Değiş tonton…
Kemal Sunal bir eve giriyor. Çok zengin bir ev. Evde bir papağan var. Konuşmaya başlıyor. Bizimki etrafına bakınıyor, şaşkın; “Kim o, kim konuşuyor?” diyor. Kuş “ben konuşuyorum, buradayım” diye üsteliyor. Nihayetinde kuşu keşfeden Şaban yanına gidip özür diliyor: “Kusura bakma abi, ben seni kuş sanmıştım”
Ne oluyor? Primitif şahsım, kahkahalarla gülüyor…
Hanginiz “Kop da Gel Şaban”daki “şiki şiki ba ba” sahnesini bilmez ki?
“Eşşoleşşek” Kemal Sunal’ın ağzında hakaret olmaktan çıkmadı mı?
Kemal Sunal’ın filminin gösterileceği kanal o gece RTÜK kurbanı olursa…
Alper Tunga öldü mü?
Esiz acun kaldı mı?
Psikolog gibi olacak ama, çocukluğunuz nasıl geçti, dayak yediniz mi mesela?
Çocukluğumda dayak yedim tabii. Ben biraz da dayağın olmasından yanayım.
Hakkıyla dayak yediniz yani?
Dayak gerektiği zaman çok yararlı, ama bunu iyi ayarlamak lazım. Yararlı oluyor bana göre. Çünkü son zamanlarda bir bakıyorsunuz bütün gençlik bunalımda. Neyin bunalımındalar hiç belli değil. Soruyorsunuz; açıklamıyorlar da. Çünkü rahatlayamıyorlar. Güzel bir şey yapıyorlar, karşılığı yok, kötü bir şey yapıyorlar yine karşılığı yok