
Modern Türk edebiyatının ustalarından olan Abdullah Ataşçı yeni romanı olan Meryem'in Çiçekleri'nde okurlarını yine tarih ve edebiyatın harmanlamasıyla baş başa bırakıyor. Heder Ağacı'nın devamı olan bu romanı da çok seveceğinizi umuyorum. Geçtiğimiz aylarda Everest Yayınları etiketiyle yayınlanan Meryem'in Çiçkeleri'nde roman sanatına dair ne varsa ilmek ilmek işlemiş Ataşçı...
Brindar, Dağda Duman Yeri Yok, Susmak Derdi, Yara Bende, Ben Buranın Yabancısıyım, gibi çok okunan ve bilinen kitaplara imza atan, Attilâ İlhan Roman Ödülü sahibi Abdullah Ataşçı, biz okurlarını peşinde sürüklemeye devam ediyor.
Abdullah Ataşçı'nın yazdığı her kitabı okumaya gayret gösteriyorum.
Meryem'in Çiçeklerini de öyle...
Kitabı elime aldığımda büyük keyifle okumaya başladım. İlk sayfalarda başlayan macera, son sayfaya kadar sizi kendine mahkum ediyor. Gerek üslubu, gerek ise anlatımında ustalıklı teknik Ataşçı'nın yeteneğinden başka bir şey değil...
Yazmak, üretmek büyük bir meziyettir bir yazar için. Nitekim uzun süre ortalıklarda kaybolduğunuzda ve yeni bir şeyler yazmadığınızda okurlar sizi unutuverir. Abdullah Ataşçı'nın derdi unutulmak değil; unutulmaya çalışılan; tarihin tozlu raflarına kaldırılan ve konuşulmasının mubah sayılmadığı bir coğrafyada olaylar silsilesini hatırlatmaktır.
Öyle de yapıyor...
Nitekim bir yazar yaşadığı toplumun boy aynasıdır; yazarlık bir nevi kamuoyu işlevidir. Ataşçı, Türkiye'nin toplumsal, siyasal, ekonomik, sosyolojik hayatında derin izler bırakan bir meseleyi kağıda döküyor. Heder Ağacı romanının analizinde bu konuyu işlemiştim. Dileyenler buradan bakabilirler; https://www.ensonhaber.com/kitap/kederli-bir-cografyanin-dusunduren-dokunakli-romani-heder-agaci
Aşk, sürgün, ölümler, katliamlar, yok saymalar, aşiretler, feodalizm...
Ataşçı, Meryem'in Çiçekleri'nde bizi yozlaşmış bir toplumun "değersiz" değer yargılarıyla bizi düşündürürken; aynı zamanda da tarihin derinliklerinde okurlarını gezintiye çıkartıyor.

Sayfa: 424
İMPARATORLUĞUN SANCILI SÜRECİ
Osmanlı Devleti'nin son dönemleri ve sancılı bir süreç...
Bir yandan Birinci Dünya Savaşı kapıdayken, bir yandan da içeride çıkan isyanlarla baş etmek zorunda kalan Osmanlı Devleti, bu isyanları kanlı biçimde bastırarak "sükûneti" sağlayacaktı. Öte yandan imparatorlukta yaşayan farklı din, dil, mezhep ve ırklara mensup olan, toplumun "alt tabakasını" oluşturan azınlıklara ne olacak? Dış güçlerle "iş birliği" yaptıkları gerekçesiyle türlü sebeplerle sürgün edilen insanların dramlarını romanda okuyacaksınız.
Sultan Abdülhamid'in kurduğu Hamidiye Alayları Doğu ve Güneydoğu'da isyanlarla baş ederken, aynı zamanda devletin yegane bekçisi olduğu gerçeğini de bize hatırlatıyor yazar. Ailesi öldürülen, sevdiği kadın uğruna dağlara çıkan, isyan eden bu yolda her şeyin ona göre "haklı" sayılan Adis'in acıklı ve dokunaklı öyküsünü tırnaklarınızı yiyerek okuyacaksınız.
Nitekim cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla örülüdür. Şairin dediği gibi; bu sözün sözler içerisinde büyük bir anlamı vardı. Bir toplum ancak tarihiyle yüzleşirse gerçeklerle yüzleşir. Abdullah Ataşçı, tarihin gerçeklerini yüzümüze tokat gibi çarpıyor. Hem de güçlü bir anlatımla.

Yazar Abdullah Ataşçı
DEDEDEN DİNLENEREK YAZILAN KİTAPLAR
Ataşçı, 1973'te Elazığ'da doğdu. ilk, orta ve lise öğrenimini de burada tamamladı. Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi'ni bitirdi. Öyküleri; Kül, Kum, Yaratı, Yaratım, Öykü Şiir, Felsefeci ve Felsefeyazın gibi dergilerde yayınlandı.
2002 yılında Tek Kişilik adlı öyküsü, Yaba Edebiyat tarafından Hakkı Özkan anısına düzenlenen etkinlikte Teşekkür Belgesi aldı ve Sokaktaki İnsan Öyküleri adlı kitabında yayınlandı. 2006’da yayınlanan Sığ Suyun Balıkları adlı öykü kitabıyla dikkatleri üzerine çekti.
Meryem'in Çiçekleri, günümüzü anlatan bir roman değil ama yaşadığımız çağa yansımaları olan bir eser olma özelliğini taşıyor. Abdullah Ataşçı, küçüklüğünde dedesinden dinlediği öykülerden yola çıkarak hem Heder Ağacı'nı hem de onun devamı olan Meryem'in Çiçekleri'ni yazdı.
Dönem romanlarını oldum olası sevmişimdir. Size bir devrin kapılarını açan Abdullah Ataşçı, toplumsal panorama sunuyor. Meryem'in Çiçekleri'ni okuduğunuzda geçmiş ve gelecek arasında bağ kuracak; tarihin muhasebesini içinizde yaşayacaksınız. Usta yazar toplumun derin yaralarını deşmeye kalemiyle devam ediyor. İyi edebiyatçı biraz da iyi tarihçidir; Ataşçı bunu fazlasıyla yapıyor.
Abdullah Ataşçı, Meryem'in Çiçekleri'nde kitapseverlere yeni bir okuma sunuyor.
Okuyalım; okutalım...
Kaleminize sağlık Ataşçı...
Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış