Ümit Yenişehirli yazdı! Batılı zirve isimlerin gözünden Peygamber Efendimiz
Özel Haber

Bazen art niyetli ve cahilce yorumlar eşliğinde tarihsel gerçekleri çarpıtma, bazen kötücül niyetlerle hazırlanan bir karikatür, bazen de sosyal medyadaki kimi seviyesiz tartışmalarla Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve bu vesileyle de İslamiyet’e yönelik saldırılar hiç hız kesmiyor.

Batı dünyasındaki kimi fanatik kesimler ile her fırsatta kendilerine Batı’dan referans arayan ülkemizdeki kimi çevreler ise çok sayıda Batılı düşünür, yazar ve devlet adamının, Hz. Muhammed ve İslamiyet’e yönelik takdir dolu değerlendirmelerini merak etmiyor, araştırmıyor veya bilip de görmezden geliyor. Yrd. Doç. Dr. Cevher Şulul’un, Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi’nce 1998 yılında düzenlenen I. Kutlu Doğum Sempozyumu’nda sunumunu yaptığı, “Batılı Düşünürlerin Hz. Muhammed Hakkındaki Görüş ve Düşünceleri” başlıklı tebliği; fikir namusuna sahip, çoğunluğu Hıristiyan inancından olan isimlerin, Peygamber Efendimiz hakkında nasıl objektif görüşler serdettiklerini ortaya koyuyor.

İngiliz filozof Carlyle: “Ateistler vallahi yalan söylüyor”

Felsefe ve edebiyat çevrelerince, “İngiliz edebiyatının tartışmasız lideri” ve “Laik bir peygamber” gibi tanımlamalarla anılan ünlü İngiliz filozof Thomas Carlyle, 1841 yılında yayımladığı “Kahramanlar Üzerine” isimli kitabında, Peygamber Efendimiz’e yönelik önyargılı ithamlara tepki göstermişti.

Carlyle, Rasulullah’a ayırdığı bölümü, yalan ithamlarda bulunanlara bir kinaye olması amacıyla Müslümanca bir yemin eşliğinde kaleme almıştı: “Önyargılı ateistler, Muhammed’in sadece şahsî şöhret, şan ve otorite istediğini iddia ediyorlar. Vallahi yalan söylüyorlar! O; merhamet, ihsan, lütuf ve takva dolu, hikmet ve ikna kabiliyetine sahip, dünyevi hırslar taşımayan sessiz ve yüce bir ruha sahip birisiydi. Bu adamın çevresine yığılan yalanlar bizim için utanç vericidir. Onun ne sözleri ne de eserleri sahteydi. Putperestlik bir hiçtir, pisliktir. Tahtadan putlarınızı yağ ve mumla parlatıyorsunuz, üzerlerine sinekler yapışıyor. Küfürle dolu, aciz korkuluklar. Bir tek Tanrı vardır. Yalnızca O’dur güçlü olan. Bizi yaratan da, yaşatan da, öldüren de O’dur.”

Tolstoy: “O, medeniyetin önünü açtı”

Ünlü Rus yazar Lev Nikolayeviç Tolstoy, Peygamber Efendimiz’e hayran bir isimdi. “Muhammed Kimdir?” adlı bir makale de yazan Tolstoy, şunları dile getirmişti: “O, hakikat ışığını yakıp, insanları huzur, sükûn ve zühde yöneltti. İnsanı kan dökmekten, insan kurban etmekten alıkoydu, kalkınmanın ve medeniyetin önünü açtı. Onun gibi biri, saygı ve hayranlığa layıktır. Bunu söylemek ne kadar tuhaf olsa da benim için Muhammedîlik, haça tapmaktan mukayese edilemeyecek kadar yüksekte duruyor. Eğer insan, seçme hakkına sahip olsaydı, aklı başında olan her bir insan, şüphe ve tereddüt etmeden tek Allah’ı ve O’nun Peygamberini kabul ederdi.”

Lamartine: “O, sahte tanrıları yok eden bir kahramandı”

İlk gençliğine koyu bir Katolik olarak adım atan Fransız yazar, şair ve siyasetçi Alphonse de Lamartine de Hıristiyanlık ve özellikle de kendi mezhebinde tutarsızlıklar görerek, zamanla dinden soğumuştu. Bu süreçte İslam’ı yakından inceleyen, Türkler’e de muhabbet duyup sık sık İstanbul’a gelen Lamartine, Türkiye Tarihi isimli kitabında Hz. Peygamber’e de bir bölüm ayırmıştı: “Muhammed’in eşit olmayan güçlerle yaptığı savaşlar, sadece hakikatin sözünü yaymaya adanmış hırsı ve hiçbir şekilde bir imparatorluk için çabalamaması, hepsi; Muhammed’in sarsılmaz inancının, imanının, sahte tanrıları yok eden gücünün kaynağıydı.”

Hz. Muhammed’le ilgili, Fransız devlet adamı Napolyon Bonapart da şunları söylemişti: “Tanrı’nın varlığını; Musa kavmine, İsa Roma âlemine, Muhammed ise bütün kıtaya yaydı. İsa’dan altı asır sonra, Arabistan putperestlik içindeyken Muhammed; İbrahim, İsmail, Musa ve İsa’nın Tanrısı’nı tanıttı. Muhammed, Tek Tanrı’dan başkasının olmadığını, teslisin ortak koşma anlamına geldiğini açıkladı.”

Avrupalı ​​tarihçi James Michener ise “Olağanüstü Şahsiyet” adlı makalesinde şu ifadelere yer vermişti: “Muhammed, çıplak gücüyle putları yok etti ve Tek Yüce Tanrı’ya inanmaya çağıran sonsuz bir din kurdu.”

Amerikalı oryantalist Edward Ramsey de Hz. Muhammed’in reformcu kişiliğine vurgu yapan görüşler dile getirmişti. Ramsey, bu makalelerinin birinde, “Muhammed, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkarmak için Yüce Allah’ın mesajıyla dünyaya geldi. Büyük reformcu Muhammed, dünyada eksik olan adaleti ve özgürlüğü yeniden sağladı, cehalet ve köleliği bitirdi.” diye yazmıştı.

Tarihteki En Etkin 100’ün ilk sırasında

Edebiyat, hukuk ve fizikte master, astronomide de doktora dereceleri bulunan Michael Hart de kaleme aldığı, “Dünya Tarihine Yön Veren En Etkin 100” isimli kitabındaki listenin birinci sırasında Peygamber Efendimiz’e yer vermişti. Hart, önsözde şunları yazmıştı: “Dünyanın en etkili insanlar listesinin başına Hz. Muhammed’i koymam, bazı okurları şaşırtabilir ancak O, tarihte hem dinî hem de laik düzeyde üstün başarılı olan tek insandı. Mütevazı bir aileden gelen Hz. Muhammed, dünyanın en büyük dinlerinden birini kurmuş, yaymış ve çok etkili bir politik lider olmuştur.”

“Modern dünyanın sorunlarının çözümü Muhammed’de”

Ünlü İngiliz yazar ve filozof Bernard Shaw ise modern zamanlarda İslam’a olan yönelişin artmasını, Hz. Muhammed’in vazettiği dinin etkili gücünden kaynaklandığını dile getirmişti: “Muhammed’in dinine büyük saygı duyuyorum. Ortaçağ Kilisesi, ya cahilliklerinden ya da bağnazlıklarından Muhammedîliği hep kara renklere boyayarak anlatmışlardır. Şu anda Avrupa, Muhammed’in bilgeliğini hissetmeye ve onun dinini kabul etmeye başladı; bu, aynı zamanda İslam’ı, Avrupalı ​​ortaçağ din adamlarının asılsız suçlamalarından temize çıkaracaktır. Ben inanıyorum ki, Muhammed gibi bir adama modern dünya üzerinde yetki verilse, sorunları, çok ihtiyaç duyulan huzur ve mutluluğu sağlayacak şekilde çözmeyi başaracaktır.”

İngiliz tarihçi Sör William Moyer de “The Life of Muhammad” (Muhammed’in Hayatı) adlı kitabında şöyle yazmıştı: “Muhammed’in (barış ve bereket onun üzerine olsun), sözlerinin açıklığı ve dininin kolaylığıyla öne çıkıyor. O, inanılmaz işler başardı. Tarihte hiçbir zaman hiçbir kimse, Muhammed gibi, kısa zamanda ruhları uyandırıp, ahlâkı ihya edip, fazileti yüceltmemiştir.”

İslam’ı incelemesinin ardından ihtida eden Sir Abdullah Archibald Hamilton ise inanç yolculuğunu şöyle anlatmıştı: “İslam’ın saflığı bana hep çekici gelmiştir. Bir Hıristiyan olmama rağmen kilisenin dogmatik tavrına hiç inanamamışımdır. Müslüman olurken sadece idrakimin dediğine uydum ve o zamandan beri kendimi daha iyi ve doğru bir insan olarak hissediyorum. Allah bu kitapta azamet ve haşmetle, değişmez bir saflıkla inancı ilan etmiştir. Yığınla teolojik karmaşadan arınmış bir inançtır bu. Müslümanlar inançlarını, nesne düzeyine indirmeye hep karşı koymuşlardır. Müminin inancı hiçbir put imajı ile bayağılaşmamıştır.”

Bismarck: Seninle aynı asırda yaşayamadığım için müteessirim

“Muhammed’in hayatındaki en büyük başarı, katıksız ahlaki güçten gelmektedir. Allah’ın Elçisi Muhammed, zayıflara karşı merhametli davranırdı, çok sayıda yoksulu evine sığınırdı. Yapmacıklıktan uzak, sade bir tavrı vardı. İnsanların eski anlayışlarını aşıp, antik dünyanın temellerini sarsacak bir güç ortaya koydu.” İskoç oryantalist Ronald A. Nicholson

“Eğer herhangi bir kişinin ilahi hakla hükmettiğini söyleme hakkı varsa o da Muhammed’di. O, iktidarın kıyafetlerini umursamıyordu. Özel hayatının sadeliği, kamusal hayatıyla da uyum içindeydi. Filozof, hatip, kanun koyucu, savaşçı, fikirlerin fatihi, inançların onarıcısı... Yirmi dünyevî ve bir manevî imparatorluğun kurucusu. İnsan büyüklüğünün ölçülebileceği tüm standartlar konusunda şunu sorabiliriz: Ondan daha büyük bir insan var mı?” Püriten rahip John Davenport

“Muhammed Peygamber’in hayatını incelemeye başladım. Vahşi, putperest, suç, pislik ve çıplaklık içinde yaşayan insanlara, nasıl giyinmek gerektiğini öğretmiş, kirin yerini temizlik, suçun yerini barış almıştı.” Sir Celaleddin Lauder Brunton

“Seninle aynı asırda yaşayamadığımdan dolayı müteessirim ey Muhammed! Beşeriyet senin gibi mümtaz bir kudreti bir defa görmüş, bundan sonra göremeyecektir. Ben, heybetli huzurunda kemal-i hürmetle eğilirim.” Alman devlet adamı Otto von Bismarck

Dostoyevski: “Mirac’a bütün kalbimle inanıyorum”

“Hiç kimse Hz. Muhammed’in prensiplerinden daha ileri bir adım atamaz. Avrupa’ya nasip olan bütün başarılara rağmen, bizim bütün kanunlarımız İslâm medeniyetine bakarak çok eksiktir.” Alman şair Johann Wolfgang von Goethe

“Büyük İslâm Peygamberi, Yüce Yaratıcı’nın katına çıkıp onunla buluşmuştur. Ben, Mirac’a bütün kalbimle inanıyorum.” Rus yazar Fyodor Dostoyevski

“Türk kardeşim. Senin dinin bana çok saygın bir din olarak görünüyor. Senin dinin çok asil.” Fransız filozof Voltaire

“Arap Peygamberi’nin karakterinde hiçbir kusur yok. Hayattaki ihtiyaçlarımız için eksiksiz bir paradigmaya ihtiyaç duyduğumuzda Hz. Muhammed’in kişiliği bu ihtiyacı karşılamaktadır. Yüce gönüllülüğü, yüce aklı, asaleti, yiğitliği, sabrı, nezaketi, tevazuu, affediciliği O’nu yansıtan bir aynadır.” İngiliz filozof Dr. William Draper

“Dünyada hiç kimse, Hz. Muhammet kadar iftiraya uğramamıştır.” İngiliz oryantalist papaz W. Montgomery Watt