Efe Bal (34), 12 yıldır yaşadığı Milano'nun en çok kazanan transvestisi ya da bizdeki söylenişiyle travestisi. İtalyanlar Efe'ye 'Regina Della Trans' yani 'Transların Kraliçesi' diyor. Gazeteler 'Dünyanın en güzel travestisi' diye manşet yapıyor, davetlerde 'Elegan trans' olarak takdim ediliyor.
TV'de programı var. 'Efe/Kocaların Anlatmadıkları-Bir Transın Anıları' kitabı, Berlusconi'nin sahibi olduğu Mondadori Yayınevi'nden geçen yıl çıktı ve bütün İtalya'yı karıştırdı. şimdi de estetik makineleri üreten Dermal Institute'ün reklam filminde oynuyor.
Hürriyet gazetesinden Gülden Aydın, Milano'da Efe Bal ile bir araya geldi ve bilinmeyenlerini sordu.. İşte o röportaj..
Efe tam bir lüks düşkünü. Mesela sekiz Hermes çantası var. Elindeki taba renkli Hermes'i gösteriyor. Devekuşu derisinden. 20 bin Euro. "Bende bir tek krokodillisi yok. Yaşıma uygun değil. Türkiye'de sadece Ender Mermerci'de var" diyor. Kulağındaki yarım kelebek şeklindeki yeşil taşlı küpeleri soruyorum, Cartier mi diye. Önemsemeyen bir tavırla, "Yok canım, annemle Venedik'ten aldık, topu topu 4 bin Euro. Saatim, bilekliğim, çift başlı panter yüzüğüm Cartier" diye cevaplıyor. İç çamaşırları Dolce Gabbana. Ayakkabıda Sergio Rossi, elbisede Pucci ya da Blue Marine'i tercih ediyor. "Chanel çanta, saat, yüzük, fular, kemer tamam. Ama elbiselerini giymiyorum. Çok yaşlı buluyorum artık" diyor. Mücevherleri Tiffany ve Cartier. Pahalı hediyeler hariç aylık ortalama geliri 20 bin Euro'nun üzerinde. ınternetten ev kiralayıp yıllık ya da haftalık çalışma için Roma, Bologna, Floransa, Londra'ya da 'turneye' gidiyor.
Efe'nin üzerindeki chinchilla kürkü, mücevher ve giysilerinin tek tek marka ve fiyatlarını soruyorum: Hepsinin toplamı 250 bin Euro. "Her zaman takmıyorum mücevherlerimi. Sizin için bankadaki kasamdan çıkardım" diyor. Scala Meydanı'nda yürüyoruz. Bir gören bir daha dönüp bakıyor Efe'ye. Davranışları abartısız, zarif. Bazı erkeklerle selamlaşıyor. Kim olduklarını kulağıma eğilip söylüyor: "Şu, çok zengin bir muhasebeci. İki çocuğu var ama yanımda nasıl kadınlaşıyor, neler yapmamı istiyor bir bilsen..." Zaten sabah 11.00'de başlayan, ertesi sabahın 2.30'una kadar süren röportaj boyunca Efe'nin telefonu hiç susmuyor.
KARA KURU BİR TÜRK ERKEĞİYDİM
Travesti olacak insan değildim. Sırık gibi çirkin ve kara kuru bir Türk erkeğiydim. Çocukken annem basketbola gönderdi, uzun boylu olayım diye. Karateye gönderdi, güçlü olayım diye. Babamın boyu 1.50. Benim boyum 1.78. Beş yıl Eczacıbaşı Basketbol Takımı'nda oynadım, yüzdüm. Pırlantalarını takıp takıştıran annem, özel şoförüyle beni karate kursuna götürüyordu. Mavi kuşaklı fakir bir oğlan, zenginim diye kızıp bir tekme attı; bir daha da gitmedim. Annem 16 yaşıma kadar beni çok dövdü. Bastonlarla hem de... Cinsel tercihimi kabullenmesi kolay değildi. Cinsel tercihimi belli etmeye başlayınca beni Kaliforniya'ya götürdü. Üç yıl orada yaşadık. Türkiye'ye dönünce daha önce okuduğum koleje yeniden başladım.
Babam, İstanbul mafyasındandı. Beyoğlu'nda hanlarımız, apartmanlarımız vardı. 16 yaşımdayken Alzheimer oldu. Öldükten sonra her şeyimizi kaybettik. 1998'de Boğaziçi Üniversitesi'nin bir yıllık turizm kursuna gittim. Orada da cinsel tercihim yüzünden problem yaşadım. Askerliğimi iptal ettirmek için bin bir kontrolden sonra kurula çıktım. "Ülkem için askerlik yapmaktan gurur duyarım ama bir kişi bana el sürerse hepinizi dava ederim" dedim. O anda askerliğimi iptal ettiler. Annem, Türkiye'de başıma kötü şeyler gelmesinden korkuyordu. 1999'da beni Milano'ya gönderdi.
O HAYVANAT BAHÇESİ BENİ TRİLYONER YAPTI
Tam 12 yıl önce Milano'ya geldim. Ayağımda yarım ayakkabı, istasyona yakın bir caddede ilk paralarımı kazanıyordum. Brezilyalı travesti kaynayan o caddeyi ilk gördüğümde "Aman Allah'ım hayvanat bahçesine mi geldim" demiştim. O hayvanat bahçesi beni trilyoner yaptı. Çok güzel otomobiller kullandım. Porsche, Jaguar, Mercedes... 400 bin Euro değerinde mücevheratım var. 400'den fazla ayakkabım...
TÜRK OLDUĞUMU GİZLİYORUM
İtalyan vatandaşı olduğum halde Türk olduğumu gizliyorum. Otomobilimi polis durdurmuştu. Güzel olduğum için durdurdular. Travesti olmama bir şey demediler. Ama İstanbul'da doğduğumu görünce annemin vizesine bile baktılar. O günden sonra Amerikalıyım diyorum. Milano'da benden başka Türk travesti yok. Benden zengin olmasalar da ünlü travestiler, Bolognalı Eva Robins ile Romalı eski milletvekili Vladimir Luxuria. Parlamentoya giren ilk travestiydi, dünyada yer yerinden oynamıştı. Eva, bir zamanlar fuhuş işinde olduğunu inkâr ediyor. Yıllar önce Playboy'da fotoğrafları yayımlanmış. Yaptığı işi inkar etmeyen sadece ben ve Luxuria varız.
BİNLERCE EVLİ ERKEKLE YATTIM
Milano'ya âşığım. Binlerce evli erkekle yattım. Ama kimse beni sokakta durdurup bir laf bile etmedi. Üstelik televizyonda görenler ne kadar elegan olduğumu söyleyip kompliman yaptı. Bir TV programında sordular: Neden İtalyan erkekleri travestilere gidiyor? Çok basit: İtalyan kadını çoğu zaman bakımsız. Londra'ya da çok gittim. İngiliz kadınları eciş bücüş. Ağız burun bir tarafta. Adamlar ne yapsın? Zaten çoğu biseksüel. Kadın da bakımsız olunca travestiye geliyorlar. Bir kadın gazeteci bana, "Kocam aklım için benimle birlikte olmalı, seksi olduğum için değil" dedi. Çok yanılıyor. Kadın her zaman seksi olmalı. Erkekler hep aç. Muhasebeci sevgilim sokakta arkada kalır, yanında karısı, çocuğu olan erkeklerin bana nasıl baktığını seyrederdi. Bana âşık olanlara, "Git karına âşık ol" diyorum.
MİLANO'NUN EN ÜNLÜ NOTERİNE 600 BİN EURO HARCATTIM
Dört buçuk yıl, Milano'nun ünlü noteri Sergio ile birlikteydim. 600 bin Euro harcattım ona. Cartier mücevherlerimi, cincilla kürkümü o aldı. Vatandaşlığımı almadan 20 gün önce ayrıldık. 100 milyon Euro'luk binanın sahibi bir kontesle evlenmek zorunda kaldı. Arkamda dolaşan çok ama Sergio gibi bir noter bulamadım. Yılda 2 milyon Euro kazanıyordu. Ona aşık değildim ama kültürünü, eleganlığını seviyordum.
DÜNYADA BENİM GİBİSİ YOK
TV programlarına para almadan katılıyorum. İnsanlar, böyle bir travestinin de olabileceğini, reklamlarda oynayabileceğini görsün. Söyler misiniz, kaç travesti var dünyada reklamda oynayan? Telelombardia kanalında 'Efe Gol' futbol programını da sundum bir yıl. Dünyada benim gibisi yok: Gencim, güzelim, eğitimliyim, İngilizce, Fransızca, Türkçe, İtalyanca biliyorum. O kadar ünlüyüm ki, bindiğim uçağın pilotu, stewart'ı bir ay sonra müşteri geliyor evime.
BİZ TRAVESTİLER BİRBİRİMİZİ ÇEKEMİYORUZ
Gay'ler çok aşama kaydetti. 40 yıl önce gay olduğunu söylemek mümkün müydü? Bugün gay'lerin barı, oteli, restoranı, sahili, evliliği var. Yahudiler gibi birbirini tutuyorlar. Moda markalarını ellerine geçirdiler. Ama biz travestiler öyle değiliz. Birimiz biraz güzel, havalı oldu mu ona katlanamıyoruz. Kıskancız. Ben değil miyim? Benden daha zengin, meşhur ve akıllı travestiyi kıskanırım.
ÇOK ZENGİN MÜŞTERİLERİM ARASINDA TÜRKLER DE VAR
Ameliyat olmayı düşünmüyorum. Böyle güzelim. Beni kim isterse böyle kabul eder. Müşterilerimin kimi erkek, kimi kadın rolü oynamamı istiyor. Ama çoğu beni erkek olarak istiyor. Sadece İtalyanlar değil, Türk müşterilerim de böyle. Hatta biri buraya gelince beş yıldızlı otelde üç oda tutuyor: Biri karısı, biri fahişeler, diğeri de benim için. Çok zengin müşterilerim arasında Türkler de var.
ANNEM DÜNYANIN EN ŞANSLI ANNESİ
Başlarda kabullenmedi annem benim durumumu ama birlikte Capri adasına gittiğimizde bir film yıldızından, sosyeteden daha çok ilgi gördüğüme tanık oldu. O, dünyanın en şanslı annesi. Kocam yok, her zaman yanındayım. Ona çok iyi bakıyorum. Anneme 300 bin Euro'ya ev aldım beş yıl önce. Şimdi Milano'da kendisine aldığım evde oturuyor. Bana bir şey olursa her şeyim ona kalacak.İstanbul'daki, Milano'daki evler, bankadaki param, mücevherlerim...
İNSANLARIN YÜZDE 70'İ EFE BAL'I SEÇTİ
Efe Bal'ın reklamlarında oynadığı şirketin genel müdürü Federico Montanari, "Yapılan piyasa araştırmasında Efe'nin, cinsiyet ayrımı yapmadan güzelliği en iyi şekilde yansıttığı ortaya çıktı. Bu reklam kampanyasının diğer alternatifi Claudia Schiffer idi. Ancak piyasa araştırmasında yer alan insanların yüzde 70'i Efe Bal'ı seçti" diyor.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış