
Babasının Birleşmiş Milletler (BM) barış gücündeki görevi nedeniyle çocukluk yıllarını Orta Doğu'nun çeşitli bölgelerinde geçiren İrlanda kökenli Mary Evers, Filistin başta olmak üzere Suriye, Lübnan ve Mısır'da uzun süre yaşadı. Savaşın ve çatışmaların yarattığı yıkımı yakından deneyimleyen ailesi, Lübnan'daki Sabra ve Şatila katliamı gibi tarihî olaylara bizzat tanıklık etti.
1980’den beri Londra’da yaşayan Evers, burada osteopatlık eğitimi aldı ve 33 yıl boyunca çeşitli kliniklerde çalıştı. Ancak geçirdiği bisiklet kazasının ardından mesleğine ara vererek kendini aktivizme adadı. Savaş karşıtı bir aktivist olarak Filistin halkına olan desteğini her zaman sürdüren Evers, bu bağını sanatsal ve toplumsal projelerle daha da güçlendirdi.
GAZZE ŞEHİTLERİ PROJESİ: NAKIŞLA HATIRLAMAK VE ONURLANDIRMAK
İsrail'in Gazze’ye yönelik saldırıları karşısında sessiz kalmayan Evers, Filistin halkının yaşadığı trajediye dikkat çekmek amacıyla geçen yıl “Gazze Şehitleri Projesi”ni başlattı. Bu girişimiyle, İsrail saldırılarında hayatını kaybeden her bir Filistinlinin adını ve yaşını kumaşa işleyerek, onların unutulmasına izin vermeyen bir hafıza yaratmayı hedefledi. Kısa sürede küresel çapta büyük ilgi gören bu proje, adeta bir kolektif yas ve direniş anlatısına dönüştü.

"SAYILARA İSİM VERDİĞİNİZDE İNSANLARI TEPKİSİ DEĞİŞİR"
Londra’daki stüdyosunda titizlikle nakış işlemeye devam eden Evers, projeye ilham veren süreci ve taşıdığı mesajı anlattı. İlk olarak Tate Modern’de Bangladeşli sanatçı Yasmin Jahan Nupur’un eserinden etkilendiğini belirten Evers, sanatçının sömürgeleştirilmiş toprakları bir masa örtüsüne işleyerek tarihe not düşme fikrinden ilham aldığını söyledi.
Ayrıca Filistin’de yaşayan kadınların, yaşadıkları acıları ve direnişlerini geleneksel dikiş sanatı olan "tatreez" ile kumaşa işleme geleneğinin kendisini derinden etkilediğini dile getirdi. Bu sanattan esinlenerek, Gazze’de kaybedilen hayatları istatistiklerden çıkarıp bireysel hikâyelere dönüştürmek istediğini vurgulayan Evers, "Sayılara isim verdiğinizde insanların tepkisi değişir. Bu, onların duygularıyla bağlantı kurmalarına yardımcı olur." ifadelerini kullandı.
Filistin bayrağının renklerinden ilham alarak siyah iplikle erkekleri, kırmızı iplikle kadınları ve yeşil iplikle çocukları simgelediğini belirten Evers, her bir ismin nakışla işlenmesinin yaklaşık bir saat sürdüğünü kaydetti. Ona göre; her bir dikiş, unutulmaya direnen bir hatırlama ipliği ve kayıpların sessiz ama güçlü bir anlatısıydı.

KÜRESEL BİR HAREKETİN DOĞUŞU
Başlangıçta projeyi tek başına yürütse de zamanla dünyanın dört bir yanından 200'ü aşkın kişi bu sürece farklı şekillerde katkıda bulunmaya başladı. Artan ilgiyle birlikte Evers, projeyi sergilemeyi düşünmeye başladı.
"Başlangıçta bunu sergilemek gibi bir planım yoktu, ancak proje beklediğimden çok daha büyük bir ilgi gördü. Şimdi bir sergi düzenlemeyi ciddi olarak planlıyorum." diyerek gelecekte bu kolektif hafıza çalışmasını daha geniş kitlelere ulaştırmak istediğini ifade etti.
Mary Evers’in nakışla verdiği mesaj, kayıpları unutmaya direnen bir hafıza yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda Filistin halkının yaşadığı trajediyi sanatsal bir direnişe dönüştürüyor. Onun iğneyle işlediği her isim, yalnızca bir hatırlama pratiği değil, aynı zamanda adalet arayışının sessiz ama güçlü bir çığlığı olarak tarihe kazınıyor.

"BENİ EN ÇOK ETKİLEYEN ŞEY, GAZZE'DEKİ DAYANIŞMAYDI"
Filistinlilerin medyada sıklıkla yanlış ve önyargılı bir şekilde temsil edilmesinin kendisini derinden üzdüğünü belirten Mary Evers, yaşadığı deneyimlerin bu algının ne kadar çarpıtılmış olduğunu ona gösterdiğini ifade etti:
Tanıdığım her Filistinli nazik, duyarlı ve barışçıl insanlar. Şiddet yanlısı olmadıkları gibi, çocuklarını da nefretle büyütmüyorlar. Aksine, çok güçlü bir inanç ve dayanışma kültürüne sahipler. Gazze’de tanık olduğum şey, sadece yıkım ve acıdan ibaret değildi; beni en çok etkileyen, insanların birbirine nasıl kol kanat gerdiğiydi. Enkaz altında kalanları kurtarmak için elleriyle molozları kazıyor, kaybettikleri sevdiklerini onurlandırmak için birlikte hareket ediyorlardı. Olağanüstü bir topluluk bilinci vardı ve bu, benim projemin en önemli ilham kaynaklarından biri oldu. Bunu bir şekilde yansıtmak istedim çünkü modern toplumlarda bu tür bir dayanışmayı giderek kaybediyoruz.
Filistin halkının birbirine kenetlenme gücüne her zaman hayranlık duyduğunu söyleyen Evers, en zor zamanlarda bile gösterilen bu dayanışmanın, insanlık adına ona umut verdiğini belirtti.

"HER İNSAN BİR DEĞERE SAHİPTİR"
Evers, projesiyle vermek istediği mesajı şu sözlerle özetledi:
Bu çalışmayla anlatmak istediğim en önemli şey, her insanın eşsiz ve değerli olduğu. Onlar yalnızca bir sayı değil; her biri bir hayat yaşadı, bir topluluğun parçasıydı, dünyaya bir şeyler kattı. İnsanların ruhlarını ve hikâyelerini yok saymak, onların varlığını inkâr etmek demektir. Ben ayrımcılığa inanmıyorum, hatta anlamıyorum bile. İnsanlar olarak birbirimize destek olmak, bir topluluk ruhu içinde hareket etmek zorundayız. Ancak böyle ilerleyebiliriz ve dünyayı daha yaşanabilir bir yer hâline getirebiliriz.
Mary Evers, projeye gönüllü olarak katkıda bulunmak isteyenlerin, stitch.their.names.together adlı Instagram sayfası veya say.their.names.gaza@gmail.com e-posta adresi üzerinden kendisiyle iletişime geçebileceklerini belirtti.

Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış