Şaştık kaldık bu işe

Kelimeler kifayetsiz…

Günlerdir bir vahşeti, insanlığın geldiği en berbat seviyeyi, gencecik bir çocuğun hayattan nasıl koparıldığını izliyoruz.

İçimden geçenleri yazamıyorum çünkü duygularımı anlatmaya kelimelerin gücü yetmiyor, konuşamıyorum zira cümleler boğazıma diziliyor.

Narin…

Şu an olay hala tam olarak aydınlatılmış değil.

Onlarca soru cevabını bekliyor.

Her kafadan ayrı bir ses yükseliyor.

Soruşturmanın hayrı için bu kadar bilgi kirliliği de hiç iyi değil.

Zaten bulanık suyu daha da bulandırmak zanlılardan başka kimin işine yarar ki?

İşte bu aşamada yetkililere çok önemli bir görev düşüyor ki o da şeffaflık.

Gerekirse gün gün kamuoyu bilgilendirilmeli.

Gerekirse soruşturmayı takip eden yetkililer en çok tevatürün dolaştığı gündüz kuşaklarına bağlanıp birinci ağızdan vatandaşı bilgilendirmeli.

Toplumun psikolojisi açısından da, soruşturmanın selameti açısından da en azından bunu yapabiliriz diye düşünüyorum.

Bu satırları yazarken ne kadar zorlandığımı, kelimeleri seçerken ne kadar düşündüğümü bilemezsiniz…

Ama bu detayı da paylaşmam gerek…

Biliyorsunuz, sosyal medyada Narin kardeşimizin kabrine ait fotoğraflar tepki görmüştü.

Diyarbakır Valisi Murat Zorluoğlu ile Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminden tanışıklığımız var.

Ben de samimiyetimize sığınarak Vali Bey’i aradım.

 “Sn Valim, kardeşimizin tüm ailesi cezaevinde, kim suçlu kim suçsuz bunu da bilmiyoruz ama en azından mezarı garip kalmasın, vicdan sahibi insanlar kendine bu görüntüyü yediremiyor” dedim.  Vali Bey de aynı fikirde olduğunu, birkaç gün içerisinde Narin’in kabrini yaptıracaklarını aktardı.

Vali Bey’e duyarlılığı için teşekkür ediyorum.

Şaştık kaldık bu işe…

Bugünlerde yine toplumsal olarak kabul etmekte ve anlamakta zorlandığımız, çelişkilerle dolu bir dava sürecini tartışıyoruz.

Evet evet, Dilan ve Engin Polat çiftinden bahsediyorum.

Tutuklandıkları günü hatırlıyor musunuz? Manşetleri, TV’lerde tartışılanları…

Yıllarca çıkamayacaklarından, çok büyük bir yapılanmanın ilk basamağı olduklarından, sürecin çok daha derinleşeceğinden konuşuluyordu.

Mal varlıklarına el konuluyor, geçmişte yaptıkları itiraf niteliğindeki paylaşımlar yayınlanıyor, hayatları didik ediliyordu.

Ne oldu?

8-9 ay sonra…

Polatlar, 10’ar gün arayla serbest kaldı.

Lüks yaşantılarına, Ferrarilerine, villalarına ve Instagram'larına geri döndüler.

Suçlu değillerse bu insanlar bu olayları neden yaşadı?

Maddi manevi bu zarara neden uğratıldı?

Yok yazılanlar, çizilenler doğruysa bu insanlar neden bugün aramızdalar?

Bu denli büyük bir yapının parçasıysalar bu güçle gayet rahat bir şekilde kaçamazlar mı?

Biri bizim gibi sıradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını da aydınlatsın biz neye inanacağız?

Şaştık kaldık…

Olmadı Hülya Avşar!

Biliyorsunuz Hülya Avşar bir süredir YouTube’a röportaj bazlı içerik üretimi yapıyor.

Ne yalan söyleyeyim programlarının hiçbirini izlemedim ama viral olan kesitlerini X’te, TikTok’ta seyrettim.

Açıkçası bir parça kafa dağıtmaya iyi gelir, bir parça da mesleki olarak incelemek için telefonumun not defterinde yer alan “İzle” listesine not ettim.

Ben izlemeye fırsat bulamadan geçtiğimiz günlerde yine gündemdeydi Hülya Hanım.

Tüh ne kaçırdım diyerek olayı anlamaya koyuldum.

Ama bu kez hiç de kafa dağıtmaya iyi gelmedi.

Hülya Hanım’ın konuğu, Merve Taşkın’dı.

Tanımayanlar için Merve Taşkın, bedenini teşhir ederek para kazanan bir hanımefendi.

Hatta ücreti mukabil erkeklerle de kendi deyimiyle “VIP” görüşmeler gerçekleştiriyormuş.

Benim sitemim Merve Taşkın’a değil. Muhattabım da Merve Taşkın değil. Onu Allah ıslah etsin temennisinden başka bir şey diyemiyorum…

Ancak burada Hülya Avşar’a bir çift sitemim var.

Hülya Hanım, ben bu arkadaşı yayınıma çıkarırsam gencecik çocuklar bu kıza özenmez mi diye hiç düşünmediniz mi?

Hadi yayınınıza çıkardınız, bu arkadaşın yaşadığı hayatı ballandıra ballandıra anlatmasına engel olmak hiç aklınıza gelmedi mi?

Bedeni üzerinden kazandığı paraları gururla anlatması sizi hiç rahatsız etmedi mi?

Hadi sorumlu bir yayıncı değilsiniz anladık da bir anne olarak da bu programa dair bir an olsun tereddüte düşmediniz mi?

Hiç yakışmadı Hülya Hanım!

Not defterimden “İzle” listesini açtım.

Hülya Avşar Röportajları satırını seçtim ve sil seçeneğine dokundum.

Bir daha eklenmemek üzere…

Başa dön