Biraz dursanız mı Kemal Bey…

Kemal Bey 14 yıla yakın CHP genel başkanlığı yaptı.

Görevde kaldığı süre boyunca ben Kemal Bey’i hiç bu kadar aktif, hiç bu kadar heyecanlı, hiç bu kadar gündemde görmemiştim.

Neredeyse her hafta bir TV kanalına konuk oluyor, yazılı mülakatlar veriyor, katıldığı etkinliklerin kürsüsünden gündem belirlemeye çalışıyor.

En son TV100’de Kübra Par’ın konuğu oldu Kemal Bey.

Ancak Kemal Bey’de gözle görülür bir üslup farklılığı var.

Artık daha saldırgan ve daha tahammülsüz.

Sanırım CHP genel başkanlığını devrettiği 10 ayda 10 farklı isimle direkt olarak polemiğe girmiştir.

Ümit Özdağ, Meral Akşener, Fatih Altaylı, Uğur Dündar, Fatih Portakal hatta CHP’de bir dönem birlikte siyaset yaptıkları yol arkadaşları…

Son derece sert, hatta bazen sınırları zorlayan ifadeler vardı bu polemiklerde.

Yaşadığı polemikler ve içeriği 14 yıllık CHP genel başkanlığında tanıdığımız Kemal Bey ile yakından uzaktan uyuşmuyor.

Kemal Bey ya iletişim ekibini değiştirdi ya da gündemde kalmak adına bu tarz çıkışlar yapıyor bilemiyorum.

Üslupla beraber Kemal Bey’in başı tutarlılıkla da dertte.

Çok fazla demeç verip çok fazla canlı yayına konuk olmakla mı alakalı bu ?

Pek sanmam…

Ama Kemal Bey’in son 1 yılda yaptığı açıklamalar arasında çok büyük bir tutarsızlık göze çarpıyor.

En son Kübra Par kendi programında Kemal Bey’e birkaç ay arayla sorduğu aynı soruyu ve Kemal Bey’in birbirinden çok farklı verdiği cevapları paylaşmış.

Haliyle X’de gündem oldu bu paylaşım.

14 Mayıs’tan bu yana hata üzerine hata, gaf üzerine gaf yapıyor Kemal Bey.

Öyle ya da böyle bu ülkenin en büyük siyasi partilerinden birini 14 yıl yönetmiş Kemal Bey anlaşılan toplumun bir kesiminde hala var olan karşılığını da sıfırlamadan siyaset sahnesine veda etmeyecek.

Sizi birkaç ay önce YouTube programıma davet etmiş birisi olarak bu satırları yazıyorum.

Kemal Bey, bence biraz durun, son yıllarda size fikir veren kim varsa onlara da biraz müsaade verin. İnanın bu en çok size iyi gelecektir.  Zira yavaşlamadan bazı şeyleri göremiyor insan.

En Doğal Haliyle Erdoğan

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ankara’da pastaneyi ziyaret ettiği videoyu sanırım bir çoğunuz izlemişsinizdir.

Sn Erdoğan’ın vatandaşla iç içe olduğunda yaşadığı samimi diyaloglar her zaman çok izleniyor.

Yerel seçimler sonrası Faruk Özlü ile yaptığı telefon görüşmesi de viral olmuştu.

Hala da birçok editte karşıma çıkıyor.

Geçmişte bu şekilde onlarca videosu var.

Çay daveti yapan vatandaşla yaşadığı diyalog, sigara içen vatandaşla yaşadığı diyalog, yolunu kesen Üsküdarlı komşularıyla yaşadığı diyaloglar…

TikTok, Shorts, reelslerde bu videolara her gün rastlamak mümkün.

Üstelik gençler arasında da oldukça popüler.

Hepsi spontane, hepsi doğal hayatın akışından…

Sn Erdoğan halktan birisi.

Karadenizli, esprili ve içten…

Kalıplara sığmayacak kadar şahsına münhasır.

Sn Erdoğan, bu özelliklerini de en  iyi halkla iç içeyken gösteriyor.

Ben pastane videosunu çok beğendim. Umarım devamı da gelecektir.

Sn Bakan Unutmadık

Olimpik sporcularımız tarihimizin hiçbir aşamasında bu denli popüler değillerdi.

Cimlastikçimizi de tanıyoruz, yüzücümüzü de.

Okçumuzu da tanıyoruz badmintoncumuzu da

Voleybolcularımız zaten hak ettikleri gibi hepsi birer dünya starı.

Ama eğri oturup doğru konuşalım.

Tarihimizin en başarısız olimpiyat oyunlarından birini yaşadık.

Neredeyse hiçbir sporcumuzdan beklediğimizi alamadık.

Başarılarında yere göğe sığdıramadığımız sporcularımız, başarısızlıklarında da eleştirdiğimizde gönül koymayacaktır.

İşin sportif tarafını çok konuştuk, daha da konuşuruz.

Ben de zaten sporcularımız için değil, Sn Bakan Osman Aşkın Bak için bu konuya girdim.

Sn Bakan Olimpiyatlar sonrası haklı olarak “Biz federasyonlara her türlü imkanı sağlıyoruz, bu başarısızlığın hesabını soracağız” demişti. Hepimiz de Bakan Bey’i haklı olduğu için desteklemiştik.

Ancak olimpiyatların üzerinden 2 ay geçti.

Ben hiçbir federasyondan istifa duymadım.

Hiç hesap veren, özeleştiri yapan federasyon da duymadım.

Belki bizim hatamız olmuştur.

Sn Bakan belki bu vesileyle açıklayabilir.

Federasyonlara bu başarısızlığın hesabı soruldu mu?

Başa dön