Kapora, bir mal veya hizmetin satın alınması sırasında, alıcı tarafından satıcıya verilen ön ödeme anlamına gelir.
Genellikle, bir ürün veya hizmetin rezerve edilmesi veya satışının güvence altına alınması amacıyla kullanılır; Ev veya araba gibi...
Kapora, alıcı ile satıcı arasında bir tür güvence sağlar ve satıcının ürünü veya hizmeti satmaktan vazgeçmemesi için bir taahhüt oluşturur.
Kapora ödemesi, satış sözleşmesinin şartlarına bağlı olarak genellikle iade edilebilir veya edilemez. Eğer alıcı, anlaşmadan vazgeçerse, kapora genellikle satıcıda kalır.
Peki, kapora caiz midir? Kapora almak/vermek dinen uygun mudur? İşte Diyanet'in kapora yanıtı...
KAPORA CAİZ MİDİR
Müşterinin sözleşmeden cayması hâlinde kaporanın kendisine iade edilmesi şartıyla yapılan akdin cevazında bir ihtilaf yoktur (İbn Cüzey, el-Kavânîn, 171).
Alıcının akitten cayması durumunda verdiği kaporanın yanması, yani satıcının mülkiyetine geçmesi şartıyla yapılan akdi fakihlerin çoğu caiz görmemişlerdir.
Hanefîler böyle bir akdi fasit, Şâfiîler ve Mâlikîler ise batıl saymışlardır. Çünkü onlara göre bu tür bir akit fasit bir şart ve belirsizlik içermekte ayrıca haksız kazanca sebep olmaktadır. Bu sebeple akdin sona ermesi hâlinde satıcı kaporayı müşteriye iade etmelidir (Senhûrî, Mesâdıru’l-hak, 2/93-94).
KAPORALI CAİZ ALIŞVERİŞ
Abdullah b. Ömer, Zeyd b. Eslem, Mücahid ve Hasen-i Basrî gibi sahâbe ve tabiîn âlimleriyle Hanbelîlerin çoğunluğu kaporalı alışverişi caiz görmüşlerdir. Bu görüş sahipleri kaporalı alışverişi yasaklayan rivâyetin zayıf olduğunu ve akitlerde mubahlığın asıl olup imkân ölçüsünde şartlara riâyetin gerektiğini, Hz. Ömer zamanında Mekke valisi Nafi’ b. Abdulhâris'in, halife adına kaporalı bir işlem yapmış olduğunu (Buhârî, Husûmât, 8 [Bab Başlığı]) delil getirmişlerdir.
Bazı Hanbelîler, kaporalı akitlerin kesinleşeceği belli sürenin belirlenmesini şart koşmuşlardır; bu süre içinde müşterinin cayması hâlinde kapora satıcının mülkiyetine girer, demişlerdir (Mustafa Suyutî, Metâlib, 3/77-78).
Akdin belirlenen sürede kesinleşmemesi hâlinde kaporanın satıcıda kalabileceği yönündeki görüşün bu ilkelere aykırı olmadığı görünmekte, aksine kaporanın müşteriye iadesini şart koşmak kapora uygulamasını anlamsız hâle getirmektedir.
Bu sebeple akdin kesinleştirileceği sürenin baştan tespit edilmesi, tarafların her ikisinin de kapora uygulamasına rıza göstermesi ve işlemin selem ve sarf gibi bedellerden en az birinin peşin olması gereken bir akit olmaması şartlarıyla yapılacak kaporalı alışveriş akdi caiz olur.