Ne yıldı ama…
Seçimler, savaşlar, yıkılan dikta rejimleri, ekonomik zorluklar, hayatını kaybeden liderler, yangınlar, yüreğimizi paramparça eden, insanlığımızı sorgulatan toplumsal olaylar…
Bugün kısa bir muhasebe zamanı diye düşünüyorum.
Malum 2024’ün son yazısı…
Ben de adet yerini bulsun istedim ve sizler için 2024’ün “En’lerini” belirledim
Hazırsanız başlıyorum…
• Amasız, fakatsız ve zerre tereddütsüz bir şekilde katil İsrail yönetimini 2024 yılın en büyük utancı olarak ilan ediyorum. Belki 2024 yılında olmadı ama tarih huzurunda er ya da geç hesap vereceklerine olan inancımı yeni yılda da sürdüreceğim.
• Bir yılı geride bırakırken o yıl içerisinde hayatını kaybeden ve toplumca tanınan isimler de muhakkak hatırlatılır. 2024 yılında da birçok ismin kaybıyla üzüldük. Alev Alatlı’yı kaybettik… Kenan Işık'ı, gencecik yaşta Metin Arolat’ı, Genco Erkal’ı kaybettik. Hepimizin bir tane de olsa şarkısı dilimize dolanmıştır sanıyorum; Ankaralı Turgut’u kaybettik… Bazı ölümler vardır inanmak istemezsiniz, kabullenemezsiniz, neden diye sorgularsınız içinizden… 2024 yılında bu hislerin hiçbirini hissetmediğimiz, arkasından bağıra bağıra “İyi bilmezdik” diyeceğimiz bir ölüm de yaşandı… FETÖ Lideri Fetullah Gülen… Hazır yeri geldi tekrar edeyim: İyi bilmezdik…
• Alper Gezeravcı uzaya giden ilk Türk oldu. Normal şartlarda olsa sanırım yılın insanı Alper Gezeravcı derdim ama 2024 Paris Olimpiyatları’nda atış yaparken verdiği pozla tüm dünyanın bir anda gündemine oturan Yusuf Dikeç varken Alper Gezeravcı’ya tek başına bu ünvanı vermek olmazdı… Yılın insanı Dikeç ve Gezeravcı…
• Yılın siyasi olayı 31 Mart seçimlerinde CHP’nin 1. Parti olmasıdır. CHP 40 yıl sonra ilk kez bir yerel seçimde de olsa birinci parti olmayı, 31 Mart yerel seçimlerinde başardı. 13 yıllık Kılıçdaroğlu döneminin ardından Özgür Özel ile girdiği ilk seçimden birinci parti olarak çıkan CHP’de bu başarı Özel’in mi yoksa İmamoğlu ve Yavaş’ın mı sorusuna nesnel bir cevap vermek, bugünden dahi mümkün değil. Tıpkı bugün seçim olsa CHP yine birinci parti çıkar mı sorusuna evet diye cevap vermenin zor olduğu gibi…
• 2024 yılında hepimizi üzen, yüreğimizde derin yaralar açan bazı olaylar yaşandı. Ancak Narin cinayeti ve katil Semih Çelik’in İstanbul Fatih’te iki genç kızı canice öldürüp cesetlerini parçalaması olaylarını atlatabilmemiz oldukça zor… Minik Narin’in davasında ikinci duruşma görülmeye başlanmışken bir kez daha toplum için, Narin için Adalet diyelim!
• İsrail tüm Orta Doğu’yu saran saldırılarına 2024 yılında suikastları da ekledi. Önce Hamas lideri İsmail Haniyye uğradığı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Ardından Hizbullah Genel Sekreteri Nasrallah… İsrail terör saldırılarına ara vermedi. Haniyye’nin yerine Hamas Siyasi Büro Şefi olan Yahya Sinvar da İsrail ile girdiği çatışmada hayatını kaybetti.
• 2024’de Türkiye açısından yılın siyasi olayı 31 Mart seçimleriyken dünyada ise ABD Başkanlık seçimleri yılın siyasi olayıydı… Aslında 2024’ün ilk haftalarının ardından ABD seçim atmosferine girmişti de dünya kamuoyu da Trump suikastı sonrası ABD’liler kadar seçimleri takip etmeye başladı. Biden mi Trump mı bilmecesi Demokratların aday değişikliği ile son anda Kamala mı Trump mı tartışmasına dönüştü. Uzunca ve bol tartışmalı bir seçim sürecinin ardından Trump mutlak bir zaferle ABD’nin 47. Başkanı oldu. Trump henüz görevi devralmadı. Ocak ayının ilk günlerinde devir teslim gerçekleşecek. Kim bilir belki 2025 yılının sonunda bu köşede yıl sonu özetini yaparken Trump’ın yemin törenini de bir madde olarak yorumlarız…
• Gelelim 2024’ün en büyük olayına… Hiç şüphe etmeden Esad’ın devrilmesi diyebilirim. 8 Aralık, 50 yıllık Esad hanedanlığı diktasının sona erişi olarak olarak tarihteki yerini aldı. HTŞ çatısı altında birleşen Suriye’deki muhalif gruplar 3 hafta gibi kısa bir sürede önce Halep’i ardından da Şam’ı ele geçirerek Beşar Esad’ı devirmeyi başardı. Esad’ın ülkeyi terk edişi sonrası ise Suriye’de tarihi kareler art arda gelmeye başladı. Önce İbrahim Kalın’ın Emevi Camii’nde namaz kılması, ardından yine Kalın’ın makam aracını HTŞ Lideri Colani’nin kullandığı fotoğraf karesi gündem oldu. Geçtiğimiz hafta ise Hakan Fidan’ın Ahmet El Şera’yı ziyaret etmesi dünya basınında oldukça geniş yer buldu. Ve tabii ki Hakan Fidan ile Şera’nın Kasyun Dağı’nda Şam manzarasına karşı çay içmesi… Suriye’de 50 yıl sonra büyük bir değişim yaşandı. Yer yerinden oynadı desek yanlış olmaz. Kalkan toz bulutu ise henüz tam anlamıyla dağılmadı. Suriye’de yarınlar ne getirir bilemiyorum. Emin olduğum tek şey ise 2025’de yılın olaylarını konuşurken yine muhakkak Suriye’ye ayrılmış bir başlık olacaktır.
Hüzünler, acılar, mutluluklar, heyecanlar, yeni başlangıçlar, vedalar, merhabalar, yenilgiler, zaferler ve kelimelerle tanımlanamayacak nice duygular…
Kişisel yolculuğumuzda hepimiz birçok duyguyu yaşadık. Geride kaldı…
2025’e girerken dünya en parlak dönemini yaşamıyor.
Türkiye’de her şey güllük gülistanlık değil.
İç dünyamızda da karmaşalar hiç bitmeyecek…
Ama hayat bu.
Bize düşen her ne yapıyorsak yaptığımız işin en iyisi olmaya çalışmak.
Zorluklar karşısında pes etmemek.
Düşene tekme vuran değil el uzatan olmak.
Tüm zulümlerin karşısında korkmadan, eğilmeden mazlumun yanında yer almak.
Diklenmeden dik durmak…
Hepimize şimdiden sağlıklı, mutlu ve huzurlu bir yıl diliyorum.
Adet yerini bulsun ve o iğrenç espriyi de yapmayı ihmal etmeyeyim.
Seneye görüşürüz :)