Silivri’de tutuklu bulunan Ekrem İmamoğlu "Kur'an-ı Kerim'den de özellikle adaletle ilgili bölümleri not alarak okuyorum. Nazım Hikmet’in bütün şiirlerini getirttim, o da başucumda" demiş. Doğrusu “Kur’an ve Nazım” bileşimi mükemmel bir reklam jeneriği oluşturmuş.
Şimdiki solcuların bayıldıkları Nazım Hikmet’i 1920’lerdan itibaren nasıl yerden yere vurduklarını iyi ki bilmiyor kimse. Cumhuriyet gazetesi Sovyetler Birliği’ne kaçmış bulunan Nazım Hikmet’in Sovyet Yazarlar Birliği genel sekreteri ile yan yana çekilmiş fotoğrafını koyduktan sonra altına aynen şunları yazmıştı:

“Bu fotoğrafı sütunlarımıza geçirirken şair Eşref’in Abdülhamid’e yaptığı tavsiye aklımıza geliyor. Bu tavsiye “resmini teksir ettirip dağıt ki millet doya doya yüzüne tükürsün” mealindedir. BİZ DE YUKARIDAKİ RESMİ NAZIM HESABINA AYNI GAYE İLE BASMIŞ BULUNUYORUZ.” (12 Temmuz 1951)
Ekrem İmamoğlu’na Nazım Hikmet’e gençliğini zehir etmiş olan CHP’nin başına geçmek için çırpındığını hatırlatmak boynumuzun borcudur.
Nazım Hikmet’i hapislerde çürüten CHP’dir, onu hapisten çıkaran kanunun altında ise Adnan Menderes ve DP’nin imzası vardır.
Gelin görün ki ensonhaber.com sokaktakilere sorsa, Nazım Hikmet’i içeri attıran Menderes ve DP imiş gibi konuşurlar da İnönü ve CHP’ye toz kondurmazlar.
-Nazım Hikmet’in gençliğini hapislerde çürüten CHP’dir,
-Aziz Nesin’i elleri kelepçeli olarak iki jandarma refakatinde Bursa sürgününe gönderen CHP’dir,
-Sabahattin Ali’yi yıllarca hapsettikten sonra başını taşla ezerek öldürten CHP’dir,
-Hikmet Kıvılcımlı’yı hapse attıran CHP, kurtaran yine DP’dir vs.
Ve sanki bunların hiçbirini eden, eyleyen kendileri değilmiş gibi sütten çıkmış ak kaşık misali arkalarından en mutantan ağıtları döktüren yine CHP’lilerdir.
Atsız’ın dediği gibi dünyada bir sabun buhranı çıkarmadan CHP’nin günahlarının temizlenebilmesinin mümkünatı yoktur.
Atatürk’ün sağlığında, “orduyu isyana teşvik” suçuyla tutuklanıp 28 yıl, 4 ay hapis cezasına çarpıtılan Nazım, ilk Menderes hükümetinin güvenoyu alır almaz çıkardığı af kanunuyla hapisten çıkarken bugün solcu geçinen ressam Bedri Baykam’ın babası Suphi Baykam Nazım serbest bırakılıyor diye iki günlük açlık grevine başlıyordu. (Hatırlatalım: O tarihte MTBB başkanıydı.)
Ne tuhaf günlermiş değil mi?
Bu arada Nazım Hikmet’in hapisten çıkması için düzenlenen kampanyayı destekleyenler arasında sağcı zannedilen iki edebiyatçı da vardı: Birisi annesi Celile Hanım’ın eski aşığı şair Yahya Kemal Beyatlı, diğeri de romancı Halide Edip Adıvar.
Velhasıl Nazım “orduyu isyana teşvik”ten giydiği cezanın yaklaşık 13 yılını hapiste geçirmiştir ki bu süre 1938-50 arasına rastlar. Kahir ekseriyeti CHP’nin tek partili iktidar yıllarıdır.
7 Şubat 1950 tarihli Akşam gazetesini okumak bir çuval laf etmeye bedeldir. Henüz CHP iktidardadır. Habere bakılırsa Nazım Hikmet göğüs anjininden rahatsızmış ama onu serbest bırakma lütfunda bulunmamış İnönü CHP’si.
Hadi 1944’e kadar Fevzi Çakmak takmıştı Nazım’a, onu sağ çıkartmam dedi, Mareşal’e karşı bir şey yapamıyoruz diye bahane üretiyordunuz. Son 6 yıldır o da emekli ama “Milli Şef”in merhamet damarı kurumuş. Nazım’ı affetmiyor bir türlü.
Peki kim affediyor? İnönü ve şürekâsının 11 yıl sonra idam ettirecekleri sağcı Menderes.
Unutmayın ki, 1938 yılında 28 yıl, 4 hapis cezası alan Nazım Hikmet normal hüküm süresini içeride geçirseydi 1964 yılı sonunda hapisten çıkacaktı ki 1963 yılında öldüğünü düşününce son nefesini CHP’nin cezasıyla hapiste vereceğini varsaymak için kâhin olmak gerekmez.
Ekrem İmamoğlu’na Nazım’ın “6 Aralık 1945” başlıklı şiirini okumasını tavsiye ederim. Bu şiirde Nazım Hikmet CHP’nin bir daha geri dönmemek üzere yıkılıp gideceğini yazmış. İyi okusun:
“Onlar ümidin düşmanıdır sevgilim,
akar suyun,
meyve çağında ağacın,
serpilip gelişen hayatın düşmanı.
Çünkü ölüm vurdu damgasını alınlarına:
-çürüyen diş, dökülen et-,
bir daha geri dönmemek üzre yıkılıp gidecekler.”

Cumhuriyet’in uzun yıllar başyazarlığını yapan İlhan Selçuk’un ağabeyi karikatürist Turhan Selçuk, Nazım Hikmet’in Rusya’ya kaçışını böyle alaya almıştı (Bayram gazetesi, Temmuz 1951)