Aldatılan kadın-erkek rehberi

Her yaz öncesi âdettendir, 'Bu yaz ne okunacak?' anketleri yapılır. Biz size şimdiden söyleyelim, bu yaz en çok 'aldatma' okunacak. Çünkü ilginç bir tesadüf eseri, üç yazarın, birbiri ardına çıkan son romanları evlilikte aldatma üzerine kurulu. Artık yazarlara mı bir şey oldu yoksa edebiyata bir virüs mü bulaştı bilinmez ama aldatma kavramı geldi, kitapların başköşesine kuruldu.

Şimdi diyeceksiniz ki "Daha önce hiç mi aldatma temalı kitap yazılmadı? Edebiyat tarihi bu tarz kitaplarla kaynıyor. Cahil misin, nesin?" Evet, tabii ki yazıldı. Sonuçta aldatma aşk kadar eski bir olay. Dolayısıyla aşkın anlatıldığı her yerde, aldatma da mutlaka kafasını sokar ucundan kenarından. Ancak üç yazarın yazdığı, aldatma temalı kitapları bize meselelerin artık pek de öyle eskisi gibi yaşanmadığını, aldatılan kadının hiç de zavallı olmadığını, öte yandan aldatılan erkeğin de sandığımızdan daha acınası durumlara düşüp, kendini nasıl da kaybedebileceğini gösteriyor.

Yeni olan bu... Hande Altaylı, Maraz'da aldatıldığını keşfettikten sonra altüst olan hayatındaki dengesini yeniden bulmaya çalışan güçlü ve duyarlı bir kadının hikâyesini anlatırken; Eddi Anter, İkilem'de karısı tarafından aldatıldığına kendi gözleriyle şahit olan bir erkeğin hezeyanlarını dile getiriyor. Hamdi Koç ise olayı bir adım daha ileri götürüp Bir Eski Kocanın Öğleden Sonrası'nda, boşanmalarına rağmen eski karısının hayatına yeni bir erkek girmesini kabullenemeyip, kendini darmadağın eden bir eski kocanın hikâyesini çarpıcı bir şekilde anlatıyor.

AŞKA ALDATMA KARIŞINCA
Bu kitapları okuyunca görüyoruz ki yeni nesil kadınlar aldatılmayı hiç de kendilerinden beklendiği gibi hayatın sonu olarak görmüyor, tam tersi silkinip bu durumu kendilerine yeni başlangıçlar bir fırsat olarak değerlendirebiliyor. Oysa aldatılan erkek aynı gücü kendinde bulamıyor. Bunu derinlerinde, direkt kendi başarısızlığı olarak algılayıp, bu travmayı bir türlü atlatamıyor, sanki eşi tarafından değil de annesi tarafından ihanete uğramış gibi kırılıp dökülüyor, parçalara ayrılıyor.

Evet, aldatmayı merkeze alan üç roman ve üç karakter... Hikâyeler farklı olsa da kadınların ve erkeklerin aldatma olayına karşı ne denli farklı tepkiler verdiğini izlemek çok zevkli öncelikle. Erkeklerin birbirlerine neredeyse tıpa tıp benzer davranışlarını gözlemlemek de bir o kadar eğlenceli. Kadınlar çözümü arkadaşlarıyla paylaşmakta, huzuru ise kendilerini dinleyip geliştirmekte ararken; erkekler bu durumu bir utanç kaynağı olarak görüp arkadaşlarından saklıyor, çözümü en azından psikiyatra gitmekte görebiliyor belki ama kırık kalplerinin acısını dindirmek için alkol-ilaç-kadın üçlüsünden başka bir yol da bulamıyor.

Bu arada en aklı başında olanlar bile intikam hırsıyla yanıp tutuşup, tabiri caizse azgın boğalar gibi böğüre böğüre etrafa saldırıp, zıvanadan çıkıyor.

ALDATILAN KADIN-ERKEK REHBERİ
Tabii ki istisnalar kaideyi bozar, tabii ki insanların genel psikolojik durumları ve kişilik yapılarının kuvvet derecesi sonuçları etkiler ama belli bir sosyal statüye sahip, iyi bir kültür düzeyine ve ekonomik güce sahip kadınlar ve erkeklerin aldatma olayı karşısındaki ortalama davranış biçimleri günümüzde üç aşağı beş yukarı aşağıdaki çerçevede gerçekleşiyor. Tabii bu bir bilimsel çalışma değil ama elimizdeki bu üç romandan yola çıktığımızda, ortaya çıkan tablo işte şöyle bir şey... Bu arada, erkeklerin cevapları sizi yanıltmasın. Onlar farklı durumların hepsine aynı tepkiyi veriyor!

Aldatılan kişinin ilk gecesi
Kadın: Arkadaşlarına haber salar, birlikte ağlar, birlikte lanet okur, birkaç kadeh şarap içip o geceyi atlatmaya çalışır.
Erkek: Bu durumu kimse öğrenmemeli! Hemen ne yapmalıyım? (Alkol, çok alkol, çok çok alkol... Avuç avuç sakinleştirici hap...) Mümkün olduğunca çok kadınla beraber olmalıyım. Karımı dövmeliyim, öldürmeliyim. Âşığını da öldürmeliyim.

Sonraki günler nasıl geçer?
Kadın: "Hayatımı düşünmeliyim! Bundan sonra nerede oturmalıyım? İşime daha çok sarılıp, güçlü olmalıyım."
Erkek: "Bu durumu kimse öğrenmemeli! (Alkol, çok alkol, çok çok alkol... Avuç avuç sakinleştirici...) Mümkün olduğunca çok kadınla beraber olmalıyım. İşyerimi bir gözden geçireyim. Sekreterim ne kadar güzelmiş! Karımı öldürmeliyim. Âşığını da öldürmeliyim."

Eşinizi neden aldattınız?
Kadın: "Artık kocam benimle ilgilenmiyordu. Kendimi çok yalnız hissettim."
Erkek: "Ne var canım, ne olacak? Bu büyük bir şey değil ki! Hem ben karımı seviyorum, sonunda mutlaka eve dönüyorum. Üstelik bunu herkes yapıyor. Yapmayan erkek mi var!"

Hayatla nasıl barış yapılır?
Kadın: "Hemen olmasa da yavaş yavaş dışarı çıkmalıyım. Yeni insanlarla tanışmalıyım ama aceleye gerek yok. Henüz kafam karışık."
Erkek: (Alkol, çok alkol, çok çok alkol... Avuç avuç sakinleştirici hap...) Mümkün olduğunca çok kadınla beraber olmalıyım. Her gece gezip tozmalı, her yerde kendimi göstermeliyim. Arada beni sinirlendiren birileri olursa da fırsat bu fırsat pataklayıp, sinirimi çıkarmalıyım. Yaa bi dakka ya bu böyle olmuyor! Ben en iyisi bir psikiyatra gideyim ama beni hemen, derhal eski halime getirsin!

Ertesi gün nasıl geçer?
Kadın: Arkadaşlar tarafından titizlikle organize edilmiş bir biçimde tüm gün boyunca meşgul edilir. Daha az ağlanır, hâlâ birlikte lanet okunur, bolca yemek yenir.
Erkek: "Bu durumu kimse öğrenmemeli! Hemen ne yapmalıyım? (Alkol, çok alkol, çok çok alkol... Avuç avuç sakinleştirici hap...) Mümkün olduğunca çok kadınla beraber olmalıyım. Karımı dövmeliyim, öldürmeliyim. Aşığını da öldürmeliyim. Tüm malını, mülkünü almalıyım! Bugüne kadar çok ilgilenemedim ama olsun o çocuklar benim!

Uyumadan önce son düşünce...
Kadın: "Belki bir parçam hâlâ kocamı seviyor ama artık bir araya gelemeyiz, bu iş bitti!"
Erkek: "Lanet olsun o kadını hâlâ seviyorum! Belki tekrar birlikte olabiliriz ama önce onu pataklamalı sonra da öldürmeliyim. Yok yeniden birlikte olabiliriz, hem galiba o da pişman, beni hâlâ seviyor. Yok ya acaba............."