Yapılan araştırmalara göre, Türkiye'de internet başında günde 7 saat 54 dakika zaman geçiriliyor. Sosyal medya üzerindeki nefret söylemleri artarken, insanlar arasındaki hem fiziksel şiddet arttığı gibi dijital şiddet de arttı. İnsanlarda artık 'siber zorbalık' diye bir tabir ortaya çıktı. Buna bağlı olarak dijital şiddet de arttı. Nasıl ki cinsel, ekonomik şiddet varsa aynı zamanda bu şiddetin fiziksel olmayan; ama aynı etkiyi uyandırabilecek dijital dünyadan yapılan bir şiddet var. Bu her geçen gün katlanarak büyüyor. Sosyal medya uzmanı Abdi Baktur, pandemi ile birlikte dijital medya kullanımının arttığını söyleyerek uyarılarda bulundu.
HER 10 KADINDAN 1'İ DİJİTAL DÜNYAYI TERK EDİYOR
Özellikle kadınların dijital şiddetten çok fazla etkilendiğini dile getiren Baktur, şunları söyledi: "Küresel çapta 14 bin kişi üzerinde yapılan araştırma dijital şiddete en çok yüzde 58 oranında kadınların maruz kaldığını ve bunlar arasında her 10 kadından 1’inin bu dijital dünyayı terk ettiğini ya da artık kullanmamaya başladığını gösteriyor. Bu durum kadınların dijital dünyadan çekilmelerine sebep oluyor. Bugün baktığımızda bile bir kadın profili açıldığında hemen farklı hesaplardan 'tanışalım', 'merhaba', 'nasılsın' gibi ufak yollu bile tacizler başlayabiliyor. Bunun haricinde sürekli takip, izleme, engelleme, taciz mesajları, ailesini takip etme, 'seni bulacağım' gibi tehditler tanıdıkları ya da tanımadıkları herkes tarafından özellikle kadınlar görebiliyorlar. Genelde bu yakın akraba ya da eş dosttan görülürken, şu an yabancılardan da görülmeye başladı."
“SOSYAL MEDYA HESAPLARI DA GERÇEK HAYAT GİBİ”
Abdi Baktur, bunun küresel çapta sorun olduğuna işaret ederek, "Baktığımızda tüm dünyada özellikle dijital medyada kadınlara yönelik bir şiddet var. 'Bu neden oluyor' derseniz; insanlar klavyenin akasından kimliksizliğe bürünerek, kendilerini gizleyerek, sanki gerçek hayatta bu eylemleri işlemiyormuş gibi bu şekilde davranıyorlar ama dijital dünyada yapılan her şey gerçek hayatta da suçtur. Bu yüzden her ne kadar o kimliklerin arkasına saklanarak sosyal hayatlarına devam etseler de sanki bu eylemi yapmıyorlar gibi gözükseler de mutlaka bulunuyorlar ya da bulunmak zorundalar çünkü dijital dünyada yapılan eylem gerçek." dedi.
Dijital şiddeti engellemede devletler ve sosyal ağların önemli olduğunu belirten Baktur, "Baktığımızda sosyal ağların engelleme, şikayet etme uygulamaları ve sistemleri var. Özellikle kadın kullanıcılar sistem üzerinden şikâyet ettiklerinde çok fazla yanıt alamadıklarını görüyoruz. Bu konuda İstanbul Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmaya göre de anket çalışmalarında da kadınların sosyal medyadan şikayetlerini ilettiklerini; ama uygulamalardan yanıt alamadıkları ile alakalı bir test çalışması da var. Burada kendimizi korumanın en temel yolu, özellikle fotoğraflarımızı paylaştığımız sosyal hesaplarımızda sadece yakın çevremizi içeri almak. Soysal medya hesaplarımız da gerçek hayatımız gibidir. Nasıl ki gerçek hayatınızda her şeyinizi herkesle paylaşmıyorsanız, çok özel fotoğraf ve videolarınızı aynı sosyal ağlarda tanımadığımız insanlarla paylaşmamak gerekiyor. Tanımadığımız insanlardan gelen mesajlarla da iletişim kurmamak gerekiyor." diye konuştu.
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış