Bugün, hemen herkesin cep telefonları ve mesajlaşma uygulamaları üzerinden iletişim kurduğu bir dönemde, kelimelerin yerine minik sembollerle duygu ve düşüncelerimizi ifade ediyoruz.
Sevgi, mutluluk, üzüntü gibi yoğun duyguları anlatırken bazen kelimeler yetersiz kalıyor ve bir emoji, düşündüğümüzden çok daha fazlasını anlatabiliyor.
Karşımızdaki kişiye daha samimi bir mesaj göndermek için ise bazen soğuk bir metni renkli simgelerle donatıyoruz.
Peki, bu küçük semboller hayatımıza nasıl girdi?
Emojiler, yüz ifadeleri, hayvanlar, bitkiler, hava durumları ve günlük hayatta kullandığımız nesnelerden oluşuyor ve her geçen gün sayıları artıyor.
İlk kez 1990’larda Japonya’da ortaya çıkan bu minik simgeler, dijital iletişimi hem daha hızlı hem de daha etkili hale getirdi.
Kelimelere duygu katabilen emojiler, günümüzde dijital dünyanın vazgeçilmez bir parçası oldu ve hayatımızda giderek daha fazla yer kaplıyor.
EMOJİ NASIL İCAT EDİLDİ?
Tübitak'ta yer alan içeriğe göre; Dijital çağda iletişimin en önemli unsurlarından biri haline gelen emojiler, aslında bir dijital devrimin başlangıcını simgeliyor.
1982 yılında, ABD'nin Carnegie Mellon Üniversitesi'nden Profesör Scott Fahlman, mizahi bir çevrim içi duyuru panosunda ilk kez ":-)" ve ":-(" gibi sembollerle yüz ifadelerini kullanarak "emoticon" (duygusal simge) terimini ortaya koydu. Bu, bugünkü emojilerin atası olarak kabul ediliyor ve dijital yazışmalarda duygusal ifadelerin kolayca aktarılabilmesine olanak tanıyan bir dönüm noktasıydı.
1990'lı yılların ortasında Japonya'da cep telefonlarının henüz piyasaya çıkmaya başladığı dönemde, bir Japon telekom şirketi olan NTT Docomo, gençlere yönelik çağrı cihazlarında kalp simgesi gibi semboller kullanarak, telefonlaşmayı daha eğlenceli hale getirmeye çalıştı.
Ancak bu girişim, şirketin iş dünyasında daha çok tercih edilmesini sağlayacak şekilde ayarlanmadığı için büyük bir pazar kaybına neden olabilirdi. Bu durum, NTT Docomo'dan Shirgetaka Kurita'yı düşündürerek, görsel sembollerle kısa mesajlaşma kültürünü zenginleştirmek için çalışmalara başlamasına yol açtı.
1999 yılında, Kurita 12x12 piksellik 176 emoji simgesi yaratarak Japonya'da büyük bir popülerlik kazandı. Manga sanatı ve Japon alfabelerinden ilham alan bu emojiler, kısa süre içinde Japonya'da diğer teknoloji şirketleri tarafından benimsendi. Ancak emojilerin dünyaya yayılması zaman aldı.
2010 yılı, emojilerin küresel düzeyde bir standart kazanmasına sahne oldu. Unicode, dijital yazı karakterleri için evrensel bir set belirleyerek emojileri de karakter setine dahil etti.
Bu sayede artık bir Fransız, bir Amerikalı’ya emoji gönderdiğinde, hangi platformu kullanırsa kullansın aynı simgeyi görebiliyordu. Apple, Google, Microsoft gibi dev teknoloji şirketlerinin emojileri mobil cihazlarında ve sosyal medya platformlarında kullanıma sunması, emojilerin günlük hayatımızın bir parçası olmasına neden oldu.
Bugün gelinen noktada, Unicode karakter setinde tam 3.633 emoji bulunuyor ve her geçen gün yeni emojilerle dijital iletişim daha renkli ve zengin hale geliyor.