
Cumhuriyet Halk Partisi, yakın tarihte herhangi bir seçim ihtimali olmamasına rağmen Cumhurbaşkanlığı adaylığı için şimdiden kıran kırana taktik savaşlarına sahne oluyor. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, geçtiğimiz günlerde açıkladığı, adayı ön seçimle belirleme yönteminin detaylarını görüşmek üzere bugün İstanbul ve Ankara’nın Büyükşehir Belediye Başkanları Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’la bir araya geliyor.
ABB Başkanı Mansur Yavaş’ın, etkilere açık, toplumun genel eğilimini belirlemekten uzak ve erken olduğu gerekçesiyle ön seçime karşı olduğu, bunun yerine geniş katılımlı anket çalışması önerdiği biliniyor. CHP’nin tarihindeki ön seçim sicili de Mansur Yavaş’ın itiraz ve endişelerinin hiç de yersiz olmadığını ortaya koyuyor.
CHP’DE 1954’E KADAR MİLLETVEKİLLERİ ATANMIŞTI
Cumhuriyet Halk Partisi, kurulduğu 1923 yılından 1954 yılına kadar otuz bir yıl boyunca milletvekillerini belirlerken, halkın ve parti teşkilatlarının eğilimlerini dikkate almamış, sadece genel merkezin, daha doğrusu genel başkanın tercihleri belirleyici olmuştu. Kuruluşundan itibaren görev yapan iki genel başkanın hazırladığı listelerde yer alanlar, zaten tek partinin katıldığı “seçimler” yoluyla milletvekilliğine atanmıştı. Pek çok milletvekili bazen “seçildiği” ile gitmeden bile milletvekilliği görevine başlıyordu.
Çok partili hayata geçilen 1946 yılından itibaren ise parti teşkilatlarından itirazlar gelmeye başlamışsa da CHP yönetimi, 1946 ve 1950 seçimlerinde de bu yöntemi sürdürmüştü.
CHP’DE “ÖN SEÇİM” BAŞLIYOR…
CHP’nin, önce 1946 seçimlerinde Demokrat Parti karşısında gerilemesi, ardından 1950 seçimlerinde ise mutlak bir yenilgiyle karşılaşması üzerine aday belirleme sisteminin gözden geçirilmesi gündeme gelmişti. CHP yönetimi, halktan ve teşkilatlardan gelen tepkiler sonucu, gönülsüz de olsa “yoklama yöntemi”ne geçmişti. Buna göre, seçimlerde milletvekili adayları için genel merkeze yüzde 20 kontenjan tanınacak, geri kalan adaylar için ise il ve ilçe başkanlıklarının yönetiminde yer alanlar ve muhtarların katılımıyla aday yoklaması yapılacaktı.

ESKİ CHP’Lİ BAKANIN USULSÜZLÜKLERE İSYAN EDEN RAPORU
Ancak ilk olarak 1954 seçimlerinde uygulanmaya başlayan bu yöntem, parti genel merkezinin müdahaleleri nedeniyle istenen sonucu verememişti. Tek parti döneminde İçişleri Bakanlığı da yapan Şükrü Sökmensüer’in Ankara ve ilçeleri için hazırladığı “Milletvekili Aday Yoklama Raporu”, bu bölge ile ülke genelindeki aday yoklama yönteminin çok sayıda usulsüzlükle gerçekleştiğini ortaya koymuştu.
Sökmensüer’in, 2 Mayıs 1954 seçimlerine birkaç hafta kala CHP Genel Merkezi’ne sunduğu rapora göre, yeni usul, iddia edilen demokratik tercihleri yansıtmaktan çok uzaktı. Sökmensüer, “Yoklama sistemleri; demokratik esaslara dayanmadığı gibi, tam tersine bin bir entrikanın çevrilmesine, mahalli kombinezonlara ve hatta vicdanların satın alınmasına müsaittir.” görüşünü dile getirmişti.
USULÜMÜZ BAŞTANBAŞA YOLSUZLUKLARLA DOLU
Raporunda daha sonra Ankara özelindeki usulsüzlüklere değinen Sökmensüer, “Ankara İl Başkanı Fuat Börekçi’nin Ankara ili yoklamalarında hiçbir yolsuzluk yoktur.” şeklindeki açıklamasının gerçeği yansıtmadığını belirterek, “Aksine, yoklama safhası baştanbaşa yolsuzluklarla doludur. Bu meşru olmayan yoklamalara dayanarak milletvekili seçilmek de gayrimeşru damgasını taşıyacaktır.” ifadesini kullanmıştı.

BU SİSTEMLE DAHA 50 YIL MÜSPET NETİCE ALAMAYIZ
Partinin belirlediği yoklama sisteminin başarısız olmasının nedenleri arasında, il ve özellikle de ilçe teşkilatlarının kültür ve eğitim seviyesinin geri olmasını da sayan raporda, şöyle denilmişti:
“Yoklamalardaki oy hâkimiyetine sahip olanlar, fikirlere değil şahsi tesirlere açık Ocak Başkanları ile Bucak İdare Kurulları ve muhtarlardır. Yer yer yüzde 50’si, hatta yüzde 70’i okuma yazma bilmeyen, adaylar üzerinde herhangi doğru bir fikre sahip olmayan ve inandıkları şahısların estireceği rüzgâr istikametine dönebilecek bu kişiler, adaylık yoklamalarında oylarını kendi kanaat ve vicdanlarına göre değil tabii olarak aracılar ile kullanacaklardır. Aday yoklama bu şekilde devam ederse daha elli yıl bu sistemle müspet netice almak mümkün olmayacaktır. Haliyle bu da partinin içeriden yaralanmasına ve maddi menfaat kaygılarının devamlı olarak körüklenmesine neden olacaktır.”

ÖNCEDEN İŞARETLENMİŞ ADAY LİSTELERİ ORTALIKTA DOLAŞIYOR
Şükrü Sökmensüer raporunda, milletvekili adaylarının belirlenmesi için yapılan düzenlemenin, daha baştan itibaren usulsüzlüklerle dolu olduğunu ifade ederek, yöredeki nüfuzlu ve zengin kişilerin aday olma sürecinin her aşamasında etkilerinin görüldüğünü belirtmişti.
Raporda, “Milletvekili seçilme gayesine ulaşmak için teşkilatlarda görevli, zengin ve nüfuzlu şahsiyetlere birer mebusluk mavi boncuğu armağan edilmeye başlanmıştır. Bu gayretler o kadar ileri gitmiştir ki, açık hükme rağmen kongresini yapmayan teşkilatlar bile oy kullanmış, aday olması istenen kişilerin listelerdeki isimlerinin karşısına işaret konulmuş, oy kullanacakların sayısından daha fazla sayıda isimlerin yer aldığı listeler ortalıkta dolaşmıştır. Yetkili kurulların bu listeleri geçersiz sayması gerekirken kabul edilerek, fazla listelerle öne çıkan adaylara avantaj sağlamıştır.” denilmişti.

NALLIHAN’DAKİ 170 OY, GENEL MERKEZE GELİNCE “SIFIR” OLDU
“Milletvekili Aday Yoklama Raporu”nda, başka usulsüzlükler de sıralanarak, şu değerlendirmelere yer verilmişti: “Nallıhan’da 170 oy alan bir isim, genel merkeze gelen listede hiç oy almamış olarak gösterilmiştir. Polatlı’da ise 70 kişilik oy veren listesi kaybolmuş, bunun yerine 16 kişilik yeni bir liste ortaya çıkmış, milletvekili adayı bu yeni liste dikkate alınarak belirlenmiştir. Birçok ilçede entrikaların içinde yer almayıp gene de listede adı önce çıkan isimler, genel merkeze gönderilen listelerde yer alamamıştır. Yaşanan usulsüzlükler sadece Ankara’da da değil, ülkenin pek çok yerindeki aday yoklamalarında yaşanmıştır. Böylece, yoklama sonuçları meşruiyetini kaybetmiştir.”

CHP ANKARA’DA TEK BİR VEKİL BİLE ÇIKARTAMADI
Sonuçta, CHP’nin “parti içi demokrasi” sağlama iddiasıyla başlattığı ancak her türlü usulsüzlük ve yolsuzlukla yapılmasına göz yumup kabul ettiği aday yoklama sistemi, halkın büyük tepkisini çekmişti. CHP, halkta karşılığı olmayan milletvekili adaylarıyla girdiği 1954 milletvekili seçimlerinde Türkiye genelinde sadece 35 milletvekiline sahip olabilmiş, Ankara’da ise hiç milletvekili çıkartamamıştı.
- Prof. Dr. Asaf Özkan, “1954 Seçimleri Öncesi CHP’de Parti İçi Demokrasi Sorunu” Nevşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Y. 2013, S. 2


Daha Fazla Yorum Yükle
0 Yorum Yapılmış