MHP lideri Devlet Bahçeli’nin 12 Ada manifestosu burnumuzun dibindeki adaların göz göre göre elimizden çıkmasına sebep olan ürkek CHP politikasını eleştirmekle kalmıyor, fersah fersah ilerisinde bir ufku işaret ediyordu:
“12 Ada gasp edilmiş, Türk milletinden ayak oyunları ile çalınmıştır. Türkiye, 12 Ada'sız yaşasa bile 12 Ada'nın Türkiye'siz yaşaması tam bir hayaldir.”
Gelin bundan 104 yıl önceye gidip Gazi Mustafa Kemal’in Yunanların tek kurşun atmadan “ayak oyunları” ile gasp ettiği Meis adası hakkındaki çarpıcı açıklamasına uzanalım:
25 Haziran 1921 tarihli ve “Türkiye Büyük Millet Meclisi Reisi Mustafa Kemal” imzalı şaşırtıcı telgraf, Cumhuriyetin kurucusunun,
1) Meis adasının bizim olduğunu,
2) Meis adasının “Türkiye topraklarına dahil bulunduğunu”,
3) Hatta Meis adası halkının askere alınmasına İtalyan memurlarının itiraz haklarının bulunmadığını,
4) Dahası, Sevr Antlaşması’nın ne İstanbul hükümeti tarafından onaylandığını, ne de TBMM tarafında tanındığını
beyan etmekte ve resmi tarihin çatısını biriken karların düşmesi gibi çökertmektedir.
Dikkatlice incelendiğinde Sakarya Meydan Muharebesi öncesinde Sevr’in Osmanlı Devleti tarafından onaylanmadığını bizzat TBMM Başkanı Mustafa Kemal’in dilinden aktaran bu çarpıcı telgrafın yakınlara kadar nasıl olup da gözden kaçtığını anlamak zor değil. Zira resmi tarihin kurgusuna taban tabana zıt düşüyor.
Düşünün ki, bu telgraf, çekildiği tarihten ancak 71 yıl sonra arşivden gün ışığına çıkarılabilmiştir. Tam 71 yıl bu, dile kolay…
Bilesiniz ki, resmi tarihin bekçilerinin rahatı kaçmasın diye sümen altı edilmiş yığınla belgeden sadece biridir bu.
İlk kez Dr. Cengiz Kürşat tarafından 1997 Eylül’ünde Belgelerle Türk Tarihi Dergisi’nde neşredilen bu şaşırtıcı telgrafın Atatürk’ün Bütün Eserleri’nin 11. Cildinin 209. Sayfasında yer alan halini sadeleştirme ve açıklamalarla aşağıya dercediyorum:
“Meis Adası’nın kime ait olduğu ciheti hakkında yapılan incelemelerde Balkan Harbi’nin ardından Londra’da yapılan antlaşmada Yunan işgali altındaki adaların mukadderatının belirlenmesi hususu büyük devletlere havale edilmiş ve belirtilen devletler daha sonra Babıali’ye tebliğ ettikleri ortak bir notada söz konusu adalardan Gökçeada, Bozcaada ve Meis adası müstesna olmak üzere kalanlarının Yunanistan’a terkine karar verildiği bildirilmiş olduğundan Babıali’nin (İstanbul hükümetinin) bu üç adanın Osmanlı hakimiyetinde bırakılması hakkındaki beyanat ve senet akdi sayarak (yani bu üç adayı çantada keklik kabul ederek) diğerleri (yani Yunanistan’a verilen adalar) hakkındaki kararı protesto ettiği bilinmektedir. 1. Dünya Savaşı’nı müteakip İstanbul hükümeti tarafından imza edilen, 122. maddesinde diğer bazı adalarla birlikte Meis Adasının da İtalya’ya terk edildiğini kapsayan Sevr Antlaşması ise ne İstanbul hükümeti tarafından tasdik edilmiş (onaylanmış) ve ne de TBMM hükümeti tanımış olduğundan adı geçen adanın (Meis’in) Türkiye toprakları kısmında olmasının tabii olduğunu ve bu ada ahalisinin askeri hizmete alınmasına İtalya memurlarının itiraz hakkı olamayacağı anlaşılmıştır Efendim.”
Yukarıdaki telgrafı okuyup hala ‘Meis adası Lozan’dan çok önce elden gitmişti’ diye zırvalayanlara ‘Siz kimi yalanladığınızın farkında mısınız?’ diye sormak boynumuzun borcudur.
Bilelim ki 12 Ada’nın kaybı içimizde hâlâ kanamakta olan derin bir yaradır.
Üstelik 12 Ada’ya dahil olmadığı halde Meis adası Lozan’ın 15. maddesiyle ikramiye olarak bırakılmıştı İtalya’ya. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra emperyalistler tarafından Yunanistan’a altın tepside sunulurken sesini çıkarmayan CHPlilerin bugün “12 Ada gasp edildi” denilince tantana etmeleri gerçekten komik kaçıyor.
Ne yani, bir punduna getirip Meis’i geri alsak üzülecek misiniz Lozan delindi diye?
Üzülürler mirim, inanırım, üzülürler...

