NİYETİNİZİ BİLELİM

Sayın Bahçeli’nin ezber bozan son çıkışının artçı sarsıntıları sürüyor

Herkes Bahçeli’nin mesajının “şifrelerini” çözmeye çalışıyor.

(Zaten son 10 -15 yıldır herkes şifre uzmanı kesildi. Ben bir kitap veya film adında “bilmem neyin şifresi/kodları/sırrı” gördüm mü koşarak uzaklaşıyorum.)

Sayın Bahçeli’nin konuşmasını kendi ağzından dinliyorum, ortada şifre mifre yok, hatta tonlaması bile o kadar açık ve net ki:

“Teröristbaşı işin içinde olmazsa bir şey çıkmaz diyenlere de sesleniyorum;

Şayet teröristbaşının tecridi kaldırılırsa, gelsin TBMM DEM Parti grup toplantısında konuşsun.

Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın.

Bu dirayet ve kararlılığı gösterirse, “Umut Hakkı”nın kullanımıyla ilgili yasal düzenlemenin yapılması ve bundan yararlanmasının önü de ardına kadar açılsın.

Ne Kandil, ne de Edirne; adres İmralı’dan DEM’e uzansın, bu ağır ve tarihi terör sorunu ülke gündeminden tamamen çıkarılsın.

Hodri meydan, buna varız; vatan, millet, devlet, bayrak, ortak gelecek ve tam bağımsızlık için bunu dahi sineye çekmeye sonuna kadar hazırız.”

Şifre bunun neresinde? Ne diyor? “Öcalan’sız olmaz diyenler, eğer samimilerse buyursunlar Öcalan’la çözsünler” diyor.

Malum, MHP çözüm sürecinin, barışın önündeki en büyük engel olarak görülüyordu. Bahçeli’nin açıklaması yıllarca kendini barış ve demokrasi havarisi ilan eden ama tek amaçları savaşı sürdürmek olan “sol” görünümlü Türk faşistleri ve PKK’lı hainleri deşifre etti. Ortada kalakaldılar.

Peki, on yıl önce çözüm sürecinin ortasında “devrimci halk savaşı” başlatıp süreci sabote eden Kandil şimdi farklı bir şey mi yapacaktır? Nitekim açıklamanın üstünden 48 saat geçmeden Kandil hain yüzünü gösterip, yeni bir çözüm süreci tartışmalarını başlamadan bitirdi. Kandil zaten sorunun çözülmesinden öcü gibi korkmaktadır. Öcalan ile ilişkisi de sadece simgeseldir.

Oysa Bahçeli için konu hiçbir zaman Kandil’le konuşmak, terörle mücadeleden vazgeçmek olmamıştı. Bahçeli'nin amacı artık Türkiye’deki fiziki varlığı birkaç meczuba düşen PKK’nın bittiğinin ilan edilmesi ile yani malumun ilanı ile DEM’e Kandil’in elinden kurtulması için bir şans sunmaktı.

Nitekim Bahçeli, "Uzanan hoşgörü elini idrak edemediler (…) Terör ve bölücülüğü sadece hayatımızdan değil, milli hafızadan da söküp atma hedefinden cayma, sapma ve savrulma söz konusu değildir. Şayet buna direnç gösterilirse, eski usul mücadele stratejilerinden çok daha sert, seri ve şiddetli yöntemlerin devreye alınması mukadder hale gelmeli, hiç kimsenin de gözünün yaşına bakılmamalıdır" diyerek söylediklerini daha da netleştirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan da “"Şu hususun altını özellikle çiziyorum: Bizim, Irak ve Suriye'nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, kandan beslenen Kandil'deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur olamaz da. Israrla bizimle muhatap olmaya çalışma gayretleri iplerini ellerinde tutan patronlarına kendilerini ispat uğraşından başka bir şey değildir” diyerek çağrının gerçek muhatabının, Türkiye içinde bulunan ve Türkiye Partisi olma iddiasındaki DEM olduğunu açıkça ifade etmiştir.

Evet, süreci dikkatle izlemeyenler Sayın Bahçeli ve Sayın Cumhurbaşkanı'nın marjinal bir çağrıda bulunduğunu sanabilirler.

Oysa asıl marjinal kalan PKK’nın kendisidir ve DEM de onun vesayetinden kopamazsa onu da aynı sonuç beklemektedir.

Ne DEM ne de Kandil son birkaç yıl içinde PKK’nın Türkiye’de kitlesel varlığının sona erdiğini kabullenememekte, böyle bir şey olmamış gibi davranmaktadırlar. Oysa güvendikleri dağlara çok bombalar yağmıştır. Silah bırakmaları değil, silahla yapabilecekleri bir şey kalmadığını kabullenmeleri gerekir.

DEM’in ve Kandil’in kafasını kuma gömmesine karşın Güneydoğu’daki halk süreci büyük bir dikkatle izlemektedir. On yıl önce silahların susmasından halkın duyduğu barış, kanın durması, refah umutları PKK teröristleri tarafından hendeklere gömülmüştür.

Eğer DEM bu fırsatı kaçırırsa tabanının gazabından kaçması çok zor olacaktır. Tarihe “Öcalan’ı konuşturmayan Öcalancılar” olarak geçeceklerdir.

Peki, bölgemizdeki büyük resmin içinde İsrail’in bir Proxy kullanarak bir gün Türkiye’ye saldırması olasılığı da var mıdır?

Evet.

Devletin DEM’e çağrısı asıl bunu içermektedir. O gün inşallah gelmez ama eğer gelirse nerede olacağınızı şimdiden bilelim de o dar zamanlarda bir de sizinle uğraşmayalım…

X hesabı: @kalemciler

Başa dön