Hem Abdülhamid’in hem de Atatürk’ün Yahudi dişçibaşısı anlatıyor

Dr. Sami Günzberg ismini duydunuz mu? 

Eğer Yahudi değilseniz ve yakın tarihe ciddi bir merak salmamışsanız duymuş olmanız çok zayıf bir ihtimal.

Hakkında bir kitap yazan Rıfat N. Bali’nin deyişiyle söylersek “Sarayın ve Cumhuriyetin Dişçibaşısı Sami Günzberg”, zannedilenden çok daha derin, karanlık bir şahsiyet. Sizin anlayacağınız, tarihin hangi izbe köşesinde karşınıza çıkacağını tahmin edemeyeceğiniz esrarengiz tiplerden biri.

O, hem Sultan Abdülhamid’in hem de Gazi’nin dişçibaşısı. 

Koca imparatorluk yıkılıyor ama o yerini koruyor. Doktorluk yapmanın haricinde Sultan Abdülhamid’in varislerinin vekili olup miras davalarını takip ediyor, Nazilerin elinden kaçan Yahudi profesörlere İstanbul Üniversitesi’nde iş ayarlıyor, antikacılık ve komisyonculuk yapıyor, hanedanın Musul’daki milyonluk petrol hisselerinin peşinde koşuyor vs…

Devlet Arşivleri’nde bulunan ve 13 Ekim 2022 tarihinde gizliliği kaldırılan resmi yazı, 1952 yılında Telaviv’de çıkan Davar Haşavua dergisindeki iki Günzberg söyleşisinin tercümesini içerir. Bu ilginç belgede yakın tarihle ilgili dikkate değer açıklamalara rastlıyoruz. Aşağıda Türkiye’de tamamı ilk kez yayınlanan bu söyleşiden bazı bölümleri nazır-ı dikkatinize sunacağım. Söyleşileri İsrailli gazeteci Mihael Asaf yapmış. 

Sultan Abdülhamid ne demiş?

Telaviv Elçiliğimizden Dışişleri Bakanlığına bir üst yazıyla bildirilen 27 Şubat 1952 tarihli resmi yazı, “Abdülhamid’in sadık bendesi, Atatürk’ün hakiki dostu, bütün Türk büyüklerinin iyi tanıdığı, ateşli bir Yahudi kalbine malik, vatanperver bir Musevi Türk dişçisinin hikâyesi” spotuyla sunulur.

İsrailli gazeteci önce dişçinin karısıyla tanışır ve bize onu şöyle tanıtır:

“Bu bayan (Lilly Günzberg) İsrail Devlet Reisi Weizmann’ın ahbaplarındandı. Kardeşinin, Türkler arasında çok sevilen Dr. Abravaya olduğunu öğrendim. Dr. Abravaya, İstanbul Musevi Cemaatının eski reisi ve Atatürk’ün hususi doktoru imiş. Halen TBMM’de milletvekilidir.”

Polonyalı bir Yahudi olan Sami Günzberg, İstanbul’a geldikten sonra Sultan Abdülhamid’in gözüne girmeyi başarmış ve tahttan indirilinceye kadar onun ve sarayın Dişçibaşısı olarak kalmış. (Osmanlı sarayında Fatih zamanından beri Yahudi hekimler rağbetteydi.)

Günzberg burada tam tarihin şahdamarını tutan merak edilen bir görüşmeyi anlatır. Theodor Herzl ile Sultan Abdülhamid’in ünlü görüşmesini. Çok ilginçtir söyledikleri:

“Dr. Herzl Viyana’dan İstanbul’a gelerek padişahın huzuruna çıkmak istemiş. Herzl’i kabul ettiğinin ertesi günü Abdülhamid, İstanbul Başhahamı'nı çağırtmış ve 70 yaşındaki ihtiyarı 4 gün beklettikten sonra nihayet kabul ederek kendisinden şu suali sormuş: “Küçük Yahudi milleti için Osmanlı devletinin taksimini isteyen bu adamı ne için Sarayıma gönderdin?”

Bakın, bir Yahudi bile Sultan Abdülhamid’in daha o zamandan Siyonistlerin Osmanlı devletinin parçalanmasını hedeflediklerini fark ettiğini itiraf ediyor, bizdeki “Abdülhamid düşmanları” hala toprak pazarlığı yaptığı iftirasını atmaya devam ediyor. (Görüşmenin bütün detaylarını benim Abdülhamid’in Kurtlarla Dansı’nın 2. cildinde okuyabilirsiniz.) 

Tahsin Paşa’ya yardım etmiş  

Payitaht dizisinde fazlaca öne çıkarılan Tahsin Paşa’nın, Sultan Abdülhamid tahttan indirilince parasız kaldığını, Günzberg’in kendisine yardım ettiğini, onlar da kâfi gelmeyince Alman İmparatoru II. Wilhelm’e başvurmasını istediğini, İstanbul’a geldiğinde İmparator'un Paşa’ya çok iltifatta bulunup, dostluk gösterdiğini ama yardım isteyen mektubuna ret cevabı verdiğini hayretler içinde okuruz.

Hayret ettiğimiz bir başka nokta ise Günzberg’in muhabire ,Avrupa’da Sultan Abdülhamid hakkındaki olumsuz kanaatin yanlış olduğunu söylemesidir. Şöyle demiş:

“Çok gaddar diye tanınmış olan Abdülhamid, hakikatte öyle değilmiş. Ancak etrafındakiler, kendi namına böyle hareketlerde bulunurlarmış.”

Ayrıca Osmanlı Bahriyesinde dişçilik vazifesindeyken Bahriye Nazırı İttihatçı liderlerden Cemal Paşa ile de çok dost olmuş.

Atatürk ile de dost

Belgeye göre Atatürk, Dr. Günzberg’i sevdiği gibi Yahudilere muhabbeti de onun sayesinde temin edilmiş. Meğer Atatürk ile Günzberg beraberce ve “büyük zevkle” Yahudi tarihi okumuşlar. Şu notu da kaydedelim buraya:

“1936-37 senelerinde Filistin’de cereyan eden vakayi (olaylar) sırasında, Yahudilerin büyük muvaffakiyet kazanacakları kanaatini Atatürk, o zaman açıkça söylemiş.”

Bana çarpıcı gelen bir başka nokta ise başkent Ankara’ya nakledildiği vakit ilk zamanlar Hristiyan ve Yahudilerin şehre girmeleri yasakmış. Dr. Günzberg’e özel bir müsaade verilmiş ama bakın sonrasında ne olmuş:

“Fakat Sami Günzberg, ilk Ankara seyahatinden sonra, arzu eden bütün Yahudilere de Ankara’ya gelmek müsaadesi verilmezse bir daha kendisinin de gelmeyeceğini bildirmiş. Bunun üzerine şehrin kapısı bütün Yahudilere açılmış.”

Yahudi Yahudiliğini yapacak tabii. Günzberg açıkça anlatmış:

“Ankara’ya ilk gelen Yahudiler birtakım mağşuş işlere (Köfteci Yusuf olayında gördüğümüz türden tağşiş işlerine) başlayarak kendisini oldukça güç mevkiye sokmuşlar: Atatürk Dr. Günzberg’e, “Yahudi ırkını Yahudi fertlerine tercih ettiğini” söylemiş.”

Bu ilginç cevaptan sonra Hitler iktidara gelince Einstein’ın Başbakan İnönü’ye müracaat ederek Alman Yahudisi profesörlerin Türkiye’ye kabulünü rica etmiş. Rica ilk önce reddolunmuşsa da (İnönü’nün ret mektubu elimizde) Günzberg’in aracılığı ve Atatürk’ün kesin emri üzerine ilticaları kabul edilmiş.

Belgeye göre Atatürk, son gününe kadar Nazi propagandasına engel olmuş ama vefatından sonra Türkiye’deki Yahudilerin durumu fenalaşmış. 

Celal Bayar için liberal ve Yahudilerin dostu tabirlerini kullanan Günzberg, İsrail devlet Başkanı Weizmann ve Dışişleri Bakanı Şertok’un Çankaya’da kabul edilmesine aracılık ettiğini ilave etmiş sözlerine.

Son olarak İnönü ve ailesi ile sık görüşürler, hatta İnönü Ailesi Günzberglerin evine sık sık misafir olup, sofralarında yemek yermiş.

Türkiye’de Hitler’in nüfuzunun artmaması için elinden geleni esirgemeyen Günzberg, birçok Yahudi'yi Nazilerin elinden kurtarmaya çalışmış ve bu hususta Türklerden çok yardım görmüş.

Hakikaten esrarengiz bir adammış değil mi? Zaten İsrailli muhabir “Yahudi tarihinde birçok şöhret kazanmış Yahudi doktorlarının ismi geçer. Dr. Günzberg de bunlardan biridir” diyerek yazısını noktalamış.

Ben susuyorum, belge konuşuyor.

Not: Metnin içinde iki sayfasının kupürünü göreceğiniz belgenin kendisi, 2735-21845-1 dosya numarasıyla Devlet Arşivleri’nin internet sitesinden indirilebilir.

Başa dön