / Sana bu cezayı efendin çektiriyor / Çünkü ondan hiçbir kötülük görmediğin halde sen ona kötülük ettin / İstesen de istemesen de büyük kral seni geçecek / Hiç kimsenin sana kurban kesmemesi haklı / Çünkü sen suları pis ve acı bir dereden başka bir şey değilsin.”
TAM 674 TEKNE YAN YANA BİRBİRİNE BAĞLANDI
İkinci denemede mimar, mühendis ve işçiler Çanakkale Boğazı’nda, 360 ve 314 büyük tekneden oluşan yan yana iki hat oluşturmuşlardı. Tekneleri birbirine bağlayan halatların üzerine ahşap plakalar döşenmiş, bu plakalara da çalı çırpı ve toprak yerleştirilerek yol oluşturulmuştu. Ayrıca, at ve diğer hayvanların denizi görüp ürkmemesi için de köprü boyunca yanlara paravanlar konulmuştu.
Hemen her zaman abartmayı seven - zira “deve boyunda karıncalar”dan bahsetmişliği vardır - Heredot’a göre, Çanakkale Boğazı’na kurulan bu köprüden “5 milyondan fazla” asker geçmişti.
Başka kaynaklarda da bu sayının üç ila iki milyon arasında olduğu zikrediliyorsa da muhtemelen bu rakamlar da ihtiyatla yaklaşılması gereken rakamlar. Sonuçta I. Serhas’ın ordusu karşıya geçmiş, büyük emeklerle yapılan köprü ise birkaç fırtından sonra paramparça olup Çanakkale Boğazı’nın dibini boylamıştı.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış