AA & Ensonhaber

Plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi profesörü Kenan Atabay, 44 yıllık meslek hayatını geride bırakıp Sinop’un huzurlu kırsalına yerleşti. Yaklaşık 15 yıl önce ailesiyle birlikte tatil için Ankara’dan Sinop’a gelen Atabay, bu şirin Karadeniz şehrine adeta aşık oldu. Tatillerini burada geçirmeye başladıktan sonra, 10 yıl önce emekli olmasının ardından Sinop’un Lala köyünden arkadaşlarıyla birlikte bir arazi satın aldı.

Araziyi çitle çevirmek isterken komşu parselin sahibiyle bazı nedenlerden ötürü sorunlar yaşadı. Komşusuyla yaşadığı bu anlaşmazlık, Atabay’ı beklenmedik bir karara yöneltti ve komşusunun atıl durumdaki arazisini de satın aldı. Zamanla Sinop’a daha sık gelen Atabay, burada bir ev yaptırdı ve yılın belirli dönemlerinde köy hayatının keyfini sürmeye başladı.

Bu süreçte, aldığı 20 dönümlük atıl araziyi boş bırakmak istemeyen Atabay, 2018’de büyük bir emek vererek bu toprağı elma bahçesine çevirdi. Şimdi ise her yıl yaklaşık 40 ton elma hasadı alıyor ve bu sürecin kendisi için hem huzurlu hem de tatmin edici bir deneyim olduğunu ifade ediyor.

KOMŞUSUYLA YAŞADIĞI TARTIŞMA SONRASI ELMA BAHÇESİ OLDU

Atabay, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Estetik Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yaptığı dönemde, 10 yıl önce emekliye ayrıldığını belirtti. Elma bahçesi kurmayı başta hiç düşünmediğini, ancak komşusuyla yaşadığı küçük bir tartışmanın kendisini bu işe yönlendirdiğini gülümseyerek anlatıyor:

Komşumuz, 'Arazime giriyorsunuz' diyerek bizi epey bir zorladı. 'Amca, biz senin arazine girmiyoruz' desek de kızdı. Sonunda 'Satarım bu yeri' dedi. Ben de 'Alırım' dedim ve işte böyle bir arazi sahibi olduk.

ÜRETİM ARTINCA MARKALAŞTILAR

Kenan Atabay, arazisini satın alırken asıl amacının ticaret olmadığını, ancak yıllık elma üretiminin 40 tona ulaşmasıyla birlikte bu miktarın tüketilemeyecek kadar fazla hale geldiğini belirtiyor. Konuyu şu sözlerle açıklıyor:

Başlarda elma fidanları incecik ve küçüktü, o zamanlar hiç endişe vermiyorlardı. Sadece kendimize yetecek kadar olsun diye düşünmüştük. Ancak fidanlar hızla büyüdü ve beklenmedik bir şekilde 40 tona varan bir üretimle karşılaştık. Önceleri yakın çevremizle paylaştık, köylülere, arkadaşlarımıza, hatta şehirdeki bazı askeriye ve öğretmenler lokaline elma dağıttık. Ancak yine de bu miktarı bitiremeyince, elmalara farklı bir değer katma yoluna gittik. Sirke ve pekmez üretmeye karar verdik. Bu süreçte çocuklarımız da devreye girdi, hatta bir marka oluşturma fikri ortaya çıktı. Logomuzu yaptırdık ve işimizi biraz daha profesyonel hale getirmek istedik. 'Madem biz yapıyoruz, bu iş farklı olsun,' diyerek sertifikalı, tamamen ilaçsız üretim yapmaya karar verdik.

Şimdi elma ağaçlarının 6-7 yaşına geldiğini ve her yıl yaklaşık 40 ton elma hasadı aldıklarını belirten Atabay, bu çaba ve özveriyle doğal, katkısız ürünler üretmeye devam ettiklerini söylüyor.

ISPARTA'DA BUDAMA ÖĞRENDİ

Kenan Atabay, bahçeyle ilgilenirken karşılaştığı en büyük zorluğun çalışacak bir ekip bulamamak olduğunu dile getiriyor. Sinop’un mutlu bir şehir olmasına rağmen bu alanda iş gücü bulmanın oldukça zor olduğunu vurgulayan Atabay, çözümü kendisi bizzat öğrenmekte bulmuş:

Sinop, Türkiye’nin en mutlu şehri olarak biliniyor, ama bu mutluluğun sırrı nedir, tam olarak bilemiyorum. Yine de burada çalışacak birini bulmak neredeyse imkansız. Bahçedeki işlerin yüzde 90’ını neredeyse tek başıma yapıyorum. Budamadan meyvelerin toplanmasına, ağaçların seyreltilmesinden gübrelemeye kadar her aşama var. Bu işlerin her biri 4 bin ağacın üzerinde uygulanıyor ve her biri en az 20-30 gün sürüyor. Örneğin, sadece budama işlemi bile 30 günümü alıyor.

Atabay, bu sürecin üstesinden gelmek için Isparta'ya giderek budama eğitimi aldığını da sözlerine ekliyor:

Isparta’da, üniversiteden ayrılmış bir hocanın yanında iki gün kaldım ve budama tekniğini öğrendim. Sonra öğrendiklerimi burada uygulamaya başladım. Her yıl işimde biraz daha iyiye gittiğimi görüyorum.

"TOPRAĞI ÇOK SEVİYORUM"

Kenan Atabay, 44 yıl boyunca hastanede geçirdiği yoğun kariyerin ardından, tarımla uğraşmanın ona huzur verdiğini ifade ediyor. Kendisi bu değişimin hayatında ne kadar iyi bir yere oturduğunu şu sözlerle dile getiriyor:

İnsanlar genellikle bizi estetik cerrahlar olarak tanır, ancak rekonstrüktif cerrahinin ne denli önemli bir alan olduğunu göz ardı ederler. Dış dünyada karşılaşabileceğiniz her türlü deformasyon, yaralanma, doğuştan gelen anomaliler, deri kanserleri ve yanıkların tedavisi benim uzmanlık alanıma giriyor. Yani mesleğimiz yalnızca estetikle sınırlı değil, aynı zamanda hayati bir boyutu da var. Çok kutsal ve anlamlı bir iş yaptım ve her anını büyük bir keyifle icra ettim. Ama artık 44 yıl boyunca ameliyat yapmanın ardından bayrağı yetiştirdiğim meslektaşlarıma devretme zamanı geldi. Onların bu işi benden de iyi yapacaklarına yürekten inanıyorum.

Atabay, bu noktada hayatında yeni bir döneme adım attığını ve toprakla uğraşmanın ona iyi geldiğini vurguluyor:

Artık biraz dinlenme vakti. Toprağa olan sevgim beni bu yola yönlendirdi ve tarım bana adeta bir terapi gibi geliyor. Bundan sonraki hayatımı bu meyve bahçesinde, doğanın içinde huzurla geçirmek istiyorum.