Gerçekçi olma, kendini kontrol altına alma  ve bahaneler üretmekten kurtulma rehberi: Nasıl Varoluşçu Olunur
Haber Merkezi

Dürüst, canlandırıcı ve potansiyel olarak hayat değiştiren bir felsefe! Ayrıca Nietzsche, Sartre, Camus ve diğer büyük varoluşçu filozoflar tarafından formüle edilen varoluşçuluk ilkelerine göre nasıl yaşanacağına dair açık tavsiyelerde bulunması elinizdeki kitabın en dikkat çekici yanı.

Çağdaş mazeret kültürüne bir eleştiri niteliğindeki kitap, bizi insanlık durumunun katı varoluşsal gerçekleriyle yüzleşmeye çağırıyor.

Hepimizin kaçınılmaz olarak özgür ve sorumlu olduğumuzu Sartre’ın deyimiyle “özgür olmaya mahkûm” olduğumuzu ortaya koyan Nasıl Varoluşçu Olunur? her birimizi kendi kaderimizin efendisi olduğumuza dair keskin bir düşünceye sevk etmeyi amaçlıyor.

Bugüne değin çeşitli yanıtlar verilmiş bir sorudur bu. Sözgelişi, Weil’e göre varoluşçuluk bir bunalım, Mounier’ye göre umutsuzluk, Hamelin’e göre bunaltı, Banfi’ye göre kötümserlik, Wahl’e göre başkaldırış, Marcel’e göre özgürlük, Lukács’a göre idealizm, Benda’ya göre usdışılık, Foulqué’ye göre saçmalık felsefesidir.

Bir dönem, slogancı gençliğin peygamberi ve ‘varoluşçu papası’ sayılan J.-P. Sartre’a göreyse, varoluş, insanda, ama yalnız insanda, özden önce gelir. Bu demektir ki insan önce vardır; sonra şöyle ya da böyle olur. Çünkü o, özünü kendisi yaratır.

Sayfa: 200

Nasıl mı?

Şöyle: "Dünyaya atılarak, orada acı çekerek, savaşarak yavaş yavaş kendini belirler. Bu belirleme yolu hiç kapanmaz…"

BİR BAŞKALDIRI OLARAK VAROLUŞÇULUK

20. yüzyılın ortalarına doğru gelişen varoluşçuluk, kendine temel konu olarak insan varlığını seçer. Varoluşçuluk, insan varlığının varoluş hallerini, tarzlarını ve süreçlerini anlamaya çalışan felsefi düşüncelerdir.

Fakat varoluşçuluğun bir felsefe, bir yöntem, bir dünya görüşü ya da dönemin toplumsal ihtiyaçlarını gideren bir başkaldırı olup olmadığı üzerine tartışmalar halen devam etmektedir.

Varoluşçuluk, kolayca tanımlanacak bir felsefi akım ya da düşünce değildir. Kökleri kimilerine göre Sokrates'e uzanırken, kimileri St. Augustinus'a kadar götürülebileceğini ileri sürmektedirler. Bazıları varoluşçuluğu Pascal ve Descartes'la başlatırken, bazıları 19. yüzyıldaki felsefe ve edebiyat düşüncesine dayandırırlar.

İNSAN VARLIĞININ SOMUTLUĞU

Kökleri üzerinde ortak bir uzlaşım yok iken, tek bir tanım yapmak da yanlış olacaktır. Çünkü hem her varoluşçu filozof, kendi felsefesini diğerlerinden farklı olarak tanımlamakta hem de varoluşçuluk özcü bir felsefi düşünüş biçimini reddetmektedir. Fakat genel anlamda varoluşçuluğun, insan varlığının somutluğunu açıklayan ve varoluşunu ortaya koyan bir öğreti olduğu söylenebilir.