19. Uluslararası Altın Koza Film Festivali'nde bu yıl onur ödülüne layık görülen yapımcı Abdurrahman Keskiner için Adana Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları'ndan 'Apo Gardaş' isimli hayatını anlatan bir kitap yayımlandı. Keskiner kitap için 55 yıllık sanat hayatında yaşadıklarını tek tek anlattı. Keskiner'in sanat hayatında dönüm noktası olarak nitelendirdiği Yılmaz Güney ile tanışması ve onun yanında işe başlamasını da kitapta anlattı.
"BURADA GÜVENİLİR İNSAN YOK"
Yılmaz Güney'in Erol Taş ile birlikte Adana'ya geldiği sırada tesadüfen tanışıp şoförüne yardım ettikten sonra çiftçilik yaparken İstanbul'a gittiğini ve burada Yılmaz Güney'i bulduğunu belirten Keskiner, "Yılmaz Güney bana 'burada güvenecek insan yok benim yanımda çalışır işlerime bakar mısın' dedi. Ben bu vesileyle Yılmaz Güney'in yanında çalışıp hesap işlerine bakmaya başladım. Daha sonra bana Güney vekaletini verdi. Artık bütün işlerine ben bakmaya başladım" dedi.
"NE ZAMAN UĞRASAM AĞZI BURNU KAN İÇİNDEYDİ"
Güney'in yanında işe başladıktan sonra kadınlarla ilişkilerine de çok yakından tanık olduğunu belirten Keskiner, "Güney, Can isimli bir kadınla birlikteyken aynı zamanda Nebahat Çehre ile de birlikteydi. Can, Güney ile evlenmek istiyordu, ama Güney Nebahat Çehre ile evlenmek istiyordu. Ama Can 'önce benimle evlensin sonra beni boşasın Çehre ile evlensin' diyordu. Güney buna yaklaşmıyordu. Bu arada ben bir Can'a bir Çehre'ye gidiyordum. Nebahat Çehre'ye ne zaman uğrasam ağzı burnu kan içinde durmadan Yılmaz'dan dayak yiyen bir kadın. Nebahat kaçıp ya teyzesine, eniştesine ya da anneannesine gidiyordu. Oralardan geri getirmek hep bana düşüyordu. Bir bakıyorsun birkaç gün Nebahat'la iyi gidiyor, ama çok geçmeden yine dayak faslı başlıyor. Nebahat, Yılmaz ile birlikte olduğu sürece hep dayak yedi" diye konuştu.
"KAFASINDAKİ BARDAĞA ATEŞ ETTİ"
Yılmaz'ın, Nebahat Çehre ile 1966 yılında birlikte oynadığı 'Eşrefpaşalı ' isimli filmde Çehre'nin çok zor anlar yaşadığını anlatan Keskiner, şöyle devam etti: "Yılmaz önce kamerayı yerleştirdi, Nebahat'ın yanına giderek şu bardağı al karşıya geç kafanın üzerine koy dedi. Nebahat büyük bir şaşkınlıkla 'anlamadım' dedi, ancak Yılmaz ısrar etti. Olur olmaz derken Nebahat çaresiz dediğini yapmak zorunda kaldı. Duvarın önüne gidip bardağı kafasına koyup beklemeye başladı. Setteki herkes bunun şaka olduğunu sandı, ancak iş ciddileşince nefesler kesildi. Herkes dehşet içinde Yılmaz'a bakmaya başladı, ancak o gayet sakindi. Kameraya 'motor' dedi. Kamera çalışmaya başlayınca Nebahat'ın yüzü bembeyaz oldu. Gitti gidecek. Yılmaz nişan aldı, Nebahat ağlamaya başladı. Yılmaz tetiğe bastı kurşun ıskalayıp geçti. İkinci kez tetiğe bastı bu kez kurşun Nebahat'ın başındaki bardağa isabet etti. Nebahat koşarak Yılmaz'a sarıldı ve ağlamaya başladı. Herkes bir oh çekerken Erol Günaydın ve Tuncel Kurtiz'in elindeki bardaklara da Yılmaz ateş etti."
"OTOMOBİLLE ÇARPIP HASTANELİK ETTİ"
21 Nisan 1968 yılında Yılmaz ve Nebahat ile birlikte Kervansaray'da düzenlenen Siverekliler gecesine gittiklerini de anlatan Keskiner, "Gece bittikten sonra yine üçümüz Hasan Kazankaya'nın Playboy Gazinosu'na uğradık. Bir süre sonra Yılmaz ve Nebahat kavga etmeye başladı. Sonrasında biz gazinodan çıktık yürümeye başladık. Nebahat önde biz ise arkada yürürken, Yılmaz hemen arabasına bindi. Nebahat ise yürüyerek karşıdan karşıya geçmek isterken Yılmaz arabayla gelip Nebahat'a vurdu. Öylesine vurdu ki, Nebahat'ın ayakları yerden kesilip adeta uçtu. Sonrasında yere düşerek kıvranmaya başladı. Hemen Nebahat'ı alarak İlkyardım Hastanesi'ne götürdük. Başına dikiş attılar köprücük kemiği kırılmıştı. Orada bir süre kaldıktan sonra Nebahat'ı Amerikan Hastanesi'ne kaldırdık. 4 ya da 5 gün hastane kaldı. Yılmaz da hastanede kaldığı sürede onun yanından hiç ayrılmadı. Daha önce ayrılmaya karar vermişlerdi, ama bu olaydan sonra araya girip barıştıranlar oldu. Sonra İzmir'de bir otelde kalıp bir süre sonra boşandılar" şeklinde konuştu.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış